“Göğe bakma durağı” diye bir şiiri vardır Turgut Uyar’ın. Çok sonraları duyduğum bir şiirdir bu. Bir zamanların efsane dizisi “Leyla ile Mecnun”da geçen bir sahnede Yavuz sevdiği kıza sahilde bir bankın üzerinde elinde Turgut Uyar’ın kitabı, bu şiiri okuyordu. Şiir o kadar hoşum gitmişti ki, defalarca okumuş, sosyal medya hesaplarımda ben de seslendirmiştim. Göğe bakmak özleminin sadece bana has bir şey olmadığını görmek beni oldukça mutlu etmişti nedense. Bundan üç-dört yıl kadar önce iş çıkışı eve hızlı adımlarla giderken bir an gökyüzünde benden daha acelesi olan bir kuş sürüsü gördüm. Kızaran gökyüzünde siyah bir benek gibi duran gövdeleriyle izlenimci ressam Paul Signac’ın resimlerinden birini ortaya çıkarıyorlardı sanki. Oldukça naif salınımları benim acelemi anlamsız kıldı gözümde. Etrafımdaki insan kalabalığının çaresiz çırpınışları, hep bir yerden bir yere akmak zorunda oluşları, hep geç kalma telaşları bana garip bir iç sıkıntısı verdi ve onca kalabalığın içinde durarak bir kaç dakika göğe baktım. Yanımdan geçen insanların ne yaptığım konusunda meraklanmaları veya çoğu zaman bende beliren topluluk önünde rahat olamama duygum umrumda bile değildi o an. Sadece durdum ve göğe baktım. Öylesine anlamlı bulmuştum ki bu hareketimi, içime yayılan mutluluk beni başımın üstünde süzülen kuş sürüsü kadar hafifletmiş gibiydi. Çünkü;
Göğe bakmak, insana yeryüzü cehenneminde ne kadar önemsiz bir ayrıntı olduğunu haykırır,
Göğe bakmak, yeryüzünde insanın başına çöken dertlerin geçici olduğunu hatırlatır,
Göğe bakmak, yaşanabilir başka dünyaların olduğunu ve bu dünyalarda daha adil ve mutlu yaşamların olabileceğini düşündürür,
Göğe bakmak, insanın anlamsız acelesinin galaktik evrende ne kadar manasız olduğunu gösterir,
Göğe bakmak, gizemlerle ve bilinmezlerle dolu bir evrende bilmek için çabalamanın ne kadar boş olduğunu hissettirir,
Göğe bakmak, çaresiz insan için tek çıkış yolunu işaret eder,
Göğe bakmak, başka bir gezegende başka bir hayat yaşama olasılığını sorgulatır,
Göğe bakmak, insanı tanrıya yakınlaştırır,
Göğe bakmak, hep aşina olduğu şeylere bakmaktan bunalan gözleri dinlendirir,
Göğe bakmak, geçmişin ve geleceğin izlerini aratır,
Göğe bakmak, aşık yüreklere hayal aleminin kapılarını aralatır,
Göğe bakmak, başka bir gözün baktığı noktada kesişmeyi umdurur,
Göğe bakmak, göğün de sana baktığını düşündürür.
O halde çekinmeden, utanmadan, hatta gurur duyarak, belki de çocuksu bir sevinçle duralım ve Turgut Uyar’ın dediği gibi “göğe bakalım”.
Fotoğraf: indigodergisi.com