Anlamın Geri Dönüşü

Modernleşme, günümüzün hayat tarzı.

Medeniyet bir çiziğin yazıya dönüşmesiyle bir taşın yuvarlanmasıyla başladı. Kimin aklına geldi bu fikirler? Anlaşılan birinin bunlara ihtiyacı vardı. Yazının sayılamayacak kadar türü vardır. Tekerleğin çok farklı tasarımları mevcut. Bu medeniyetin ilerlediğinin emaresidir. İlerlemenin kaynağı ise bilgidir. İnsan bilgisini kullanarak hayatta kaldı. Medeniyet, insan yaşamının doğa ve hayvan yaşamından sıyrılmış olmasıdır. Bu yaşam o kadar olanağı beraberinde getirdi ki bazı dönemlerde farklı isimler aldı. Sanayi, endüstrileşme ve modernleşme medeniyetin en hızlı geliştiği dönemler olmasından dolayı ilerlemenin diğer adlarıdır. Aslında hepsi medeniyetin bir dönemidir. Günümüz bu medeniyetin en doruğunu yaşamaktadır. Yani modernleşmeyi.

Modernleşmeyi bu aşamaya getiren bilginin ta kendisidir. Bu bilgi aklın egemen olduğu rasyonel bilgidir. Rasyonel bilgi, Ortaçağın skolastik bilgisinden kendini kurtararak başladı. Rasyonel bilgi sadece akıl ve var olanı benimser. Çünkü dünya sadece somut ve maddi olanla vardır. Maddi olarak ekonomik serüvenin zihniyetinden bahsedelim.

Ekonomik zihniyet rasyonel bilgiyi meydana getirdi. Merkamtalist dönem ekonomik alanın zihniyetini oluşturdu. Dolayısıyla ekonomik zihniyete göre insan doğada hayatta kalabilmek için üretmek zorundadır. Bunun için rasyonel düşünmeye mecburdur. Yani ekonomiye göre rasyonel davranış aklın ortaya koyduğudur. Dolayısıyla medeniyetin devamı olan modernleşme, bir dönem rasyonel bilgiye sığındı.

Sanayileşme ve endüstrileşme derken modern hayatı yakaladık nihayet. Ve modern hayatın en önemli bilgisi rasyonel bilgidir. Weberyan yaklaşıma göre modern olan batı toplumlarıdır ve rasyonel düşünce bu toplumlarda vardır. Bu toplumlar anlam arayışı içindedir. Çünkü katı bir rasyonel düşüncenin esiridirler.

Peki günümüzde toplumlar sadece rasyonel bilgi ile mi medeniyetin yolunu tuttular?

Hayır!  Şimdi şu soruyu A. Comte’ un üç hal yasası ile ele alalım. Comte’ a göre, toplumlar üç aşamadan geçti. Teolojik, metafizik ve pozitivist aşamalar.

Teolojik toplumda tanrı vardı. Din bilgisi bu toplumların ruhuna işlemiştir. Bu toplumlar karşılaştıkları olayların kendilerine zarar vermesi ile veya mutlu etmesi sonucu oluşan korku, sevinç gibi duygularını belirtmek için anlam verme ihtiyacı duydular. İnsanlar aklını kullanacak kabiliyete ulaşmamıştı. Anlam verme tek yoldu. Bunun için dini oluşturdular. Max Weber, ‘’din toplumu anlamlandırmak için gereklidir’’ der. Dolayısıyla varlık sorununa cevap arayan bilgi türünden biri de anlam bilgisidir.

Metafizik aşamada toplumlar bir zaman sonra soyut düşünmeye başladı. Din bilgisi kendisini kurumsallaştırdı. Ortaçağ döneminin Avrupası katolike bağlı skolastik düşünce altındaydı.  Rönesans ve reform meydana gelerek rasyonel bilgiye göz kırptı. Ve rasyonel bilgi pozitivizm mi beraberinde getirdi.

Pozitivist toplumu aklın ilkelerine göre kendini şekillendirdi. Dini bilgi en gerilere atıldı.

Dolayısıyla Comte toplumların modern hayatın(medeniyete) serüvenini bu güzergahlarla belirledi.

Bütün bu teorik bilgiler ışığında anlattıklarımızdan yola çıkarak modern toplumun bir hakikat arayışı içinde olduğunu söyleyebiliriz. Modernleşme sanayiyle başladı. Çünkü modernleşme sanayileşme ile birlikte rasyonel bilgiyi benimseyerek her konuda gerçek bir hakikat arayışına girdi. Bürokrasi , fordizm, taylorizm, hümanizm, liberalizm gibi paradigmalar rasyonel bilginin meşruluğunu sağlamaya çalışmıştır.  50’lerden sonrası için rasyonel bilgi bütünden parçaya veya daha küçük parçalara dönüşerek daha karmaşık bir duruma geldi. Bunu tüketim toplumunun meydana çıkması, sonrasında tüketimin bir tercihe dönüşmesi, ağ toplumu veya enformasyon, bilgisayarlaşma gibi toplumsal pratiklerin meydana çıkması şeklinde ele alabiliriz. Bu noktada post-modernizmden bahsedebiliriz. Çünkü rasyonel tercihin serüveninin geldiği nokta post-modernizmin karmaşıklaşan toplumsal boyutunu açıklamakta zorlanmaktadır. Dolayısıyla şu soru akıllara gelmektedir.

Başladığımız noktaya geri mi dönmekteyiz?

Bu soruya A. Pitirim Sorokin’nin bilgi sosyolojisi çerçevesinde ele aldığı ‘’ devri hareketler teorisi’’nden yola çıkarak cevaplamaya çalışalım. Sorokin, A. Comte’un üç hal yasası gibi bir aşama belirlemektedir. Ona göre, insanlık sırasıyla teolojik-sezgisel, rasyonel ve sensual aşamalardan geçen bir süreç söz konusudur. Teolojik dönem bilgisi daha çok sezgisel bir niteliktedir. Din yaşamın en önemli parçasıdır. Ve bir bilgi varsa bu bilgi din bilgisidir, sınırlıdır ve yalnız belli kişiler bu bilgiyi kullanır. Sezgicilik aşırılıklara uğrarken akılcılık ilgi görmeye başladı. Tamamen aklın egemen olduğu dönemde belli bir süre sonra akılcılık da sıkmaya başladı. Çünkü akıl ile karşılığı bulunmayan veya cevaplandırılamayan pek çok şey vardı. Aynı zamanda akılcılık çoğu zaman bir kurgudur. Aynı zamanda akılcılık dış dünyanın nesnesiyle ilgilenirken bu konuda bile yeterince anlama ve açıklama üretememektedir. Sensual dönem ise deney ve gözlemin göz bebeği oldukları fakat belli bir süre sonra insanı pek çok olgu, hakikat ve gerçeğin dışında bırakır. Körün bastona misali yalnız dokunabildiğine güvenen bir anlayış da zamanla sıkar. Dolayısıyla Sorokin insanlığın pek çok şey için arayışının döngüsel olduğunu belirterek, insanlığın yeni bir dinin eşiğinde olduğunu belirtir.

Sonuç olarak modernleşme veya medenileşme ile gelinen son noktada rasyonel bilgi ön planda olsa bile anlam bilgisi çoğu zaman büyük boşluklar yaratmıştır. Bu boşluklar rasyonel bilginin monolistik yapısı ile giderilememiştir. Çünkü rasyonel bilgi bizim dış dünyanın bilgisine sahip olup ve inandığımız bilgidir. Fakat biz anlam bilgisinin egemen olduğu bilgileri de bilmekteyiz ve inanmaktayız. Mesela adalet kavramı bizim tanımladığımız, bildiğimiz ve ona göre davranabildiğimiz bilgisidir. Fakat biz adaleti tarif edemiyoruz. Dolayısıyla anlam bilgisi bizim dış dünyanın somut nesneleri bilgisinin dışında soyut bilgileri de benimsediğimiz bilgidir. Bu örnekte konunun biraz daha pekişmesi olanaklıdır. Çünkü çıtayı yükseltip vahiyi de işin içine katarsak konuya bir şeffaflık getirebiliriz. Aynı şekilde vahiyi de açıklayamayız fakat anlamlandırabiliriz. Vahiy kavramını da tarif edemiyoruz. Modern toplum günümüzde rasyonel bilginin bazı konularda kıtlaşmasıyla bir anlam arayışı içine girmiştir.  Ve gelinen son nokta da sosyal bilimler önem kazanmaya ve ilgi konusu olmaya başlamıştır. Bu bilimler felsefe, sosyoloji, psikoloji, filoloji, coğrafya, tarih, paleografi, jeneoloji ekonomi vs. bilimleridir.

 

Son Yazılar