Kara günlerin gölgesinde yaşadığımız bugünlerde Türk voleybolu adına sevindirici gelişmeler oldu. A Milli Erkek Voleybol Takımının 2016 FIVB World League macerası sona erdi. Final grubuna kalmaya hak kazanan milliler Portekiz’de oynanan iki maçtan da mağlubiyetle ayrılarak turnuvanın bir üst klasmanına çıkmayı başaramasa da gelinen nokta başarı olarak kabul edilebilir. İlk kez bu seviyede kuvvetli rakiplere karşı oynadığı dokuz maç sonunda sadece iki mağlubiyet aldı millilerimiz.
Her ne kadar final grubunda galibiyet alamamış olsalar da bu noktaya gelinceye kadar yaptıkları işler oldukça önemli. Özellikle Japonya ve Finlandiya maçlarında skoru 0-2’den 3-2’ye getirmeleri hem de bu olağanüstü geri dönüşleri art arda iki gün içinde oynadığı maçlarda yapmaları bu görüşümüze bir örnek teşkil edebilir.
Bu maçların teknik analizine girmek yerine milli takım ve oyuncular hakkında bazı değerlendirmeler yapmak daha faydalı olacaktır. Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, milli takım geçen sene organizasyon yapısının değiştirilmesi sonrası ilk defa katıldığı turnuvaya bu sene bir üst klasmandan “Wild Card” ile dahil oldu. Organizasyon yapısının değiştirilmesine değinmişken FIVB’nin (Fédération international de volley-ball-Uluslararası Voleybol Federasyonu) voleybola olan ilginin artması amacıyla böyle bir uygulamaya gittiğini de belirtelim. Bundan dolayı milliler turnuvada başarıya yönelik bir baskıyı üzerlerinde hissetmediler. Üzerlerinde baskı hissetmemeleri millilerin final grubuna kadar yükselmesini sağladı. Büyük yıldızları ve kuvvetli takımları bünyesinde barındıran Türk voleybolu bu turnuvayla beraber milli takım düzeyinde de söz sahibi olmaya aday olduğunu ispatladı. Kulüplerin ve milli takımlarımızın performanslarının birbirlerini destekler nitelikte her geçen gün daha da artması dileklerimizle bir diğer bahsedilmesi gereken konuya geçelim.
Bu turnuvada bazı oyuncular gözle görülür bir gelişim gösterdiler. Elbette tüm oyuncuların üzerinde tek tek durmak faydalı olsa da biz gelecek vadeden genç oyunculardan daha fazla bahsedeceğiz. Bazı genç oyuncularımızın performansları turnuvada alınan sonuçlar kadar önemli ve değerliydi. Bu oyuncuların başında şüphesiz Baturalp Burak GÜNGÖR geliyor. Özellikle fiziksel dezavantajına rağmen etkileyici bir hücum yüzdesi yakalayan Burak, sadece milli takımın değil turnuvaya katılan diğer tüm takımlar içersindeki oyuncular arasında da en dikkat çeken isimlerden biriydi. Milli takıma uzun seneler hizmet edebilecek potansiyele sahip bu oyuncunun dikkatle takip edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Burak’la beraber dikkat çeken bir başka genç oyuncu olan Murat YENİPAZAR’ın da maçların önemli anlarında kritik roller aldığını izledik. Özellikle milli takımın geri dönüşüne sahne olan maçlarda yedekten gelerek yaptığı önemli katkılar bahsedilmeye değer performanslardı. Bu sezon Avusturya’nın Hypo Tirol Innsbruck takımında oynayacak olan Murat’ın milli takım için önemi Avrupa’da oynayan Türk oyuncuların sayısı dikkate alındığında biraz daha artıyor. Yurtdışında elde edeceği tecrübe hem Murat’ın gelişimi hem de milli takım adına oldukça önemli.
Bu oyunculara ek olarak Metin TOY, Gökhan GÖKGÖZ, Faik Samet GÜNEŞ ve Yiğit GÜLMEZOĞLU da milli takımımızın gelecek vaadeden diğer oyuncuları. Bu oyuncuların kulüp takımlarında daha fazla sorumluluk alması milli takımın uzun vadeli başarıları adına belirleyici olacaktır. Gelişimleri yakından takip edilmesi gereken bu oyuncularla beraber milli takım kadrosunda bulunmayan tüm genç oyuncuların kulüp takımlarında daha fazla forma şansı bulması kesinlikle Türk voleyboluna yeni bir ivme kazandıracaktır. Yapılan salonlar, transfer edilen yıldızlar ve dev bütçelerle oluşturulan takımlar ülke voleybolu adına ne kadar önemliyse bu oyuncular kulüp takımlarında oynayabilmeleri de o denli önemli. Üstünde dikkatle durduğumuz bu konu umarız ki federasyon yetkilileri, kulüp yöneticileri ve antrenörler tarafından yeterince önemsenir.
İşitme engelliler milli takımımızın dünya şampiyonu olması da oldukça önemli bir haber. Gelen bu şampiyonluk milletçe morale ihtiyaç duyduğumuz bu acılı günlerimizde bir nebze de olsa bizi mutlu etti. Milli takımımızı tebrik ediyoruz.
Yazımızın sonunda her ne kadar voleybolla ilgisi olmasa da ülkemizdeki her insanı yakından ilgilendiren olaylarda hayatını kaybeden vatandaşlarımız, şehit olan asker ve polislerimize Allah’tan rahmet diliyoruz. Devletin ve milletin bütünlüğüne açık bir saldırı niteliği taşıyan bu darbe girişimini nefretle kınıyor, yüce milletimizin bu badireyide atlatacak güce ve inanca sahip olduğuna yürekten inanıyoruz.