Kanayan | Erdal Öz | Kitap Analizi
Bu aralar öykü kitaplarından daha çok keyif almaya başladım. Kendimi hep roman türüne daha yakın gördüm. Yazın dünyamda da böyleydi fakat zamanla birlikte beğenilerimiz de değişiyor. Her ne kadar roman türü hala aynı değerde duruyorsa da içimde, öykülere kendimi açmış bulunuyorum. Öykü kitabı arayışımda Erdal Öz ismini görünce hemen okumak istedim. Erdal Öz’ü her yıl verilen kendi ismindeki edebiyat ödüllerinden biliyordum. Kanayan isimli bu öykü kitabı Erdal Öz’le tanışmama vesile olan ilk kitabı oldu. Erdal Öz’ün Can Yayınları gibi prestijli bir yayınevinin kurucusu olduğu da öğrenmiş oldum bu vesileyle.
Kitap 1973 yılında yayınlanmış. Yazarın 12 Eylül döneminde yaşadığı hapishane deneyimlerini ve o dönemi anlattığı altı öyküden oluşuyor kitap. Taş, Ernesto, Kurt, Güvercin, Sığırcıklar ve Kanayan öykülerin isimleri. İlk dört öykü normal öykü formatında, son iki öykü ise röportaj-belgesel olarak kaleme alınmış.
Türk Edebiyatı’nda 50 kuşağı yazarları diye adlandırılan yazarlardan birisi Erdal Öz. Öyküleri melankolik ve hüzün havasında. Siyasi atmosfer ve hapis hayatı -korkusu- bu yazarların edebi tarzını da kaçınılmaz olarak etkilemiş. O dönemdeki birçok aydın ve yazarın yaşadıklarını biraz da yüreğiniz burkularak okuyorsunuz. Yani tarihe şahitlik eden bir yönü de var bu öykülerin.
Gerçekçi ve toplumsal bir çizgiyle ele alınmış, birçok kişinin anılarının dile getirilişi bu öyküler. Siyasi görüşü ne olursa olsun, düşünen insanların baskı görmesi bir yandan bir şeyleri bastırırken bir yanda da büyütüyor. Bizdeki bu edebiyat damarı da bu yüzden var olmuş ve sonraki edebiyatçıları derinden etkilemiş. O kadar çoktur ki edebiyatımızda baskı dönemleri yaşamış, işkence görmüş, yasaklanmış, zindanlara kapatılmış yazarlar. Bu isimlerle birlikte bir tür olarak beliren bu anlatılar bazı edebi tartışları da beraberinde getirmiş. Klasik, yazar ne için yazar sorunsalını… Günümüzde etkisini görece yitirse de hala etkilerini görmek mümkün bu tarzın.
Yazarın edebi diline gelirsek; oldukça beğendiğimi söylemeliyim. Özellikle benzetmeleri çok yerinde ve yeteneğini hissettirecek yetkinlikteydi. Anlatımı akıcı, sadece ve dinamikti. Tasvir ve tahlilleri abartılmadan anlatıma ustaca yedirilmişti. Karşımda sağlam bir kalem işçisi olduğu belliydi. İnsanın baskı, zulüm ve işkence altındayken de insan olduğunu, insani değerlerini ve özellikle de ruhunu yok etmenin o kadar kolay olmadığını anlatıyordu öyküler bunlar. Bir nevi içinde umut taşıyordu diyebilirim.
Erdal Öz’ün, “Kanayan” isimli öykü kitabını okumanızı ve insan acılarına bir de edebi pencereden bakmanızı tavsiye ederim. İnsan acısının ne dini ne ırkı ne de ideolojisi vardır. Acı evrenseldir.