Hukuk ve Empati

Birlikte kesinlikle kullanılmaması gereken iki kavram varsa bunlar ‘’hukuk’’ ve ‘’empati’’ kavramlarıdır. Empati anlamaya dayalı bir kavramdır anlamak eylemin nedenini kavramak için yapılır. Güzel bir ‘’empati’’nin getireceği kazanım anlayışlı olmak olabilir. Oysa ki hukukun gayesi anlamak değildir. Hukukun gayesi (ceza hukukunun) maddi gerçeği ortaya çıkarmaktır. Maddi gerçekliği ortaya çıkarırken elbette işlenen olgu ve işlenen olgu içerisindeki insan ögesi anlaşılmaya çalışılır. Ancak hukukun anlama çabası ‘’anlama’’ eyleminin sadece işlevsel bir zorunluluk olması gerçeğine dayanmaktadır.  Yani hukuk maddi gerçekliğe olguyu ve olgununun içindeki insanı anlamadan ulaşabilseydi hukuk anlamakla hiç uğraşmazdı. Ancak bu olanaksızdır çünkü ‘’anlama’’ olmadan maddi gerçekliğe ulaşılamaz. Peki buradan hareketle hukuk maddi gerçekliğe empati yaparak ulaşır gibi saçma bir yargıya ulaşabilir miyiz? Kesinlikle ulaşamayız çünkü hukuka insanda bulunabilecek nitelikleri yüklemek akıl dışıdır.

Bu konu bu kadar açık bir şekilde ‘’akıl dışı’’ ise neden irdeliyorsunuz(?), neden tartışıyorsunuz(?); gibi sorular sorabilirsiniz. Bu konuyu ele almamın nedeni ‘’akıl dışı’’ seçeneklerin de talep edilebilir nitelikte olabilmesidir. Yani bazen kitleler hukukun insanlar arası ilişkileri düzenleyen bir kurallar manzumesi olduğunu unuturlar ve hukuk kurumundan insanmış gibi davranmasını isterler. Oysaki bu hukuku zayıflatacak bir yöntemdir. İnsan doğası gereği zaafları ve kendi değer yargıları çerçevesinde karar verecektir. Kararlarını duygusal olarak verebileceğinden geri dönüş olanağı olmayan kararlarda alabilir. Oysa ki çağdaş hukuk geri dönüşü mümkün olan kararlar almalıdır. Toplum genel anlamda benimsediği normları ‘’iyi’’ olarak kabul edebilmektedir. Bu normlara tam olarak uymayan bireyler bile bazı durumlarda bu normları yüksek sesle savunabilmektedir. Çünkü bu normlar ‘’iyi’’ şeklinde değer almışlardır. İnsanların genelinde kendisini ‘’iyi’’ olarak niteleme isteği vardır. Bundan dolayı bu normların maskesi altında ‘’iyi insan’’ rolünü oynarlar.

Peki normların uygulanmasında sistematik sorunlar yaşanırsa ve sapma eylemi yaygınlaşırsa ne olur? Böyle bir durumda kendilerini ‘’iyi’’ diye tanımlamış insanlar ‘’cezalar hafif kardeşim’’ demeye başlayabilirler. Bundan da sonra ‘’böylelerini … meydanın da sallandıracaksın’’a varan söylemlere girişenler çoğalacaklardır. Çünkü onlar ‘’iyi’’ insanlardır. Kendileri ‘’iyi’’ oldukları için karşılarında da bir ‘’kötü’’ olduğu için kötüye yapılacak her şeyi meşru kabul edebilirler.  Bu süreç içinde yasalar ve uygulamalar açısından hukukta böyle bir eğilim içine girebilir mi? Yani hukuk insan gibi davranabilir mi? Charles Lynch gibi yargıçlar görevde olsaydı bu mümkün olurdu. Neyse ki günümüzde öyle yargıçlar görevde değiller.  Lynch “iyi rolü”nü oynayanlar için biçilmiş kaftandı. Analitik düşünme gibi bir özelliği olmadığı halde mahkeme başkanı yapılan Lynch (1780 Virgina) için maddi gerçeklik önem taşımıyordu. Lynch uygulamalarıyla mahkemelere kamuoyunu rahatlatma görevini vermekteydi. Lynch’in keşfettiği bir gerçek vardı: Geniş toplum kesimleri gerçekle ilgilenmiyordu sadece  “iyi olmak”la yani “iyi nitelemesi almakla” ilgilenmekteydiler. Bu yüzdende karşılarına “kötü” olanın konulması gerekmekteydi. Böylelikle “iyi” olan “kötü” olanı boğacak (mecazen) ve ‘’adalet’’ sağlanacaktı.

1782 yılında Virgina genel meclisi Lynch’i başkanlık ettiği mahkemeleri ve aldığı kararları bütünüyle yasal kabul etti.  Lynch sitemi, hakimler sistemi olarak da adlandırabileceğimiz anglo sakson hukukunun çarpık bir formudur. Bu teknik detayları bir kenara bırakırsak mağdur olduğu iddia edilenle  empati kurarak zanlıdan intikam alınması gerektiğini savunanlar bilerek ya da bilmeyerek Lynch’i (linç) savunmaktadırlar. Bu kitlenin anlamak istemediği ise ceza hukukunun gayesinin sadece maddi gerçekliğe ulaşma çabası olduğudur. Hukuk maddi gerçekliğe ulaşır ve zanlının suçlu olduğu kesin hükme bağlanırsa hükümlüye ceza verilir. Bu cezanın gayesi hükümlünün aynı konuda başka bir suç işlemesini engellemektir. Yani kesinlikle intikam hedeflenmemektedir. Lynch ise intikamı hedefler, böylelikle kamuoyu rahatlayacaktır.

Ceza Kanunu toplum yapımız için olmazsa olmaz öneme sahip bir anlaşmadır. Yaşanılan her trajedide Türk Ceza Kanunu suçlanmamalıdır. Cezalar ağır olmadığı için  suçlar artmakta diyenler aslında Ceza Kanunumuzun ayrıntılı yapısından bihaberdirler. Suçların sosyolojik ve psikolojik kökenleri araştırılmadan analiz edilmeden sorunların çözülemeyeceği unutulmamalıdır.

Son Yazılar