Sen Bana Ofsaytı Anlatma!

Sen bana ofsaytı anlatma! Bilirim ekmek sırasına nasıl kaynak yapıldığını…

Zira kaldırım çizgilerine basmadan yürümek zordur.

Sen bana masal okuma! Bilmelisin hiçbir kurbağa umudum olamaz.

Bana sen şarkı da söyleme! En etkileyicisi, beynime kazınan ve en olmadık zamanlarda kulaklarımda yankılanan meçhul ezgi…

Sen bana tam hayaline kavuşmuşken bunu elleriyle berbat eden zavallıyı anlat!

Bir kere düştün mü gönülden, anlarsın yer çekimi nasıl bir illet…

Bir de şeyi anlat, hani sonsuza ulaşmanın yolunu arayan, sonsuz hariç her yere bakan bir haberleri…

Gardını almışken hissiyat yüklü satırlar, lanet olası bir Aristo mantığı… Zira mantık beni çok süründürdü. Tam iflah olmam derken, anarşik ruhum o işi de halletti.

Yasa dışılığın iç gıdıklayan cazibesi, bir de kuralların robotlaştırdığı, yarı otomatik, A+ ademiyet…

Tamam. Tamam. Biliyorum insanların birlikte sorunsuz yaşayabilmesi için olması gereken bir takım kurallar bütünü hikayesini… O hikaye sokakta pek rağbet görmüyor sanırsam.

Sen bana şu hikayeyi anlat; lunaparkın ışıklarından büyülenmiş, eli yüzü kir içinde, yarı çıplak annesiyle dilenen çocuğun hikayesini, bir de çöpten bütün ekmek bulan çocuğun, o gün hayatının en şanslı günü olduğunu hissettiği hikayeyi anlat.

Sen bana ofsaytı anlatma! Hani o bahsettiğim çocuk, lunaparkın yanındalar diye dilenmeyi sevmişti…

En iyisi sen bana, yüce ruhlu şairlerin dilinden şiir oku.

İster Hayyam, ister Shakespeare.

 

Fatma Hatice CIBIL

 

 

Fotoğraf kaynağı: https://www.bobiler.org/monte/bayan-hakem–125109

 

 

Son Yazılar

1995 doğumlu. Amasyalı. İlahiyatçı.