Sevdiklerimiz için korkularla yüzleşebilir miyiz?

Bu yazı yoğun spoiler / izlemeyen okumasın bölümü içermektedir.

 

Hırs, kibir, intikam, ego ve daha bir sürü şey. İşte ölümlü filmlerin çoğu, saydıklarımın ne kadar boş olduğunu gösteriyor insana. Neden kendimizi ayıklayamıyoruz bu duygulardan? Hepimiz ölümlüyüz işte. Var mı ötesi? Hepimiz kaybetmekten korkuyoruz ama sevdiklerimiz için her şeyden vazgeçer miyiz acaba?

Komedi ve dram iç içe geçince ne kadar güzel filmler ortaya çıkıyor farkında mısınız? Tolga Çevik de artık bunu gösteren insanlardan biri oldu benim için. Her ne kadar uyarlama da olsa bir filmin değerini oyunculuk belirliyor açıkçası. Sadece “Sen benim her şeyimsin” diyebileceğiniz bir insan için bile izlenir bu emek.

Animasyonlu film başlangıcı fikrini çok güzel buldum. Dolayısıyla başta çocuk filmi havası vardı ama herkese hitap ediyor aslında. Film başladıktan sonra küçük Tolga Çevik’in babası tarafından korkularıyla yüzleşmesi gerektiğini gösteren sahneler, ana konuyu iyi açıklıyordu. Korkuların, kurda benzetilmesi ve cesaretle, korkmadan, gözünün içine bakarak yenilmesi gerektiği film boyunca yüzümüze yüzümüze vuruldu.

Başlardaki çapkın Tolga Çevik sonradan kızının mutluluğu için her şeyi yapan bir babaya dönüşecekti. Bir gün kapınızın çalındığını ve bir kadının elindeki çocuğun sizin olduğunu söylediğini ve taksiye 50 lira ödeme bahanesiyle çocuğu bırakıp kaçıp gittiğini düşünsenize. Üstelik evlilikten bile korkarken. Dahası bu kadının sonradan hiçbir şey olmamış gibi karşınıza çıkıp, sizin yıllarca emek verdiğinizi, onun için nelere katlandığınızı bilmeden çocuğu sizden almaya çalışmasını hayal edin. Üstelik annesi olacak kadın başka bir adamla evlenme aşamasında. Sizi mahkemeye bile veriyor çocuğu koparmak için. Mahkeme kararını dinlemezsiniz ki. O sizin her şeyiniz olmuş artık. Nitekim Tolga Çevik alıyor kızı, kızın annesini bulmak için geldiği İstanbul’dan tekrar Çıralı’ya dönüyor. Burada kızı Duygu en büyük hayalini gerçekleştiriyor. Ancak bunun ne olduğunu söylemesem daha iyi olur. Çünkü filmin sonuna da etki ediyor.

Babası Tolga Çevik’i şelaleden aşağı atarak onun korkularıyla yüzleşmesini istiyor. Aslında onu ne kadar çok sevdiğini ve hayatın zorluklarını anlatıyor ona. Böylece o, kızı için 12. katlardan aşağıya atlamaya başlıyor. Çünkü Dünya’nın en tehlikeli 3. işi olan dublörlük yapıyor. Hepsi kızı için. Evini bile oyun salonu gibi yapıyor. Kızını hayal dünyası o kadar geniş bir insan olarak yetiştiriyor ki, günün birinde kızı gerçekleri öğrendiğinde uçurumdan düşmüş gibi oluyor. İşte bu noktaya bir eleştiri getirilebilir. Tolga Çevik babası tarafından hayatı anlaması için korkularıyla yüzleştirilirken, o kızına hayatı toz pembe göstererek yetiştiriyor. Ayrıca bazı sahneler abartılı geldi. Acaba tesadüflerle abartılar arasında bir ilişki olabilir mi? Çünkü genel olarak izlediğim filmlerde tesadüfler bana hep abartı gibi geliyor.

Film boyunca devam eden 50 lira muhabbeti, Tolga Çevik’in dublörlük sahneleri, bu sahnelerin sonunda kızının onu ölümden kurtardığına inandığı sahneler, mahkeme sahneleri ve özellikle son yarım saat olanlar çok etkileyiciydi.

Oyunculuklar çok başarılıydı. Tolga Çevik, kızı Tuna Çevik, oğlu Tan Çevik, Melis Birkan ve Cengiz Bozkurt muhteşem oynamışlar. Özellikle Tolga Çevik’in gerçek çocuklarının oynaması çok hoşuma gitti. Ona o kadar çok benziyorlar ki. Bu durum inandırıcılığı artırıyor ve seyirciyi daha da bağlıyor. Başlarda, daha önce Tolga Çevik’in hep komik yüzünü gördüğüm için dram olan sahnelerde biraz yadırgadım. Ama birkaç sahne sonra alıştım. Gerçekten çok iyi oynamış. Abartmıyorum.

Tam bir aile filmi olmuş. Kesinlikle sizi etkileyecek ve duygudan duyguya geçirecek bir eser var karşınızda. Şu anda vizyondaki en iyi filmlerden biri olduğu konusunda hiç şüphem yok. IMDb puanı 10 üzerinden 6,2 gözüküyor ama ben 9 verdim.

Filmin orijinalini izlemedim. Orijinalinin bu uyarlama filminden daha güzel olduğunu söyleyenler var. Bilemiyorum ama ortada bir emek var. Üstelik oyunculuk ve uyarlama çok başarılı. Klasik Türk filmi tadındaydı diyebilirim. Değerlendirin derim. Hayata dair iyi mesajlar veriyor anlayana. Siz de kendinizi sorgulayın bence. Sevdikleriniz için korkularla yüzleşebilir misiniz? Herkes yapamaz. Ben de öyle galiba.

Fotoğraf Kaynağı: http://www.milliyet.com.tr/-sen-benim-herseyimsin-filminin-sinema-2325386/

Son Yazılar

...ama yine de...