1

   1 rakamıyla ilk olarak ”Gözünüz aydın. Nur topu gibi bir oğlunuz oldu,” cümlesiyle, doğumumdan hemen sonra tanışsak da şahsen ben doğal olarak o cümleyi birebir hemşirenin ağzından duymadım. Zaten benim gibi dünyadan ziyadesiyle hoşnutsuz bir adamın ”nur topu” gibi bir sıfatla anılması da çok gerçekçi gelmiyor bana. Hele ki ağlar vaziyetteyken…

    Annem her zaman ”Ben seni biricik oğlum diye severdim. Sen benim ilk göz ağrımsın, ilk evladımsın,” dese de, benden dört yıl sonra doğan erkek kardeşim sağ olsun o ünvanımı da aldı elimden. Kısacası, annemin bana ”Biricik oğlum” dediği yıllar maksimum yaşımın dördüncü yılına kadar tekabül ettiği için maalesef o zamanları da hatırlamıyorum.

    Yalnız değişmeyen hatta değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek bir gerçek var ki o da babamın ve annemin ilk çocuğu, dedemin ve babaannemin ilk torunu oluşum. Bugüne kadar bu durumdan faydalandığım tek durum bizimkiler tarafından bakkala yollandığım yılların kısa süreli oluşudur. Bunun dışında ilk çocuk yahut ilk torun olmamın ekstra bir katkısını görmedim bugüne kadar.

    Aslında olaya sağlam bir ekononmist olan MHP Genel Başkanı Sayın Bahçeli’nin gözüyle bakacak olursak, 1 rakamıyla olan 2. tanışıklığım annemin bana ”Biricik oğlum…” hitabının bir öncesine dayanıyor. Bu durumda annemin hitabı 3. sırada. Doğduğum yıla bakacak olursak 1983. Bu da demek oluyor ki:

1+9+8+3 = 21

    Topla 2 ile 1 rakamını sonuç ne oldu: 3! Doğduğum yılların toplamı neticesinde elde ettiğimiz rakam: 3. Bu toplamdaki 3 rakamını çıkan 21 sonucundaki 2 rakamının yerine koy ne oldu: 31. Şimdi bu son çıkan sonuçtan yani 31 rakamından ilk çıkan sonuçtaki 21 rakamını çıkar. Kaldı mı sana 10. At 10 rakamının sonundaki sıfırı. Evet, sonuç: 1. 1 rakamıyla ikinci tanışıklığım hayırlı, uğurlu olsun.(Yazımın bundan sonraki kısmını tarihe yön verecek bir yanlışı düzeltmenin verdiği gururla yazıyorum, haberiniz ola!)

    Sonra lise çağlarımda ve liseden mezun olup üniversiteyi ilk seferde kazanamamam dolayısıyla canım babacığım da genişçe bir zaman dilimi içinde hep 1 rakamının geçtiği çok değerli övgü cümleleriyle hitap etti bana: ”Senden bir bok olmaz, bir boka yaradığın yok, bir adam olamadın gitti, acaba bir baltaya sap olduğun günleri görmek nasip olacak mı bana?..” gibi. Örnekleri çoğaltabilirim ama babamın beni ne denli sevdiğini(!) anlatmak için bu kadar kadar örnek kâfi diye düşünüyorum.

    Yalnız ne acıdır ki bir rakamı kız arkadaşlarımın hayatıma girdikleri esnada pek ortalıklarda gözükmedi. İnsafsızlık etti bana. Hayatıma giren hiçbir kız arkadaşımın 1. sevgilisi olamadım ben. Belki bundan sonra kısmet olur. (Temenniden çok bilgilendirme içeren bir cümledir, uyandırayım!)

    Ardından, sevgili 1 rakamı tekrar öyle bir anda temas etti ki hayatıma, beni hayli sarstı. Fi tarihinden beridir değer verdiğim, sevdiğim bir kadının orospunun 1’i olduğu gerçeğiyle çıktı karşıma. İlk defa nefret eder gibi oldum kendisinden. Gerçekle yüzleşmenin yıkıcılığını yaşadım bir dönem. Takdir edersiniz ki hayatınızda belli bir yere koyduğunuz, özel bir sevgi beslediğiniz kadının aleladi bir orospu olduğunu öğrenmeniz gerçeği sizi de ağır bir biçimde sarsar. Kaç erkekle birlikte oldu, neler yaşadı kısmı beni çok ilgilendirmiyor. Zaten onun tabiriyle ”Biri de bir, bini de bir.” Ben çözümü birlikte olduğu kişi sayısını 1- ∞ yapmakta buldum. Çünkü henüz otuzunda olan bu basit şahsiyet son derece doyumsuz bir ruh hastasıydı. Kaldı ki konumuz da bir orospunun güncesi değil, 1 rakamının hayatımdaki yeri ve önemi.

    1 rakamı benim için o kadar çok değerli ki diğer bütün rakamlar kocaman bir yalanmış gibi geliyor bana. Özetle, 1 iyidir. Şandır, şereftir. Bundan sonuçla diyebilirim ki yaşasın tek vatan, tek bayrak, tek devlet. Yaşasın, biricik ülkem; Türkiye!

    Umarım ben de 1 gün karşıma çıkan 1 kadına ağız dolusu 1 şekilde: ”Sevdiğim ikinci kadınsın sen. İlkini sevmeye mecburdum,” (Ne güzel demiş sevgili Ceyhun) çünkü 1. si annemdi diyebilirim. Hem, o zaman ilk defa bir çift rakamın da hayatımda yeri ve önemi olmuş olur. Bunu söyletebilene aşk olsun. Aşk, hep olsun!

Son Yazılar

Ersin Kurt Yazar:

26 Ağustos 1983'te Eskişehir'de doğdu. Anadolu Üniversitesi Radyo - Tv Tekniği Bölümü'nü ikinci sınıfta terk etti ve akabinde askerlik hizmetini tamamladı. Çeşitli işlerde çalıştıktan sonra 2011 yılında Türk Hava Kuvvetleri bünyesinde sivil statüde çalışmaya başladı ve halen de çalışmaktadır. Birisi öykü altısı şiir olmak üzere yayımlanan yedi kitabı mevcuttur. Ayrıca günümüz yerli filmleri üzerine araştırma, inceleme ve eleştiri yazıları kaleme almaktadır. Şiirleri ve öyküleri; başta, Sadece Şiir, Caz Kedisi, Eliz Edebiyat, Akatalpa, Edebiyat Nöbeti, Şiir Sarnıcı, Son Gemi, Yazar Dergisi, Edebice, Karakedi, Heybedar, Ek Dergi, Kirpi, Yazı Yorum Dergisi, Kibrit Kutusu, Silgi Şiir Dergisi ve Münşeat Dergisi olmak üzere birçok dergide ve internet sitesinde yayımlanmıştır. 2019 yılında düzenlenen 9. Uluslararası Eskişehir Şiir Festivali'ne katılımcı şair olarak katılmıştır. Yayımlanan Kitapları: 1. Gelişigüzel (2014) 2. Farzımuhal (2016) 3. turnuSOL (2017) 4. Darbımesel (2018) 5. Kül (2018) 6. Begonvil (2019) 7. Aklıevvel (2020)