Birkaç gün önce 30 Ocak tarihinde yayınlanan yazımla alakalı Solhanspor Kulübü Başkanı Ferhat Sönmez ile görüştüm. Başkan arayıp yazımdaki bazı kısımların kendisini üzdüğünü ve hayal kırıklığına uğrattığını belirtti. Özetle; yaşanan olayı kesinlikle tasvip etmediğini ancak medyaya yansıyanlar sonunda son derece yanlış bir algının oluştuğunu ifade etti. Töhmet altında bırakılan ilçenin kulübün kuruluş amacının tam tersi bir şekilde gündeme geldiğini de ekledi. Sonucunda da beni Solhan’a davet ederek oradaki insanları ve yapılmak istenen işi yerinde görmem isteğini iletti. Ben de Başkan’ın gösterdiği bu nezakete karşı hafta içerisinde bir maçlarını izlemek üzere Solhan’a gitmeye karar verip oradaki gözlemlerimi paylaşmadan evvel bu yazıma böyle bir giriş yapmak istedim.
Olaylar sonucunda ilçenin bulunduğu coğrafya itibariyle nasıl bir ithamla karşı karşıya kaldığını hepimiz tahmin edebiliyoruz. Burada o ifadeleri tekrar etmek istemiyorum. Öncelikle şunu belirteyim ki o maçta yaşanan olayları yazarken ne kadar titiz davrandıysam oluşan kötü imajın bertaraf olması için de aynı hassasiyeti göstereceğim. Hadiseyle alakalı düşüncemde herhangi bir değişim yok fakat olayın voleybolun dışına taşması bana farklı sorumluluklar hissettirdi. Yaşananlar ayrı bir sıkıntıdır ve sorumlular gereken cezayı almalıdır ancak ilçe ve takımın töhmet altında bırakılması bambaşka bir rezalettir. O gün Plevnesporlu oyunculara ve teknik heyete zarar verme amacı taşıyan insanlar olduğu kadar sahanın içinde iyi niyetli ve olay çıkmasını istemeyen kişiler de vardı. Bu kişileri dikkatli bir şekilde birbirinden ayırmak gerekir. Bunun için üzerime düşeni yapmak voleybol yazarlığının da dışında bir vatandaşlık borcum ve ödevimdir. Ayrıca voleybol kamuoyu olarak bu olay özelindeki ortak amacımız hem sporcuları korumak ve haklarını savunmak hem de kulüpleri ve ilçe halkını bir linç girişiminden uzak tutmak olmalıdır.
Burada ifade etmem gereken bir nokta var: Bu algı ve ithamlar benim yazım veya Plevnespor yöneticilerinin açıklamalarından kaynaklanmış değil. Çünkü ben de Tokatlı yöneticiler de yaşananların bütün ilçe halkına atfedilmemesi gerektiğini özellikle vurgulamıştık. Yaşananlar hakkında tam bilgi sahibi olmayıp sadece kafalarındaki iğrenç kalıp yargılarla yorum beyan eden kişilerin yol açtığı bilgi kirliliği böyle bir sıkıntıya meydan vermiş. Mesela hali hazırda bir voleybol takımında (kulübünün ismini zarar vermemek adına açıklamak istemiyorum) menajerlik görevini sürdüren Büşra Yalçın isimli kişinin sosyal medya hesabından yaptığı dikkatsiz ve iyi niyetli olmadığını düşündüren açıklama bunlara bir örnek olabilir. İfade özgürlüğü bir yöreyi ve orada yaşayan insanları topluca suçlama özgürlüğü değildir, olamaz, olmamalıdır.
Yukarda da belirttiğim üzere bu bir giriş yazısı idi, Solhan ziyaretimin ardından izlenimlerimi çok daha detaylı ve kapsamlı olarak paylaşacağım.