Voleybol ve tarihi birleştirerek sizlere kıvanç kaynağı bir yazı sunuyorum. Buyrun okuyun:
Mirasçısı olduğumuz Osmanlı İmparatorluğu’nun temel amaçlarından biri Akdeniz ve Karadeniz’i Türk gölü haline getirmekti. İlk olarak Fatih Sultan Mehmet, Amasra ile başladığı fetihlerin sonucunda 1475’te Kırım’ı alarak Karadeniz’i bir Türk gölüne dönüştürdü. Ardından Kanuni Sultan Süleyman döneminde Barbaros Hayrettin Paşa’nın 1538’deki Preveze Deniz Zaferi ile Akdeniz de Osmanlı topraklarının iç denizi haline gelerek Türk gölü oldu.
İşte bunlar gibi destansı bir hâkimiyet 2018 yılında Avrupa’da kadın voleybolu adına gerçekleşmek üzere. Üç Avrupa kupasında da (Champions League, CEV Cup ve Challenge Cup) Türk takımları zafere ulaşabilir. Champions League’de Vakıfbank ve Galatarasay Final-Four’a kaldı. Vakıfbank aynı zamanda son şampiyon apoletine de sahip. CEV Cup finalinde ilk maçta temsilcimiz Eczacıbaşı VitrA rakibi Minchanka Minsk’i deplasmanda 1-3 mağlup etmeyi başardı. Dolayısıyla İstanbul’da oynayacağımız rövanş öncesi şampiyonluğa son derece yakın olduğumuzu söyleyebilirim. Üç numaralı kupa olan Challenge Cup’ta ise son şampiyon Bursa BBSK finalde geçen sene olduğu gibi Olympiacos ile eşleşti. İlk maçı deplasmanda 2-3 kazanan temsilcimiz 11 Nisan’da Bursa’da oynayacağı maçtan da galip gelerek üst üste ikinci kez kupaya uzanabilir. Mükemmel, daha fazla anlatmaya gerek yok.
Bu noktadan sonra değinmem gereken iki konu var. İlki Avrupa üzerinde ciddi bir hegemonya kurmuş olmamızla alakalı. Hani şu Batı bizi kıskanıyor geyiği vardır ya, evet bu kez gerçekten bize imrendikleri bir alan var. Gönlünüzce caka satabilirsiniz. “Yahu bizim kızlar bütün Avrupa’ya bedel olmuşlar.” türünden övünme cümleleri de kurabilirsiniz.
Peki, sadece bunlar yeterli mi? Başarının karşılığını vermiş oluyor muyuz? Elbette hayır, onlara desteğimizi sonuna kadar hissettirmeliyiz. Mesela Bursa’ya gelen Olympiacos kırmızı beyaz bir cehennem bulsun karşısında ya da Eczacıbaşı kupayı binlerce insanın önünde kaldırabilsin. Bakın, bu millet olarak kulüplere ve sporculara karşı borcumuz. Sadece halkın değil basın ve medyanın da daha fazla ilgili olması lazım. Gerek yazılı basında gerekse televizyon kanallarında ve sosyal medyada çok daha yoğun bir gündem oluşması gerekiyor. Gazoz kupası, süt kupası falan değil burada bahsettiğim; koskoca Avrupa kupası! Kafamızı özellikle futbolun kasvetli ve çirkin yüzünden filedeki zaferlere çevirebilmeyi ümit ediyorum.
İkinci konu da bu gurur verici başarıyı kadınlar sayesinde yaşıyor olduğumuz gerçeği. Bunu çok iyi kavramamız gerekiyor. Kadının önemi ve ulaşması gereken statü adına gerekli mesajı almış olmalıyız. Bizlere sporun futbol dışındaki her dalında erkeklere göre çok daha büyük başarılar yaşattıkları aşikâr. Şimdi burada takım kadrolarındaki yabancı voleybolculardan bahsetmeye kalkışanlar olabilir. Lütfen umursamayınız. Memleketin kadınları spor salonlarında bütün bir Avrupa’ya kafa tutuyor ve son derece de başarılı oluyorlar.
Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürüklenmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın. (M. Kemal ATATÜRK)