”Darp, taciz, tecavüz ve boşanma dörtlüsü”

Zor bir yazı olacak bu, biliyorum çünkü başlıktan da anlaşılacağı gibi, nedenleri üzerinde duracağım konu o kadar basit bir içeriğe sahip değil. Son yıllarda artan taciz, tecavüz, darp ve öldürme eylemleri böylesine ivme kazanmışken bu durumu belli bir siyasi görüşe ya da din tabanlı bir potansiyele yaftalayarak bu durumdan kurtulma şansımız olur muydu derseniz, hiç sanmıyorum. Bu oluşumların hak ettiği ceza ve yükümlülüğü alıp almadığı konusu ise tamamen ayrı bir zeminde tartışılması gereken bir konu olduğu için ben olayın hukuki boyutuyla değil, insani boyutuyla ilgili yazmak istedim.

Neden taciz, tecavüz, darp ederiz ve katlederiz? Ekim 2016 da 23 kadın ve 2 kız çocuğu yine erkekler tarafından katledilmiş. Bu kadınların % 28’i boşanmak istediği ya da barışmayı kabul etmediği için öldürülmüş kadınlar. Öyle bir durum ki, kadın boşanmak istese bile bunu başarabilmek için büyük bir savaş vermek zorunda kalmaktadır. Velev ki boşandı, bu kez de zoraki barışma isteklerine maruz kalıp yine şiddet görmeye, darp edilmeye ya da öldürülmeye maruz kalıyor. Ve inanın bu verileri yazmak dahi zor çünkü bu oluşumlar verilere endekslenerek içinden çıkılacak bir durum değil. Ve daha da zoru, kadın boşanmış ve özgürlüğünü kazanmış dahi olsa hayatına istediği gibi yön verme bağlamında ne yazık ki yine ayrıldığı kocasının tepkisini hesap etmek durumunda kalıyor. Yani boşanarak kazandığı tek şey kimliğinde ‘’Boşanmış’’ yazması ne yazık ki.

Ayrıldığı eşini erkek neden bırakmaz? Neden onun kendi hayatını kurmasına ve kaldığı yerden devam etmesine izin vermez derseniz, bana göre bunun altında yatan en büyük sebep o kadının başka bir erkekten zevk alabileceği korkusu. ‘’Benden boşansa da başka birinin altında zevk çığlıkları atamaz’’ saplantısının erkekte yerleşmesinden başka bir şey değildir bu. Ancak bu duruma erkek tek başına gelmemiştir. Nitekim evliliği süresince onu kırmamak adına onu pohpohlayan, erkekliğini arşa çıkaran ve ne yazık ki onu böyle düşünmeye sevk eden yine de aynı kadının bu durumlara sessiz kalarak onu olduğundan farklı göstermesinde pay sahibi olduğunu da söylemeden geçemeyeceğim. Yani buğday ekip arpa biçme durumunun tam da kendisidir bu. Kadın bunu anladığında ise yapacak çok da bir şey yoktur. Çünkü onu bu duruma kendisi hazırlamıştır farkında olmadan.

Gerçek bir erkek taciz, darp ve özellikle de tecavüz etmez. Özellikle taciz ve tecavüz söz konusu olduğunda, bunu yapan erkeklerin büyük bölümü bir kadını tatmin etmekten uzak, aşağılanmış, dışlanmış, küçükken belki istismara maruz kalmış, ailesinde mutlu olamamış ve bu nedenle de ulaşmak istediği kadına normal şartlarda ulaşamayacağını bildiği ve bir kadının ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak olduğu için taciz, darp ve tecavüz yollarını deneme olasılığı yüksek erkeklerdir. Yaptığım araştırmalar sonunda ulaştığım bir diğer tespitte çocuk istismarında bulunan erkeklerin genelde daha küçük bir şeylere sahip oldukları ve onların da genel olarak çocukken tacize ya da tecavüze maruz kaldıklarıdır. Diğer bir vurgu ise, çocuk istismarcılarının büyük çoğunluğunun bir kadının ihtiyacını giderecek kapasiteye sahip olmamalarıyla yakında alakalı görünmektedir.

Darp konusu ise tamamen erkeğin zayıflığından, ezikliğinden ve şahsiyetsizliğinden kaynaklı olmakla beraber, erkeğin yakın çevresinin verdiği gazlarla da kadın üzerinde hakimiyet kurmaya yönelik ve erkek arkadaşları içinde ”Ben böyle herifim” diyebilmek adına haysiyetsizleşmenin dik alasıdır. Papaz olduğu bir erkeği gördüğünde korkudan başını çevirip, gözünü kaçıran ve başını öne eğerek geçen bir er kişinin evinde heriflik taslama çalışmalarından başka bir şey değildir darp etmek. Ya da alkolü olmasının arkasına sığınarak erkeklik göstermesi savsatası da diyebiliriz.darp etme durumuna. Evinde kadına karşı aslan kesilen bu er kişi müsveddeleri, dışarıda süt dökmüş kediyi oynamazlar çünkü öyledirler zaten.

Ve ben artık yazıyı klasikleştirmenin dışına taşıyarak bu konuyu farklı bir şekilde aktarmaya çalışacağım size.

‘’Ben boşanmak istiyorum’’ diyen kadına verilen yanıtlar:
-Kaybol lan şuradan, aç kalırsın aç!
– ……… olursun kız ……….
-Neyin eksik lan? Yediğin önünde yemediğin ardında.
-Neyine güvenip de boşanmak istiyorsun lan, başka bir lavuk mu buldun?
-Tabii elin para gördü değil mi, niye boşanmayasın ki?
-Ben boşarım sen değil, anladın mı lan?
-Boşanacakmış… Hayırdır ananlar elin biraz para görünce yanlarına mı istediler seni?
-Ne diyorsun lan sen, ölmeyi bayılma sanıyorsun her halde?
Genel yanıtlama sisteminden örneklerdi bunlar. Ve ne yazık ki ezikliğin dışa vurumu sadece bunlar da değildi. Yatakta başarısız olan er kişiye kadının sesi çıkmazken, yine artistliği yapan odur: ‘’Nasıl kadınsın kız sen, bir de kadınım diye geçiniyorsun’’. Buyur buradan yak. Ve yine evde hatununun hakkını vermekten aciz bu müsveddeler dışarıda ‘’Er kişi’’ kesilir ve başka er kişilerin namuslarına sulanmaktan da geri durmazlar. İroninin kralını yaşayanlar tayfası.

 

Erliğinden emin olan ve insanlığını cinsiyetinin önünde tutan hiçbir erkek bir kadına tacizde, darpta ve tecavüzde bulunmaz. Ancak bu noktada kültür olayını da göz ardı etmemek lazım diye düşünüyorum ve işin ilginci, evliliklerde eşine şiddet uygulayan ya da tecavüz eden erkeklerin büyük çoğunluğunun da yüksek tahsilli erkeklerden oluştuğunu söylemeden geçemeyeceğim. Yani kültürlü olan er kişilerin de şiddet konusunda çok da az sayıda olduklarını düşünmemek gerekiyor. Buradan hareketle, kadına şiddet uygulayan erkeklerin kategorize edilmeleri gerekiyorsa, bu sosyal statülerine göre değil, bir kadına ne kadar yetebildikleriyle alakalı bir durum olduğuyla daha yakından ilgili görünmektedir. Kendi ezikliklerini kadına yüklemeye çalışan ve bunda da kadının onların erkeklik gururunu düşündüğü için sessiz kalmasıyla kendilerini bir şey sanmaları noktası aynı zamanda olayın da kilit noktası gibi görünmektedir. Ve şunu asla göz ardı etmemek gerekir, eşinin rızası olmadan kurulan bir cinsellikle kadına evli olduğu haldeyken bile tecavüz ediliyor hissinin yaşatılması ise olayın daha farklı bir boyutu ve bana göre kadını ruhsal çöküntüye götüren nedenlerin belki de en büyüğü. Çünkü bu olayda ruhun yaralanması kadının çok iyi tanıdığı biri tarafından yapılıyor.

Ve asıl konuşulması gereken diğer konu ise boşanmış kadınların, o noktadan sonra toplumda özellikle de erkekler arasında nasıl görüldüğüdür. Boşanan kadının hayatının zorlukları neylersiniz ki boşanmış olmakla da bitmiyordu. Potansiyel yatırım aracı olarak görülen bu kadınların üzerine oynayanların sayısı da asla küçümsenecek boyutta değildi. Çünkü dul, çünkü ‘’Yanıyordur bu şimdi’’, çünkü ‘’Ayrıldığı eşi hakkını verememiştir’’ gibi erkeklerin kendilerine has kurgularıyla oluşturdukları, ‘’Dul ya da boşanmış kadın’’ profilleriyle onları kendi kafalarında yaftalamış ve bu kadınları beklemekteydiler, 6.45 vapuru gibi. Boşanmış kadınların şimdi önlerinde, bir de onları potansiyel cinselliğe aç olarak gören ve doyurulmaları konusunda hiçbir fedakarlıktan kaçınmayacaklarını yılışık tavırlarıyla ifade ederken ne kadar küçüldüklerinin farkında olmayan ve kimliklerinde erkek yazan birileri daha vardı. Ruhsal olarak zaten yıpranmış olan bu kadınların mutlaka rehabilite edilmesi gerekiyordu ve bizim sevgili er kişilerimiz evlerindeki hatunlarının hakkını verememenin ezikliğini üzerlerinden atmış ve kendilerini bu boşanmış kadınların hayata yeniden kazandırılmasına adamışlardı.

Ve kadın gördü ki, hangi konumda olursa olsun uğraşmak ve üstesinden gelmek zorunda olduğu sorunlar erkek hakimi bu dünyada asla bitmeyecekti. Ve düşünmek zorunda oldukları sadece kendileri değil, aynı zamanda yetiştirdikleri çocuklarının da böyle bir dünya için hazır olmaları gereksinimini daha iyi anlamış olmalarıydı.
Sonuç olarak darp eden, taciz eden, tecavüz eden erkekler hep olacaktı. Ve kadın ister evli olsun, ister boşanmış toplumun ona bakış açısını değiştirebilmek adına attığı her adımda özellikle yine kadınlar tarafından yalnızlaştırılarak erkek egemenliğinin hüküm sürdüğü bu düzende mücadelesini tek tabanca vermesi sağlanmış olacaktı çünkü dul bir kadın öncelikle kendi evli arkadaşlarının kocaları için potansiyel tehditti.
Tüm bunların önüne geçilebilmesinin temelinde ne yatıyor biliyor musunuz? Yine sizin davranış ve tutumunuz. O nedenle size yetmeyen ya da ters gelen tutum ve davranışları olan bir erkeğe sessiz kalmamalı ve bunu ona usulünce hissettirmeli ya da söylemelisiniz. Aksi halde o kendini hep ‘’1 Numara’’ görmeye devam edecek ve buna uygun davranacaktır. Ve bu sadece yatak odası ile alakalı bir durum da değildir. Bunu ona söylediğinizde tepkisi büyük olacaktır ama en önemlisi o andan itibaren yerini bilecektir. Ve olay sadece yetip yetmediği ile de salt olarak alakalı olmayıp eşlerinizi, babalarınızı, abilerinizi, çocuklarınızı çok iyi gözlemlemeli ve gerektiğinde müdahil olmalısınız. Çünkü bizler siz kadınlarımızın ellerinde şekil alıyoruz. Bu süreç anne ile başlıyor ve eşlerle devam ediyor. Bu bağlamda tüm sorumluluk ve aile kavramının yerleştirilmesi sadece kadınlarımızdan beklenemeyecek kadar da ağır bir yüktür ve bu nedenle bu sorumluluk onunla paylaşılmalı ve destek olunmalıdır. İçinde insanlık adına, yaratılmış olmak adına bir şey bulunmayanlara kimsenin yapacak bir şey olamaz. Ama bu dünyayı güzelleştirecek isek bu önce aileden başlanmalıdır.

Ve aile demek kadın demektir, anne demektir. Darp eden, taciz eden, tecavüz edenlerin de anneleri, babaları belki eşleri ve kardeşleri de olduğu gibi.

Sevgim ve saygımla…

 

Fotoğraf kaynak : https://unsplash.com/collections/356864/people?photo=bm0XRFeqM0A

Son Yazılar