Ligin rekabet gücünün kalite açısından önemli olduğunu sürekli olarak ifade ediyorum. Devre arasında yapılan bazı transferler de bu rekabete yönelik oldukça iyi sinyaller veriyor. Son üç sırada bulunan takımların kadrolarına kattıkları oyunculara dikkat çekmek istiyorum. Çünkü rekabet olacak mı sorusunu ancak bu takımlar cevaplayabilir. Yüksek hedefleri olan takımlar zaten bu konuda kendilerini kanıtlamış durumdalar.
Son sıradaki MSK Urfa takımı Fransız oyuncu Mory Sidibe’yi transfer etti. Daha önce de ülkemizde oynamış olan oyuncunun kalitesini anlatmak için şöyle basit bir cümle yeterli olacaktır. Voleybolcu son Avrupa şampiyonu olan Fransa’nın iki pasör çaprazından biriydi. Buunla birlikte böyle bir oyuncuyu transfer etmiş olan takımın sadece bir puanı olduğunu unutmayalım. Demek ki mevcut pozisyonuna rağmen rekabete girerek ligde kalma savaşını sürdürmek istiyor.
Yine Afyon’da rahatlıkla pozisyonundaki en iyi yerli oyuncu diyebileceğim Serhat Coşkun’u transfer etti. Aslında Afyon’un bu oyuncuyu almasının bir önemi daha var. Biraz önce dediğim gibi Serhat pozisyonunun en iyisi dolayısıyla her takım onu isterdi. Kadrosunda dört yabancı oyuncu bulunduran birçok üstdüzey kulüp Serhat’ı alıp yabancı hakkını başka bir mevki için kullanabilirdi. Bütçesi bu takımlara oranla çok daha mütevazi olmasına karşın yine de bu oyuncuyu transfer edilebilmiş. Yani lige yeni çıkmış bir takımın bu oyuncuyu almış olması kulübün özverisini ve başarıya yönelik inancını kanıtlar nitelikte.
Düşme hattındaki bir başka takım olan Beşiktaş da kadrosuna Küba milli takımında defalarca forma giymiş bir pasörü dahil etti. Leandro Macias Infante daha önce hiç Avrupa deneyimi olmayan bir oyuncu fakat kalitesi oynattığı milli takımdan çok net anlaşılabilir. Beşiktaş’ı bu sezon bir kez izleme fırsatı buldum ve takımdaki iyi bir pasör eksikliği daha ilk anda göze çarpıyordu. Oyuncu hem pozisyonu hem de kalitesi nedeniyle takımın oyun seviyesine direkt etki edecektir.
Mükemmel TRT Spor
İkinci devrenin başı ile birlikte artık Efeler Ligi maçlarının yayınalanacağını daha önce söylemiştim. Bu iyi habere ek olarak TRT Spor şöyle bir güzellik daha yapmış: İkinci yarının ilk beş haftasında Tokat, İnegöl ve Afyon’dan birer maç yayını yapma kararı almış. Yani voleybol izleyicisi televizyonun karşısına geçtiğinde ilk kez karşılaştığı salonlardan yayınlanan karşılaşmalar izleyecek. Oldukça önemsenmesi gereken bir karar bu zira voleybolun geniş kitlelere yayıldığına dair çok önemli bir gösterge olacak. Günümüz dünyasında şu kural oldukça etkili: Medyatik olan popüler olur popüler olan yatırımı çeker yatırımı çeken de alanında mesafe kaydeder ve bu kendi içinde bir döngü olarak bu şekilde devam eder.
Her şey ne kadar güzel değil mi? Lige yeni çıkmış üst sıralara oynama iddiası olmayan takımlar dahi önemli yatırımlar yapıp kaliteyi artırıyor. Ligin yayıncı kuruluşu da bu yatırımı ödüllendirircesine o takımların evinden maçlar yayınlıyor. Bakın mesela şöyle düşünün; Tokat’ta yapılan başka hangi organizasyon devletin kanalından saatlerce canlı yayınlanır ki? Halkın ilgisini ve kulübün yatırımını artıracak daha kuvvetli bir motivasyon kaynağı olabilir miydi? İşte tam da bu yüzden defalarca yazdım yayın olayı çok çok önemli diye.