Solhan izlenimlerim

 Geçen Pazar günü Solhan’daki olaylarla alakalı yazımın ardından Solhanspor Başkanı Ferhat Sönmez’in beni ilçeye davet ettiğini sizlerle paylaşmıştım. 6 Şubat’ta Solhan’a gittim ve orada oldukça faydalı iki gün geçirdim. Yazının hemen başında Plevnespor maçında yaşanan olayla ilgili görüşlerini iletip asıl anlatmak istediklerime geçmek istiyorum.

 Kulüp başkanından yöneticilere ilçedeki amirlerden bazı esnaflara kadar herkes hep bir ağızdan şunu söyledi: “Biz yaşanan olayı kesinlikle tasvip etmiyoruz. Mazeret üretme peşinde de değiliz. Buna karşın olaylara sebebiyet vermiş ve körüklemiş gibi lanse edildik. Rahatsızlık duyup itiraz ettiğimiz nokta burasıdır. Kaymakamımız da dâhil olmak üzere bütün yetkililer olay çıkmaması için çaba sarf etti ancak buna engel olamayınca olayları yatıştırmak adına da elimizden gelen her şey yapılmaya çalışıldı. Salona kapasitesinin çok üstünde seyirci almak bizim hatamız elbette fakat 15 gün bekleyip heyecanla kapıda içeri girmek isteyen insanlara hayır demek de kolay değil. Art niyetli birkaç kişinin provokasyonu sonucunda insanlar galeyana geldiler. Hakemin süreci kontrol etme konusundaki dikkatsizliği de olayları tetikleyen bir diğer unsur. Biz salonu boşaltmadan soyunma odasına yönelmeseydi iş bu aşamaya gelmezdi. ” Salonu gidip yerinde görünce fiziki şartlarının resmi maçlara kesinlikle uygun olmadığını gördüm. Her şeyden önce herhangi bir olumsuzluk yaşanmasa dahi tek çıkış kapısı olduğu için izleyiciler salonu terk etmek için sahaya inmek zorundalar. Yani arbedesiz de olsa bu o manzara her maç sonunda yaşanmak durumunda. Yaşanan vahameti mazur görmek mümkün değil. Bununla birlikte Solhan tarafının savunması da kısaca bu şekildeydi. O günkü olaylarla alakalı birkaç kişinin ceza almış olduğunu da öğrendim. Böyle bir hadisenin tekrar etmemesi için yetkililerin yeni önlemler alacaklarına inanıyorum.

Çarşamba günü aldıkları saha kapatma cezasından ötürü Muş’ta oynadıkları Palandöken maçını izledim. Kulüp yöneticileri ile sabah yapılan kahvaltıda ve maç önü sohbetlerde birçok insandan kulübe dair görüşlerini dinledim.  Maçın ardından başta Ferhat Başkan olmak üzere orada bulunanların kulübe dair söylemek istediklerini dikkatle not ettim. Başkan’dan anlatacaklarını önem sırasına göre ifade etmesini rica ettim. Ben soruyu böyle sorunca kulübün sportif başarılar kazanma amacından da öte ilçe halkına bir umut kaynağı olmak için kurulduğunu ve sosyal olanakları kısıtlı olan bir ilçede insanların ilgisini voleybola kanalize etmenin temel amaçları olduğunu söyledi. Bu amacın oldukça efektif olduğunu çünkü bu sportif etkinlikle bir taraftan tribünlerin dolduğunu diğer taraftan da toplumsal sorunlarla mücadele etmeye katkı sağladığını belirtti. Ayrıca gençler özelinde bir kontrol unsuru olmaya da hizmet eden kulüp bu anlamda çok başarılı sonuçlar almış. İnsanların takıma karşı geliştirdiği aidiyet duygusu sayesinde suç ve madde bağımlılığı oranlarının ciddi manada düştüğü gözlenmiş. Emniyet raporlarına yansıyan bu durum sonucunda kulüp de hedef büyütmüş. Bu sayede insanların gösterdiği ilgi ve teveccühü kaybetmemeye çalıştıklarını da ifade etti. Keza bu sene Efeler Ligi’ne çıkma mücadelesi veriyorlar. Kulübün bir diğer işlevinin de sosyal sorumluluk projeleri olduğunu belirten Başkan düzenli aralıklarla köy okullarına gidip hem yardım yaptıklarını hem de oyuncuların oradaki çocuklara bir ilham kaynağı olması için çaba gösterdiklerini anlattı.

Ardından Solhan’a gelen birçok kulübün buradan memnun ayrıldığını anlatıp bazı kulüp yöneticilerinin teşekkür yazılarını gösterdi. Kulüp içi konulara değinmesini istediğim anda ilk şikayeti sponsor sıkıntısına yönelik oldu. Dışarıdan hiçbir gelirin olmamasının kulüp yöneticilerini son derece zorladığını söyledi. Para konusundaki problemlerin esnaf ya da memur kesimin cebinden çözmeye çalıştıklarını belirtti. Fakat bu tabi ki uzun vadeli ve kalıcı bir çözüm olamıyor. İsimlerini ülke çapında duyurmanın onlar için son derece önemli olduğunu böylece sponsor bulma şanslarının artacağını anlattı. Bunların yanında kurumsallaşma konusunda da geride olduklarını ifade etti. Bu yüzden maddi ya da diğer problemlerin çözümü daha da zor olduğu için kulüp olgunlaştıkça bu konuda da sağlam adımlar atmak istediklerini belirtti.

Hepsinin sonuna ben de kendi görüşlerimi ve izlenimlerimi ekleyip yazıyı noktalayacağım. Şahsım adına beni Solhan’a gitmeye ikna eden en önemli unsur voleybol camiasının bir kısmında üretilen kara propagandaydı. Salonunda Türk bayrakları asılı olan bir ilçeyi ve halkını terörle bağdaştırmaya çalışmak büyük hatadır. Ben iki gün boyunca o ufak ilçeyi yalnız başıma yürüyerek arşınladım. Bu türden en ufak bir belirtiye rastlamadım. Böyle suçlamalar kulübün temel amacına büyük zarar veriyor. Transfer edilmek istenen oyuncunun kararından bir voleybol severin düşüncesine kadar her kesimde yanlış bir algı oluşturur. “Bir” olmaya her zamankinden daha çok ihtiyacımız var. Dolayısıyla olayların adaletle cezalandırılmasını istemekle haddi aşmayı birbirinden ayıralım.

Bunun da dışında voleybol paydaşlarının zaten git gide ufalmaya devam ettiği bir dönemde özveri ve umutla yatırım yapan bir kulübe engel olmayalım. Tamamen harcamak da olayları görmezden gelmek kadar yanlış bir davranış olacaktır. Ülkenin voleybolun yaygın olmadığı bir bölgesinde mücadele eden bu türden oluşumlara gerçekten ihtiyacı var. Bu yazıyla Solhan yöneticilerinin ve halkının motivasyon kaybını bir nebze de olsa gidermiş olmayı umuyorum. Görüşmek üzere.

Son Yazılar

Voleybol ağırlıklı güncel spor yazıları yazıyor. Marmara Üniversitesi'nde Spor Yönetim Bilimleri Yüksek Lisans eğitimi alıyor. Çeşitli spor kanallarında voleybol maçları anlatıyor.