Bugün genel yazı alışkanlığımın dışına çıkacağım ve İtalya Erkekler Voleybol Ligi’nde oynanan bir maçtan bahsedeceğim. Aynı zamanda bu maç üzerinden İtalyan voleybolunun bazı özelliklerini de Efeler Ligi’yle kıyaslayarak anlatmaya çalışacağım. Hali hazırda ülkemizde yayını olan bir lig olduğu için siz voleybol severler için televizyon ekranında ligimizin dışında bir alternatif oluşturabilir diye düşünüyorum.
Serie A1’in üçüncü haftasında Power Volley Milano ve Cucine Lube Civitanova arasında oynanan maçı konuk takım Lube 1-3 kazandı. Milano ligdeki ilk iki maçından galip ayrılmış olmasına karşın bu karşılaşmadan puan çıkaramadı. Bu sonucu ortaya çıkaran temel faktörün kadro farkı olduğunu söyleyebilirim. Oyuncu kaliteleri açısından değerlendirildiğinde Lube kadrosu çok daha ağır basıyor. İlk altıda başlayan tüm oyuncuları dünya standartlarında olan bir takım. Zaten İtalyan voleybolunun lokomotiflerinden sayılabilecek bu kulüp ligin son şampiyonu unvanına da sahip.
Maçın istatistiklerine baktığımda dikkatimi çeken noktaları da paylaşmak istiyorum. İlk olarak her iki takımın da riskli servis kullandığı görülüyor. Milano 20, Lube ise 21 servis kaçırmış. Bununla birlikte Lube’nin direk servisten aldığı 10 sayıya karşın Milano bunu sadece 3 kez başarabilmiş. İşte tam da burada bireysel oyuncu kalitesi farkının devreye girdiğini ifade etmem gerekir. Ayrıca istatistikler bize çok az basit hata yapıldığını gösteriyor. Yani fazla servis kaçmış olsa dahi kolay sayı kazanmanın mümkün olmadığına işaret ediyor. İki takımın da her hücumu topu öldürmek amaçlı kulanmış olmasına karşın mücadeleyi kazanan tarafın Milano’nun neredeyse yarısı kadar blok yaptığını söylemeliyim. Lube’nin 7 blok sayısına kaybeden taraf 13 blokla karşılık vermiş. Keza kazandığı sette de 6 blok sayısı üretmiş. Bu veri Milano’nun maça iyi hazırlandığını ve rakibinin atak bölgelerini yüksek oranda tespit edebildiğini gösteriyor. Kazanan takımın pasörü Christenson karşılaşmanın MVP’si oldu ancak rakipleri bu oyuncunun takımını nasıl yönlendirdiğini aşağı yukarı çözmüşler. Buna rağmen servis karşılamadaki hata sayısının yüksek oluşu Milano’nun mağlup olmasının en büyük nedenlerinden biri. Aslında karşılaşmanın gizli yıldızı %48 ile servis karşılayıp %60 hücum yüzdesiyle oynayan Juantorena olmuş.
Maça dair istatistiki verileri yorumladıktan sonra bu mücadele üzerinden Serie A ile Efeler Ligi’ni karşılaştırdığımda temel bir fark göze çarpıyor: Yabancı oyuncu sayısı. Bizde takımlar sahada en fazla üç yabancı oyuncu bulundurabiliyorken Lube perşembe günü oynanan karşılaşmada liberosuyla birlikte tam beş yabancı voleybolcu kullandı. İki İtalyan oyuncudan biri de geçtiğimiz sene İtalyan pasaportu almış olan Küba asıllı Juantorena’ydı. Yabancı sayısı liglerin yapısını doğrudan etkiliyor.
Maçtan bağımsız olarak ligler arasında söz edeceğim ikinci büyük fark rekabet düzeyi. Sonuçlara incelediğimde karşımıza çıkan tablo Efeler Ligi’nin İtalya’ya kıyasla daha az çekişmeli maçlara sahne olduğunu gösteriyor. Bu iddiamı rakamlarla şöyle ifade edebilirim: 2017-2018 sezonunda Efeler Ligi’nde oynanan 36 maçın sadece ikisi beşinci sete uzarken Serie A1’de oynanan 19 maçın beş tanesinde tie-break oynanmış. Takımlar arasındaki güç dengesi bize oranla daha iyi. Bunun nedenlerini de ilerleyen günlerde irdelemeyi planlıyorum. Ancak şimdilik kısaca şunu söyleyebilirim ki bu denge durumu ne sadece yabancı oyuncu sayısından kaynaklanıyor ne de yabancı oyuncu sayısından tamamen bağımsız.
Son olarak bu yazımla alakalı aldığım geri dönüşlere göre ilerleyen dönemlerde de İtalyan voleybolunu köşeme taşımaya devam edebileceğimi belirtmeliyim. Gerekli ilgiyi görmesi durumunda daha çok İtalyan işi çıkarabilirim. Ek olarak bu yazının İngilizce versiyonunu önümüzdeki cumartesi günü yayınlayacağımı da şimdiden buradan haber vermiş olayım. Keyifli bir hafta sonu geçirmeniz dileklerimle…
Fotoğraf: https://pixabay.com/tr/top-oyunu-voleybol-spor-%C3%A7ocukluk-1477269/
