Bazı çocuklar vardır; doğdukları andan itibaren içlerinde sessiz bir düzen arzusu taşır.
Sanki Allah, onların kalbine gizli bir teraziyi bırakmıştır.
Kendi iç dünyalarında doğruluğun, mükemmelliğin peşine düşerler.
Her satırı kusursuz okumak, her harfi yerli yerine koymak isterler.
Yanlış yapmaktan, eksik olmaktan, emanete hakkıyla sahip çıkamamaktan çok korkarlar.
Ve ne zaman bir hata yapsalar, dışarıdan bir azar beklemeden, kendi vicdanları onları çoktan cezalandırmıştır.
Bir harfi yanlış okuduklarında, bir kelimeyi unutup durakladıklarında;
O an, bu öğrencilerin içinde koskoca bir dünya sarsılır.
O küçük gözlerinde, bir yanlışın bile dağ gibi büyüdüğünü göremezseniz, onları anlamış sayılmazsınız.
İşte burada hocalara ve ebeveynlere düşen görev başlar:
Bu çocukların derdi tembellik değil, içlerindeki yükün ağırlığıdır.
Onların hatasına odaklanmadan gayretlerini görmek gerekir.
Bir yanlış kelime için başını eğdiğinde, “Senin çabanı görüyorum” diyebilmek gerekir.
Çünkü bu çocuklar, sadece doğru okumak için değil;
Doğru insan olmak için de çabalarlar.
Onların omuzlarındaki yük; bir sorumluluk hissidir.
Biz bu öğrencilere Enneagram dilinde Tip 1 grubu diyoruz.
Tip 1 öğrenciye öğretirken;
Yanlışta değil, çabada güzellik bulmayı öğretmelisiniz.
Çünkü onlar kusursuzluk uğruna bazen sevgiyi, bazen kendilerine olan merhameti yitirebilirler.
Ve Tip 1 öğrenciler için bazı anlar vardır ki, gözle görülmeyen, ama kalbi titreten bir zorlanmadır bu:
Sınıfta küçük bir hata yaptığında, sesi kısılır, bakışları yere iner.
O an, onu yüksek sesle uyarmak değil;
Yanlışın öğrenmenin bir parçası olduğunu fısıldamak gerekir.
Bazen bir kelimeyi yanlış okuduğunda, ezberin bütününe küsme eğilimi gösterir.
İşte o zaman hocasının ona, “Bir hata tüm güzelliği silmez” diyerek yüreğini hafifletmesi gerekir.
Bu öğrencilerin başarısızlığı kişisel değer algısıyla karıştırdığı anlar olur:
“Hatalı okudum, demek ki yetersizim” diye düşündüğünde,
Öğretmen, sonuçla değil, süreçle de takdir ederek ona ses vermelidir:
“Gayretin, yürüdüğün yolun en kıymetli hediyesi.”
Evde de mücadelesi sürer bu çocukların…
Bir sayfası zayıf olduğunda, ebeveynin küçük bir serzenişi, onun ruhunda büyük yaralar açabilir.
İşte o anlarda, “Bugüne kadar gösterdiğin çaban benim için çok kıymetli” diyebilen bir anne-baba, Tip 1 çocukların ruhunu onarır.
Kimi zaman küçük bir yanlış, bütün ders çalışmayı bırakmasına sebep olabilir.
O anda onu yeniden yola davet edecek cümle şudur:
“Bir kusur, emek denizini kirletmez. Sen yola devam et.”
Ve unutmamalıdır ki:
Övgü, Tip 1 öğrencinin kalbinde boş bir yankı değil, içindeki adalet duygusuna dokunan bir onaydır.
Sürekli daha iyisi beklenmemeli;
Şu ana kadar gösterdiği samimi çaba görülmelidir.
Ebeveyn, çocuğun her ezberine bir yarış değil;
Bir emek olarak bakmalıdır.
“Sen zaten değerlisin, hatasız olunca değil; olduğun gibi olunca da kıymetlisin.”
İşte bu cümle, Tip 1 öğrencinin yaralı ruhuna bir merhem olur.
Çünkü bir çiçek, her gün eksikleri hatırlatılarak büyümez.
Çiçek, sabırla bakılarak, sevgiyi ilmek ilmek hissederek açar.
Onu mükemmel yapacak şey kusursuz olması değil;
İçindeki samimiyetin ve gayretin görülmesidir.
Ve biz eğitimciler, ebeveynler olarak şunu bilmeliyiz:
Kimi zaman bir kusuru düzeltmekten daha kıymetli olan şey,
Bir kalbi incitmeden yürüyebilmektir.
Çünkü Allah, kullarından samimi bir çaba ister.
Ve hafızlık, işte böyle bir çabanın yolculuğudur:
Yanlışlarla öğrenilen, sabırla güzelleşen, merhametle tamamlanan…