ANLATIYORUM

Sana ne olduğunu anlatayım. Evden çıktığımda merdivenlerden aşağıya yuvarlandım ama bu yuvarlanma diğer yuvarlanmalardan daha farklıydı. Zordu. Etrafa çarpmam, hızlı hızlı etrafı görmem hepsi kabus gibiydi. Düştüm. Kalktığımda; tam karşımda duran dilenci, karşı kaldırımda duran yaşlı kadına kafayı takmış gibiydi. Yaşlı kadın dediğim bizim Muzip abla. Saçmalama tanıyorsun tabi ki! Dilenci, sana bunları anlatırken birden kadının üzerine atladı ve ona tecavüz etmeye başladı. Üzerindekileri hızlıca yırttı, elbiselerini paramparça etti. Bu kadar hızlı tecavüz etmeyi nasıl öğrendi diye düşünürken koşa koşa onların yanına gittim. Laps! Diye neyime güveniyorsam dilencinin üzerine atladım. Ama o kadar güçsüzdüm ki dilenci ağırlığımı hissetmedi bile… Saçını çekiyorum, sırtına vuruyorum, yüzünü tırmalıyorum. Yok. Dilenciden en ufak bir tepki bile yok. Yaşlı kadını soymaya, çirkin hırlama sesleri çıkarmaya devam ediyordu. Bu böyle olmayacak dedim. Yerden bir taş buldum. Bilmiyorum. Çok büyük değildi. Tabi ki onu öldürme düşüncem yoktu. Sadece o yaşlı kadını bu durumdan kurtarmak istiyordum. Neden bu kadar güçsüz olduğumu anlayınca kendime sonradan kızacaktım. Neyse. Elimde taş, öldürmeyecek dilenciyi biliyorum. Kafasına var gücümle vurdum. Olduğu gibi yaşlı kadının üzerine kan boşaldı. Tahmin ettiğim gibi olmadı. Dilenci öldü. Tabi bunlar olurken sen işinin başında mastürbasyon yapıyordun biliyorum. Ya da tahmin ettim. Çünkü genelde mastürbasyon yapmayı seviyorsun. Neyse bu benim hikayem. Aklımın sana kaymasına izin vermeyeceğim ama mastürbasyon yaparken yüzünün hali… Neyse. Dilenci adam ölmüştü. Yani öyle tahmin ediyorum. Çünkü hayatımda görmediğim kadar kan görmüştüm. Hani bu kaldırımların hemen altında suların düzenli gitmesi için yapılan şey var ya; orası tamamen kandı ve kanın ucunu göremiyordum. Hızlı bir şekilde aşağıya doğru iniyordu. Biraz şoktaydım tabi. Bir an kendime gelince yaşlı kadını kaldırmaya çalıştım ama o kadar ağırdı ki. Tekrardan güçsüz olduğumu anladım. Bunun için kendime sonradan kızacaktım. Neyse. Yaşlı kadını olduğu gibi yere bıraktım. Olduğu gibi dilencinin üzerine düştü. Bu sefer sanki işler tam tersine dönmüştü ve çok ilginçtir ki bunlar olurken etrafımda kimse yoktu. İlgili merci yoktu. Ve nedense o an aklıma telefonla birilerini aramak gelmedi. Gelmedi işte… Hani sen bazen kahvaltıda anahtarlarını unutup gidiyorsun ya; bu da galiba bunun gibi bir şeydi. İlgilendiğim yer unutmakla ilgili. Bu aralar senin gibiyim. Unutuyorum. Hayır, bunun kendimi sana karşı acındırmakla alakası yok. Bu durumdan her zaman nefret ettim bilirsin. Neyse. Biliyorum çok neyse diyorum ama bir şekilde hikayemi anlatmak durumundayım. Dilenci kan içinde yatıyordu. Yaşlı kadın ise hemen altında öylece duruyordu. O ölmüş müydü herhangi bir fikrim yoktu. Şimdi düşünüyorum da kaçmak, gitmek hiç aklıma gelmemişti. Neden bu yaşlı kadını kurtarmaya çalıştığımı söylersen herhalde sosyal duyarlılık kasıyordum. Hani böyle yaptığı aptal ya da gerçek kahramanlıklarla hemen ünlü olan insanlar var ya, sosyal medyada tıklanma rekoru kırıyorlar, takipçileri artıyor falan… Öyle olmak istedim. Bu yüzden etrafımda kimsenin olmaması beni çok üzdü. Yoksa bu yaşlı kadın ya da dilenci umurumda değildi. Biliyorum, orada olsaydın farklı bir şekilde olabilirdi. Yani en azından polisi arardın, ambulansı arardın. Ama işte ben öyle olmasını istemedim. Kahraman olmak istedim. Hayatımda seni kurtaramadığım gibi bu insanları da kurtaramamıştım. Elimde kanlı bir taş, yerde belki 2 belki 1 ceset… Şehrin aşağıya doğru inen merdivenin hemen altında duruyordum. Şehrin en alt tabakasında, insan sınıfının nefes almadığı yerde duruyordum. Şehrin duyarlılık kasmadığı, kadın olan mankenlerin tokatlandığı, 70’lik rakının 142 TL’ye açıldığı semtin hemen altında duruyordum. Şehrin benden haberi yok, şehir beni unutmuş, çoktan asfalta beni yapıştırmıştı. Arkamda bıraktığım sosyal duyarlılık projem ile yürürken, aklıma bu hikayeyi sana anlatmak geldi ve kapını çaldım. Kapıyı başkası açtı. Ben değilim o açan. Beni karşılayan ve benimle muhatap olan ben değilim. Bir başkasıydı. Melez bir adam… Saçları kıvırcık, nefesi romantik, duruşu didaktik gibiydi. Sonra arkasından sen geldin. Kimmiş dedin? Tanımadın beni. Çünkü tanıman için daha 13 yılın vardı.

Son Yazılar