Koca ve baba olarak başladığı bir yaşamın içinde kendini mutlu ve mesut hissederken, ilerleyen zaman biriminde bir ‘’FinanSÖR’e’’ nasıl dönüşürdü ki bir erkek? Yoksa koca ve baba olan her erkek için ‘’FinanSÖR’’ olmak kaçınılmaz son muydu?
Kız çocukları en çok babalarını severlermiş. Hatta ilk kez babalarına aşık olurlarmış. Ve ‘’Kiminle evleneceksin?’’ sorusuna ‘’Babamla’’ yanıtını verirlermiş çoğunlukla. Erkek çocuklarının ise örnek aldığı, özendiği, onun gibi olmak istediğidir babaları. Misyonu ağırdır aslında babaların. Hemen her çocuğun kahramanı ve ilk aşkıdır babaları. Kız çocuklarının aşık olduğu, erkek çocuklarının ise örnek aldığı babalarının ilerleyen zaman içinde nerelere konulduğunu ya da konulabileceğini düşündünüz mü hiç?
Kadının iş hayatında kapladığı yer gittikçe artmış olsa da nedense erkek, baba ve koca olması sorumluluklarının yüklendiği ve buna göre davranması beklenendir baba. Anne çalışmıyor ise bütün yük onun sırtındadır maddi bağlamda. Çalışan bir anne varsa hayat onun için de kolay olmamakla beraber yine de hemen hemen yaşanan her türlü olumsuzlukların veya zorlukların sebebi ya babadır ya da bunların üstesinden gelmek zorunda olan odur. Bir kadının toplumdaki yerini, değerini, anneliğini, kadınlığını asla tartışmıyorum bile çünkü bu sorumlulukların farkında olan kadınlara bu bağlamda söylenebilecek bir şey olduğunu düşünmüyorum. Ve aynı durum babalık, kocalık, aile reisliğinin farkında olan babalar için de geçerlidir bu bağlamda.
Neylersiniz ki, daha sonraları bu durumlar pek de böyle seyir etmemektedir baba açısından. Çünkü sosyoekonomik şartlarla değişim gösteren yaşam olsun, çalışma şartlarının ağırlığı olsun, paylaşılmakta olan hayatın taşıdıkları olsun, anne tam da o noktada babanın yanında olmayıp çocuklardan yana tavır koyduğunda, o andan itibaren ailede ayrışma süreci ve göstermelik sevgi güzellemeleri yaşanır olmaktadır. Şu ana kadar bu konuyla alakalı ve bu durumu analiz ederek aslında babaların aile içinde zamanla maruz kaldıkları bu durumu size aktaran bir yazı okudunuz mu desem, büyük olasılıkla hemen hepiniz ‘’Hayır’’ yanıtını vereceksiniz. Çünkü şimdiye dek şahit olduğunuz, okuduğunuz veya anlatılan ne varsa hep kadın mağduriyeti üzerineydi. Yani bir baba da mağdur olabilir miydi ki? ‘’Yok canım,daha neler’’ dediniz mi tam da bu noktada?
Yakın ve uzak çevremde ben bu durumlara o kadar çok şahit oldum ki, sonunda böyle bir yazıyı kaleme almaya karar verdim. Daha önceki yazılarımdan birinde (http://qoshe.com/qolumnist/huseyin-tan/magdur-olan-erkek-olursa-/730023) boşanma ve anlaşamama durumunda erkeklerin de nasıl mağdur olabileceklerini anlatmıştım ve yazılarımın içinde en çok okunanlardan biri oldu bu nedenle çünkü o yazımda kadın mağduriyetini kabul etmekle beraber erkeklerin de mağdur olabileceklerini, daha doğrusu edilebileceklerini tüm gerçekliğiyle yazmıştım. Zaman içinde neler değişiyordu da babalar çocuklarının gözünde farklı bir boyuta taşınıyor ve anne de bu duruma sessiz kalarak bunu kullanabiliyor ya da böyle olmasına sessiz kalabiliyordu?
Çocuklar yetişip yeterince büyüdükten sonra anne ister istemez çocuklarına kendini daha yakın hisseder oluyor. Bunu yapmasının sebebi ise öncelikle çocuklarını çok sevmekten geçiyor ve durum kendi hayatını, kadınlığını, eşliğini artık çocuklarından sonraya almasıyla başlıyordu. Kadın bunun farkında mıydı peki? Büyük olasılıkla buna yanıtım ‘’Evet’’ olacaktır. Çünkü onun can verdiğiydi onlar. Annenin bu duruma gelmesi sadece bundan mı kaynaklıydı? Tabii ki değildi, yaşanan olumsuzluklar ya da stresler veya eşiyle artık eskisi gibi olamamanın da tetiklediği bir şeylerin sonuç haliydi bu. Ve bu noktada, kocanın çalışma hayatına daha fazla zaman ayırması ve eşini farkında olmadan ihmal etmiş olma olasılığını da göz ardı edemeyiz. Eşiyle arasında eski iletişimi olmayan kadınlar, benim gözlemime göre bu açığı çocuklarıyla kapatma yoluna gidiyorlar ve bu noktada artık erkek o aile bireyleri için biyolojik baba ve biyolojik koca olmaya başlıyor. Ne yazık ki erkek, o andan itibaren çocuklar ve eş için sadece ”FinanSÖR” olarak görülüp, göstermelik yani yapmacık sevgi pıtırcıklıklarıyla avunması sağlanıyor. Peki erkeğin bunu fark etmesi nasıl oluyor diyorsanız yanıt basit. Ayrılma ya da boşanma aşamasında çocuklarının ve eşinin o ana dek hiç göstermedikleri yüzlerini gördüğünde anlıyor bunu ama ne yazık ki artık her şey için çok geçtir.
Hiçbir evlilik ya da ilişki yoktur ki zamanla rutinleşmesin. Asıl olan ise nedir bilir misiniz? Ben bu insanla hayatımı devam ettirir miyim, ettiremez miyim sorusunun yanıtıdır. Yani hayatın o insanlara taşıdıklarını paylaşmak isteme hissi var mıdır, yok mudur? Bütün mesele budur. Çünkü kiminle olursanız olun, zaman içinde bir şeyler değişecektir. Ve asıl olan da işte bu noktada özellikle eşlerin ya da partnerlerin doğru yerlerde olmalarıdır ama maddi menfaatler uğruna o insanı biyolojik baba ve biyolojik koca olarak görmek doğru bir seçim değildir ve bunu böyle yaparak o insanı kullananlar bilmelidir ki o baba ya da koca da bir gün farkına varacak ve olması gerektiği yerin aslında onların yanı olmadığını anlayarak seçimini yapacaktır. Ve tam da bu noktada bu biyolojik baba ve biyolojik koca muamelesi gören erkeğin seçimini yapmasıyla birlikte, o erkek birden değerli olacaktır çünkü o ana dek kullandıkları ve ”FinanSÖR” gözüyle görülen o adam artık asla eskisi gibi olmayacaktır. ‘’Çok değiştin, sen çok’’ a verecek yanıtı ise şudur: ‘’Keşke daha önce farkına varabileydim de onca yılımı heba etmeseydim’’. Çünkü bu durumda kadınların muhteşem silahı, ‘’Saçımı süpürge ettim, anana babana baktım, yokluğunu çektim, ne dedin de iki ettim gibi duygu sömürüsünün tavan yaptığı meşhur savunmalarıdır.
-Yani sen yokluk çektin de, ben varlık içinde mi yüzdüm?
-Sen anneme babama baktın da, ben senin anneni babanı yok mu saydım?
-Sen benim her dediğim yaptın da ben senin söylemene bile fırsat vermeden hiç mi bir şey yapmadım?
Diyemez miydi o biyolojik baba ve koca? Tabii ki derdi ve eminim demiştir de.
Olayın diğer boyutu ise erkeğin bir şeylerin farkına varması ve geride kalan hayatını sorgulaması kısmıdır. Bazı erkekler bu durumu fark etse de, böyle değilmiş gibi davranarak hayatlarını devam ettirmeyi seçebilirler ve böyle de yapmışlardır eminim. Ama bazıları ise bunu kendilerine yediremeyip, önlerinde ne kadar kaldığını bilmedikleri hayatları için tercih yapma gereği duymuşlardır. Ve işte bu erkekler yani hayatlarında o ana dek sadece ”FinanSÖR” olduklarını fark eden bu insanlar hayata geç kalmış insanlardır. Çünkü gerçekten bir baba ve bir koca olarak sevildiğini sanarak onca yılı ziyan edilmiş ve kalan hayatını dört nala yaşamak zorunda olduğunu hisseden erkeklerdir. Ve tam da bu noktada başka bir kadın yani ikinci bir kadın varsa tüm suç ona yüklenir ve asla ama asla kimse kendini sorgulamadan o biyolojik baba ve kocanın infazı gerçekleştirilir.
Tüm bu söylemlerim bu durum için geçerli olup, asla ama asla bir cinsiyeti öne çıkarıp diğerini küçültmeyi hedeflemez. Ve nitekim şu da denebilir: ‘’Bir şeylerin farkına varabilmek için illa başka bir kadın mı olmalıydı?’’. Hayır, illa da başka bir kadın olması tabii ki gerekmiyordu ama tüm bu farkındalığı yaşatan o kadınsa? Ve hepsinden önemlisi, erkek biyolojik baba ve koca olarak kullanıldığını bildiği halde buna ses çıkarmayarak onu kullanan ve kendi ailesi bildiği bu insanların vebali ne olacaktı? Çalınan o hayatı ona kim geri verecekti? Başka kadın sorusuna verilecek yanıt çok önemli çünkü eğer o ‘’İkinci kadın, öbür kadın’’ diye yaftalanan ve geride kalan insanların tüm suçu ona bahş ettiği o kadın olmasaydı, o adam da tüm bunların farkında olamayacaktı. Her şeyden önce kendisinin farkında olamayacaktı. Nelere sahip olduğunu, neler yapabileceğini, potansiyelini görmesini eğer o kadın sağlamışsa, o adam da o noktadan itibaren önce kendinden çalınan hayatı ve şayet varsa ‘’O kadın’’ için olmalıydı.
Ve işte o andan yani bir şeylerin farkına varıp erkeğin hayatına yeniden çeki düzen vermek istemesiyle birlikte, babalarına aşık o kız çocuklarının yerine, annelerinin de doldurmasıyla da bilenmiş ve babayı artık ‘’Ne koparırsak kardır’’ gözüyle gören çocuklar geliyor. Ve sadece bu da değil, işin başka bir boyutu ise annelerine destek olmak adına, babalarıyla bu sorunu konuşmalarını ve bir çözüme kavuşturmalarını isteyebilecek kadar geleceği görebilecekken ve annelerinin mağdur edilmemesi üzerine ortak paydada buluşmak yerine sanki o adam onlara hiç babalık ve kocalık yapmamış gibi babalarına cephe alarak belki de yeniden bir araya gelebilecek ebeveynlerin önlerini kestiklerini de düşünmemektedirler. Ve bu sadece kız çocukları için geçerli olmayıp erkek çocuklar için de ne yazık ki böyle seyretmektedir.
Ve başlangıçta içten, katıksız ve karşılıksız duygularla başlayıp, zaman içinde şartların değişkenliği ile bu duruma gelebilen ama her ailede böyle seyretmeyen, bir erkeğin sadece biyolojik baba ve koca olmaktan öteye geçememe sürecinin ya da görünmeyen bir kocanın ya da babanın adıydı artık ‘’FinanSÖR’’ betimlemesi.
Sevgilerimle.
Fotoğraf kaynak : https://unsplash.com/search/photos/male?photo=bVLnt7DDaRc