Baştan uyarayım; yazının başlığı sözü ve müziği Sezen Aksu’ya ait olan 1990 yılından beri Aşkın Nur Yengi’den dinlediğimiz “Yazık” şarkısının nakarat başlangıcı olsa da bu bir voleybol yazısı. Hem de kocaman bir camia olan Fenerbahçe’nin erkek voleybol takımına ithaf edilmiş bir yazı. Fener geçen Çarşamba günü Şampiyonlar Ligi gruplarındaki üçüncü maçını İtalya deplasmanında Cucine Lube Civitanova takımına karşı oynadı. Sahadan 3-1 mağlup ayrılan temsilcimiz matematiksel olarak olmasa da şansını büyük ölçüde yitirdi.
Aslında rakibi gerçekten çok güçlü bir takımdı. İtalya Erkekler Voleybol Ligi’nde (Serie A1) ikinci sırada bulunan (ligin birincisi de gruptaki diğer rakip olan Sir Safety Conad Perugia) ve kadrosu da yıldızlar topluluğu şeklinde nitelendirilebilecek bir ekipti. Yani sonuç beklenmedik türden değildi. Sarı lacivertliler bir set alabilmiş olduğu için oyun hezimet de sayılamazdı. Fakat maçın tamamını izlemiş biri olarak fazlaca azap çektiğimi söylemek durumundayım. Karşı taraftaki oyuncuların çömezi gibi davranan Fenerbahçeli voleybolcuların yaptığı hatalar aldıkları yenilginin de önüne geçti. Temsilcimiz servis karşılamaya çare bulamamaktan tutun da atakta bir türlü top öldürememeye kadar birçok başlıkta sıkıntılar yaşadı. Tamam, kabul ediyorum rakip çok çok iyi ama bazı önlemler alınabilirdi. Emin olun ki aldığımız set dahi bana heyecan verip bir puan alabilme ihtimali olabilir mi diye sorgulatmadı.
Oyunun teklik taktik tarafının da ötesinde sahadaki çaresiz duruş bu kulübü temsil eden oyunculara hiç yakışmadı. Göğüslerindeki amblemin ne anlama geldiğini tam olarak anlayamamışlar sanırım. Fenerbahçe Spor Kulübü’nün herhangi bir takımı hiçbir zaman bu görüntüyü vermemeli. Voleybol şubesinden sorumlu yöneticiler “Zaten beklendik bir sonuçtu.” falan demeden takımla ciddi bir toplantı gerçekleştirmeli. Sade vatandaş hüviyetindeki benim bile kanıma dokunan bu tablo yetkililer için daha büyük bir problem olarak değerlendirilmeli. Bu hafta sonunda ligde İstanbul Büyükşehir Belediye ile oynayacakları maçta da aynı hava eserse işleri oldukça zor olacaktır. Yazının Fenerbahçe’ye dair bu kısmını başlıkta atıf yaptığım şarkının şu sözleriyle bitirmek istiyorum:
Böyle mi sona erecekti?
Böyle mi parça parça olacaktı?
Bu kadar yalan mı yaşandı her şey?
Hem SİZE hem BİZE yazık…
***
Şampiyonlar Ligi’ndeki bir diğer temsilcimiz Halkbank ise kendisinden çok daha zayıf olan rakibi karşısında zorlanmadan 3-0’lık bir galibiyet aldı. Ford Store Levoranta Sastamala maçı sonrası gruptan çıkma yolunda büyük bir adım atmış olan Başkent ekibi artık lige odaklanacaktır.
Dün gece oynanan maçta Arkas İtalyan ekibi Diatec Trentino ile karşılaştı. Fenerbahçe’nin aksine iyi bir oyun sergiledi ancak sahadan 3-0 mağlup ayrıldı. İlk iki setin kırılma anlarında top sürekli olarak rakibi sevdi. Gösterdiği dirence rağmen setleri rakibine kaptıran Arkas son sette oyundan düştü dolayısıyla da yenilgi kaçınılmaz oldu.
Bakın burada dikkat çekmek istediğim bir nokta var. Arkas, Fenerbahçe’nin aldığı o bir seti de alamamış olmasına rağmen ben İzmir temsilcisinin oynadığı oyundan haz aldım. Daha da önemlisi yabancı bir rakip karşısında ezilmiş gibi hissetmedim. Arkas’ın gruptan çıkma şansı çok düşük ancak en azından 3. olabilirse yoluna bir alt kupa olan CEV Cup’tan devam edebilir. Şayet bunu başarırsa burada kupayı kazanma şansının yüksek olduğunu da belirteyim.
Daha keyifli yazılarda buluşmak dileğiyle.
Fotoğraf: http://www.cev.lu/