“Hayvan dostluğu” dediğimde insanlar anlamakta güçlük çekiyorlar. “Hayvandan dost olur mu?” diyorlar.
Hayvan ve insan arasında pozitif bir enerji bulunduğu düşünüyorum. Günümüzde her ne kadar hayvanlara olumsuz yaklaşılsa da onlar toplumun parçasıdır. Etrafımızı dikkatli gözlemlediğimizde itilen, kovalanan, şiddet uygulanan hayvanlar görebilmekteyiz. Yani toplumsal şiddetin en altında ezilen hiç şüphesiz hayvanlardır.
Böyle bir toplumsal atmosferde hayvanlar sadece olumsuz yaşam koşullarıyla değil aynı zamanda sorunlu bir toplumla yaşamanın zorluklarıyla karşılaşıyorlar. Gündelik hayatta, çamursuz su, bir lokma yemek bulabilmek için yaşam mücadelesi veriyorken insanlar tarafından cinsel obje veya şiddet eyleminin hedefi seçiliyorlar. Maalesef hayvanlara tecavüz edilmesi içinde yaşadığımız Türkiye’de, sıkça görülmeye başlandı.
Türkiye, Hayvanları Koruma Kanunu mevzuatına göre yasak olmasına rağmen toplu zehirlemeler, ateşli silahla kasten öldürmeler, kazadan sonra hayvana yardım etmeden olay yerinde bırakıp kaçma gibi istenmeyen davranışlar hala devam etmektedir. Çünkü caydıracak bir cezai işlem yapılmamaktadır. Sadece 546-3000 ₺ arasında idari para cezası verilmesi karşılığında bu insanlık dışı problemin çözülmesini beklemek herhalde mantıksız olurdu. Tüm bu insan iradesinin yanlış takındığı tavırdan bir an önce vazgeçirecek ağır cezai işlemler uygulanması gerektiğini düşünüyorum.
Ayrıca önemli olduğunu düşündüğüm husus, sokak hayvanlarının hastalandığında, veya kazaya uğradıklarında ücretsiz ve anında müdahale edebilecek bir hastane, ufak bir klinik yapılması. Böylelikle birçok hayvan sakat kalmaktan kurtulabilir. Ufak bir kazanın ardından çoğunlukla hayvanın bakımı için neler yapılacağı bilinmiyor veya masraflı olduğu için uğraşılmıyor. Bu nokta ücretsiz olması insanların para ödeme korkusunu bir kenara bırakıp olaylar karşısında duyarlı olmasını sağlayabilir. Daha önce değindiğim gibi sokak hayvanları toplumun parçası, bu yüzden onları dışlamak yerine kucak açmalıyız.
Hayvanlar çocuk gelişiminde temel bir rol oynadığı kanıtlanmıştır. Hayvan sevgisi, çocukların duygusal erişkinlikte olduğu kadar onların topluma uyum sağlayan sosyal bir varlık olarak yetişmesinde de kritik yer tutmakta. Özellikle çocuklar insan gibi hayvanın da acı çekebildiğini, üzülebildiğini, sevinebildiğini, sevgi ve bağlılık hissedebildiğini, hastalanabildiğini, insanlar gibi bir vücut çalışma sistemi olduğunu, hatta benzer organları olduğunu onlarla yaşayarak öğreniyorlar ve toplumda hayvanlara daha duyarlı yaklaşılması gerektiğini anlıyorlar. Eğer çocuğunuz var ise bahsedilenleri düşünüp, çocuklarınıza bir hayvan edinmeniz evladınıza aile içerisindeki eğitim faaliyetlerinden en önemli adım olacaktır.
Günlük yaşantımızda hayvanlara karşı daha duyarlı bireyler olmak, yeni kuşağın hayvanlara karşı daha duyarlı yetişmesi dileğiyle sağlıcakla kalın …