Uçurumlardan döndük

Yazıya karşılaştığımız şu gerçeği ifade ederek giriş yapmak lazım; 2017 Avrupa Kadınlar Voleybol Şampiyonası’na kâbus gibi başladık. Nispeten makul kabul edilebilecek bir Rusya yenilgisinin ardından evlere şenlik set skorlarıyla (25-17, 10-25, 25-16, 20-25 ve 20-18) 3-2 mağlup olduğumuz Bulgaristan maçı turnuvayı bizim açımızdan son derece keyifsiz bir hale getirdi. Grubun son maçında da Ukrayna’yı yenerken oldukça zorlanmamız play-off turu için ümitsizliğe neden oldu.

Alınan sonuçların ve kötü oyunun yanında pasör çaprazı pozisyonunda kimin oynayacağına bir türlü karar verilememiş olması, takımın kilit oyuncularından Neriman’ın yaşadığı sağlık problemi ve pasör Naz’ın sakatlığı Polonya maçı öncesinde eve erken dönme ihtimalini doğurdu. Neyse ki işler değişti ve biz şampiyonadaki en iyi oyunumuzu sergileyip karanlık bulutların arasından sıyrıldık. Sonuç olarak da kendimizi çeyrek finalde gruptaki ilk maçta yenildiğimiz Rusya’nın karşısında bulduk. Bu galibiyette iki temel nokta vardı: İlki topu olabildiğince dağıtarak Neriman’ın üzerindeki hücum yükünü azaltmak ikincisi de sakatlığına rağmen pas kalitesiyle birlikte özellikle servis ve savunmada ekstra katkı veren Naz faktörü. Böyle bir pasöre sahip olmak Milli Takımımızı hep bir adım önde kılıyor.

Artık çeyrek finaldeki Rusya maçında da Filenin Sultanları’ndan kenetlenmiş bir takım halinde göze hoş gelen mücadeleci voleybol oynayarak galip gelmelerini bekliyoruz. Aslına bakarsanız bu başlı başına bir temenni de değil, aynı zamanda yabana atılmayacak kadar kuvvetli bir olasılık. Polonya maçının sonundaki açıklamalarında oyuncularımız 2011’deki Avrupa Şampiyonası’na göndermeler yaptı. O turnuvada da grupta Rusya’ya kaybedip çeyrek finalde elemiştik. Mevcut koşullara bakarsak Ruslar şu an yenilmesi mümkün olmayan bir oyuncu topluluğuna sahip değiller. Biz de zaten kötü olmayan bir kadroyla birlikte Polonya galibiyetinin ardından moral ve ivme kazandık. Bu sayede potansiyelimizi maksimum seviyede sahaya yansıtma imkânına sahibiz. Ayrıca kadın voleybolundaki ani düşüş-çıkışlar ya da sıklıkla yaşanan sürpriz sonuçlar da göz önünde bulundurulursa objektif olarak bakıldığında rakibin bir adım önde göründüğü fakat böyle olsa bile kazanma ihtimalimizin çok da düşük olmadığı bir maç bizleri bekliyor.

Üzücü yorumlar

Henüz şampiyona devam ederken Milli Takımımızın Başantrenörü Giovanni GUİDETTİ hakkında ağır eleştiriler okudum ve bu duruma cidden üzüldüm. Yazılanlarda haklılık payı olabilir ki ben de değinilen teknik konulara büyük oranda katılıyorum. Buna karşın içinde bulunduğumuz süreçte eleştirilerin yapıcı olduğunu söyleyemem. Sonuçta hepimiz Sultanlar’ın başarısını istiyoruz değil mi? Peki bu söylenenler arzu ettiğimiz başarıya fayda sağlar mı? Ya da zaten takımda başarısızlıktan kaynaklı var olan huzursuzluğu körüklemez mi? Böyle bir dönemde yıkıcı söylemlerden kesinlikle kaçınılmalı. Şampiyona sonuçlandığında kanaatler belirtilir, yapılan değerlendirme sonucunda da bir karara varılır. Neden ki bu acele?

Epirden’in ardından

Türk voleyboluna yıllarca hizmet etmiş özellikle de plaj voleybolunun Türkiye’deki öncülerinden olan Hasan Uğur EPİRDEN geçtiğimiz hafta aramızdan ayrıldı. Sivri dili ve muhalif tavrıyla hatırlanacak olan duayen voleybol ve sanat adamı vefayı ve saygıyı sonuna kadar hak ediyor. Saygı ve minnetle…

 

Fotoğraf: https://pixabay.com/en/volleyball-ball-robot-hand-cyborg-2612968/

 

Son Yazılar

Voleybol ağırlıklı güncel spor yazıları yazıyor. Marmara Üniversitesi'nde Spor Yönetim Bilimleri Yüksek Lisans eğitimi alıyor. Çeşitli spor kanallarında voleybol maçları anlatıyor.