” Yuva yıkan O’ydu”…

Ne kadınmış ama, aşk olsun! Ne yuvaları perişan etti değil mi?

Ne aile kaldı, ne çoluk çocuk, ne de adam. Yuva yıkan, erkeği baştan çıkaran, çocukları babasız, kadınları kocasız bırakan ‘’O kadın’’ var ya…

Ah, ‘’O kadın!’’…

Adı ağza alınmayan, ‘’Kötü kadın’’  ve ‘’Yuva dağıtan’’  yaftası hemen vurulan, erkekte suç aranmasına gerek dahi bırakmayan, düzen bozan bir kadın… Ve nedense ‘’O erkek’’ hiç yok farkında mısınız?

Durum gerçekten de bu muydu? Yani ortada hiçbir sebep yokken birden mi olmuştu tüm bunlar? Ve işin daha da enteresan tarafı şu ki, bacasından duman çıkan  ya da ebeveynlerin ve çocukların bulunduğu her hane gerçekten de yuva mıydı? Yoksa geçenlerde Demet Şener’in yaptığı ve içinde bulunulan şartlara göre değişkenlik gösteren ‘yuva’ betimlenmesine endeksli mi olmalıydı bu? Böyle olduğunu hiç sanmıyorum.

İster şeytana uyan Havvalar olsun, isterse uymayanlar, hangi erkeğe bir kadın istemediği bir şeyi yaptırabilirdi? Olayın göz ardı edilen boyutu ise şuydu:

Gerçekten de  erkeği baştan çıkaran  ‘’O kadın” mıydı? Yoksa o ana dek edindiği tüm deneyimleri onu ‘’O kadın’’ yapma yolunda kullanan erkek miydi? Evli olduğu halde, onun kendinden uzaklaşmasını önlemek için bunu saklayan ve onu kendine aşık ettikten sonra bunu kusan erkek olabilme ihtimali üzerinde de durmayalım değil mi?

Evli olduğunu söyledikten sonra, ‘’Evliyim ama mutsuzum, eşim beni mutlu edemiyor’’ diyerek, ‘’O kadın’ ‘ın yüreğindeki yerini sağlamlaştırmak adına eşinin üzerine basmaktan çekinmeyen  erkekse? Yoksa bunu da pas geçip yine ‘’O kadın” dır, onu baştan çıkaran mı? diyelim?

Sadece bu da değil, evdeki mahremiyetini bile ‘’ O kadın” la paylaşarak, ‘’Eşim bana yetmiyor’’ ya da  ‘’Eşim benimle ilgilenmiyor’’ demiş olan bir erkeği de mi  yok sayalım?

Evini günde bir kez dahi aramayan ya da arayıp sadece ‘’ Ne lazım’’ diyen erkek, ‘’O kadını’’  kim bilir günde kaç kez aramıştır. Ve bunu ona yaptıran da yine ‘’ O kadın”dır deyip geçelim isterseniz…

Eşinin doğum gününü ya da evlilik yıl  dönümlerini unuturken, ‘’O kadın”a  özel bir günü beklemeden dahi defalarca çiçek yollamış olma ihtimali de olamazdı değil mi? Neler düşünüyorum bakar mısınız, çok fenayım çok.

Yok canım, tüm bunlar ‘’O kadın”ın suçuydu, erkeğin ne suçu olacak ki? Ayartan ‘’O kadın”dı. Kocası mazbut kendi halinde bir adamdı oysa. Kim bilir hangi hünerlerini kullandı da  adamcağızı baştan çıkardı?

Kadın bunu öğrenince kocasına kızacak değildi ya, gidip acısını ‘’O kadın”dan  çıkaracaktı elbet, siz aksini mi düşünmüştünüz? Çok ayıp edersiniz. Bir suçlu varsa ‘’ O kadın’’ dan başkası olabilir miydi? Ve ne gariptir ki, ‘’O kadın” ın varlığını öğrenen eş, kocasına ilk şu soruyu sorar:

-Kim o kadın?

Çünkü hedefte olan ‘’O kadın”dır. Kocaya şu soru sorulmaz: ‘’ Neden yaptın?’’

Ve içi içini kemirir. O kadını bulup, saçını başını yolmadan uyku haramdır ona. O andan sonra, koca evde oturup gazetesini okur, tv izler belki de. Bu arada hatunu da dedektifliğe soyunur ve fellik fellik  o kadını arar ve bulur. Aksi gibi, gider kocasına sorması gereken ne varsa ‘’O kadın”a sorar. Kocasının yüzüne değil, ‘’ O kadın”ın yüzüne tükürür.

Ah ‘’O kadın’’,  sen neymişsin be abla…

Fazla uzatmayacağım; konu aldatma olduğunda herkesin bu duruma tepkisi farklı oluyor. Kimi hemen terk edip gidiyor, kimi ‘’O kadın”ın peşine düşüyor, kimi her ikisinden de intikam almayı düşünüyor, kimi de ‘’Yuvam bozulmasın, çocuklarımın babası’’ deyip affedip  sineye çekiyor.

İşin özü şu ki, ‘’O kadın’’ dediğimizin aslında bir suçu yoktu. Neden mi? Bir erkek istemediği ve buna izin vermediği sürece feriştahı da gelse, o adamın yönünü çeviremezdi. Eğer bir erkek bir takım bahanelere sığınarak buna izin veriyorsa bunu,kendi istediği için yapar.

İlla bir suçlu aranacaksa bu üçüncü şahıslarda aranmamalı.

Asıl suçlular, o ana  dek ilişkilerini sorgulamayan, bir şeylerin artık eskisi gibi olmadığını bildikleri halde bunu sineye çeken ya da çözüme ulaştırmak yerine, bitmiş bir evliliği zoraki sürdürmeyi seçen eşlerin ta kendisiydi.

 

Hüseyin Tan der ki;

Siz, siz olun, işin kolayına kaçıp Nasrettin Hoca’nın dediğine gelmeyin.

”Hırsızın hiç mi suçu yok?” demek yerine, siz iyisi mi kapınızı kilitli tutmayı seçin, neme lazım.

Sevgim ve saygımla.

 

Fotoğraf kaynak: https://images.unsplash.com/photo-1433588641602-7c1083c4f0e2?ixlib=rb-0.3.5&q=80&fm=jpg&crop=entropy&cs=tinysrgb&s=fecd50f6283e22b00620689b4ff9d6e4

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Son Yazılar