Odalar karışık, zor
Koşa koşa
Uzun bir koridorun sırasında
Müdürün odasına çöktü
Duvar saatinin içinde
Bir düzenbazlık
Durdu, baktı
Arkasına bıçak sokup kalbini söktü
Söktü,
Kalbine pil takıp
Duvara astı
Saat atmaya başladı
Sorun kimsede değildi
Sorun kalpteydi.
Ya da pil de
Bu sefer açlıktan kalmadı gözyaşım
Bir kelebeğin,
Ya da kedinin
Ya da sümüklünün
Avuç içini görmek istesem
Çok uğraştırırlar mı beni?
Bu ara annem ağlamıyor
Tek istediği Halk Ekmeği
Onu yiyince rahatlıyor
Tuhaf kadın
Kapalı
Ama zihni değil
Balkondan aşağıya nereye kadar sarkar burnum
Yere değdirebilir miyim?
Kafamı çarpmadan seni öpebilir miyim?
Zeminden bahsediyorum
Önce zemin
Sonra yol
Sonra belki atlıkarınca ve biraz limon
Belki ananem bu sefer daha önce hiç vermediği
O bitmeyen maaşından verir
Ve o zaman ne kadar anlamlı olur
Yürümek
Konuşmak
Bir şeylerden bahsetmek
‘’Paran varsa her şeyin var’’ derdi, babam…
‘’Sen hiç aşık oldun mu?’’ dedi…
‘’Oldum’’ dedim…
‘’Öyle ota böceğe değil, bir kadına?’’ dedi…
Susmak en iyisiydi
Babamdan utanmazdım ama
Belki bir şey söyler
İçim ağlar diye sustum
Babalar anlamaz çünkü
Konuşurlar sürekli
Severler onlar
Konuşmayı da
Aldatmayı da…