Bakın bu bir dramdır! Dün oynanan ve 3-2 kaybettiğimiz Belçika maçının hikayesini neresinden anlatırsam anlatayım hayal kırıklığı ve hüzün taşır. Üstüne bu yazı sitem de taşır. Hem hüzne hem de siteme aşağıda ayrıntılı şekilde değineceğim.
Her şeyden önce şunu söylemeliyim ki ben yanıldım. Maçın başlarında takım beni bir hayli şaşırttı desem yeri var. Yanıldığımı düşünürken mutluluk içinde idim. Ancak gerçeklerle yüz yüze gelmeye başladığımızda haksız çıkmayı tercih eder oldum. Aslına bakarsanız maçlar hakkındaki düşüncelerimde yalnız değildim yani genel kanı da o yöndeydi. Fakat gerçekçi olmak temkinli davranıp büyük beklentiye girmemek değil oyuncularımızın yaptığı gibi yüreğimizi ortaya koyup en iyiyi istemekti belki de. Olmaz denene ‘Hayır efendim, inanırsak bal gibi de olur.’ demekti.
Maç iki kez kırılma anı gösterdi. İlki, dördüncü sette Milli Takım’ın 23-21 ve 24-22 öne geçmesine rağmen 25-27 geriye düşünce maçta skorun 2-2’ye gelmesiydi. O anda alınacak bir sayı üç puanı getirir ve çeyrek finalin (grubu ikinci tamamlasak dahi İtalya yerine Çekya ya da Slovakya geleceği için böyle düşünüyorum) müjdecisi olacaktı. İkincisi ise tie-break setinde yine 14-11 öne geçmemize rağmen 16-18 ile maçın kaybettiğimiz anlardı. İki puanla alınacak bir galibiyet bile çok büyük iş başarmak olacaktı. Zira grubun diğer maçında Fransa Hollanda’yı 3-2 mağlup etti. Bu sonuçların ardından biz Belçika’dan şayet iki puan alabilseydik son gün alacağımız 2 set bizi grup ikincisi yapardı. Şunu da ekleyeyim: Bunları yalnızca kaçan balığın büyüklüğünü anlatabilmek için yazdım. Sonuçta Metin TOY’un iyi oyununa ve Burutay SUBAŞI’nın servislerine yazık oldu. İstatistik işlerinden fazlaca anlayan bir arkadaşım maçın istatistik kağıdını değerlendirirken ‘Her veride biz daha iyiyiz, nasıl yenildik anlamadım.’ dedi. İşte böyle müessif bir mağlubiyetti dünkü. Biz şimdi bu önemini yitirmiş ihtimalleri bir kenara bırakıp önümüze bakalım. Fransa maçına geçmeden önce dün yaşanan fazlaca can sıkıcı bir olaydan bahsetmek istiyorum.
S Sport’a kocaman bir alkış(!)
Şampiyonada Efeler’in oynadığı maçları yayınlayan S Sport kanalı dün Belçika maçını banttan verip o saatte Liverpool- Arsenal maçını yayınladı. Evet, bu futbol maçı Türkiye’nin Avrupa Voleybol Şampiyonası karşılaşmasından –maalesef- daha çok izlenir. Buraya kadar her şey normal zira bir televizyon kanalı reytingi ve parayı Milli bir mücadeleyi canlı yayınla ekrana getirmeye tercih edebilir. Saygı duymak durumundayız. Asıl garabet bundan sonra başlıyor. Futbol maçı bittiği sırada maçın üçüncü seti oynanıyordu. Peki bu anda yayıncı kuruluş ne yaptı biliyor musunuz? Yayını banttan başlattı. Yani biz tırnaklarımızı yiyerek 1970’lerde radyodan maç dinleyen büyüklerimiz gibi skor takip ederken S Sport oynanmış setleri maç devam ederken bizlere izleterek büyük bir voleybol ziyafeti verdi(!) Allah razı olsun yahu binlerce kez!
Çok merak ediyorum; acaba Türkiye Voleybol Federasyonu bu konuda ne yapacak. Ne diyecek, nasıl bir açıklama yapacak? A Milli Takım’ın maçını izlemek isteyen bir avuç insanla resmen dalga geçtiler ey halkım! Haberiniz olsun…
Gruptaki üçüncü maçı son şampiyon Fransa’yla oynayacağız. Dünkü oyundan Allah Allah nidalarıyla bir şeyler yazasım gelmiyor değil. Ancak yine de olabilecek en kuvvetli ihtimallerden bahsedeyim. Belçika serviste zorunluluktan libero oynayan İzzet ÜNVER’i zorladı. Fransa da aynı şeyi denerse İzzet’in göstereceği direnç oldukça önemli. Tabi bunu Burutay ve Metin’in aynı çizgide performans göstereceğini varsayarak söylüyorum. Orta oyuncularımız da dün çok iyi bir oyun çıkardı. Millilerimizin sahaya çıkıp ellerinden gelen mücadeleyi verecekleri bu maçta çıkabilecek hiçbir skorun sürpriz olmayacağı anlamına gelir. Liderlik de olur ama şahsen grubu ikinci tamamlamayı öpüp başıma koyarım. Çapraz grubun üçüncüsü ile karşılaşmak çeyrek final görme ihtimalimizi çok artıracaktır. Bol şans diliyorum. Allah, Filenin Efeleri’nin yardımcısı olsun.
