Geçen günlerde Yeni Akit gazetesi yazarı Ahmet Gülümseyen Vakıfbank Kadın Voleybol Takımı’nı eleştiren bir yazı kaleme aldı. Aslında olur olmaz herkesin fikrini önemseyip üzerine yorum yapmaya gerek yok fakat yazının ulusal basında yer etmiş olması ve gerektiğince bir cevap da alamaması nedeniyle bir yazı yazmaya karar verdim.
Öncelikle Vakıfbank takımının olaya kayıtsız kalışından bahsetmek istiyorum. Ne kulüpten ne de bankadan ses gelmedi. En azından ben yazıyı hazırlarken herhangi bir açıklama yapmamışlardı. (Umarım geç de olsa yaparlar.)
Şimdi yazının içeriğine geleyim. Beyefendi ilk olarak yabancı sporcuların elde ettiği başarılardan nasıl sevinç duyacağımızı sorgulamış. Yalnız şurayı atlamış sanırım: Yabancı oyuncuların getirdiği başarılar mevzusu voleybola ya da Vakıfbank’a özgü bir durum değil. Kaldı ki voleybol branşı hali hazırda yabancı oyuncu sınırının en katı olduğu takım sporu durumunda. Futbolda sahadaki bütün oyuncular yabancı olabilir veya basketbolda sahaya çıkan 5 oyuncudan sadece birinin yerli olması yeterlidir. Voleybolda ise altı oyuncudan yalnızca üç tanesi yabancı olabilir. Sonuç olarak bu eleştiri Dünya Şampiyonu apoletli bir kulübümüzden önce diğer branşlardan “erkek” takımlarımıza getirilmeli. Ayrıca ülkemizde atletizmden futbola kadar nerdeyse her alanda hem nitelik hem de nicelik olarak varlığını fazlaca hissettiren yabancılar olmasa spor yazarlarımız işsiz kalabilir. Zira ülkemiz spordaki varlığını yabancı sporcular olmadan sürdürebilecek potansiyele sahip değil. Yalnızca güreşte bir de halterde devam edebiliriz muhtemelen onlar olmadan.
Ahmet Bey’in ikinci şikâyeti de kaynağı ülkenin öz sermayesi olan bir bankanın reklama ihtiyacı olmadığı ve maddi desteğini mali açıdan çöküş halinde olan federasyonlara destek olmak için kullanması gerektiği idi. Aslında doğru bir yaklaşım fakat yine hedef yanlış gibi. Milyonlarca lira vergi borcunu affederek ülkemizin öz kaynaklarını heba ettiğimiz o ülkemizin lokomotifi olarak adlandırılan spor kulüplerimiz bizlere Vakıfbank Kadın Voleybol Takımı’ndan daha fazla yük oluyor. Sonuçta vergi affı da devlet bankasının harcamaları da devletimizin mali kaynaklarıyla alakalıdır.
Son olarak da kılık kıyafet mevzusuna değinmiş Yeni Akit yazarı. Temel sıkıntısının bu kısım olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Yoksa paradır puldur, bunlar bir şekilde hallolur. Bu noktada en itidalli şekilde şunu söyleyebilirim: Kadın voleybol takımlarının giydiği formaların vücut hatlarını belli ettiği doğrudur. Amma velâkin bundan bana ne, sana ne, bize ne! Artık böyle giyinenler, şöyle düşünenler gibi ayrımlardan kafaları kurtarmamız lazım. Voleybola kadar inmiş durumda bu sıkıntı. Ayrıca şunu da unutmayalım ki çatır çatır faiz alıp faiz ödeyen bir bankanın dinimizle alakalı temel çelişikliği kadın voleybol takımının kıyafeti değildir.
Vakıfbank sporcularından temel beklentim takımlarını birkaç kez daha Dünya Şampiyonu yapmalarıdır. Böyle vızıltılar önemsizdir, biz işimize bakalım.