On günlük bir aranın ardından Ekim ayının üçüncü haftasıyla birlikte yeniden voleybola dönüş yapıyorum. Çünkü bugün Vestel Venus Sultanlar Ligi’nde yeni sezon başlıyor. Ankara’da oynanacak Halkbank-VakıfBank maçı ile başlayacak olan ligden geçtiğimiz senelerde olduğu gibi büyük beklentiler içerisindeyim.
Bu beklentileri istediklerim ve istemediklerim şeklinde ikiye ayırıp alt alta yazacağım.
Öncelikle istemediklerim:
• İlk olarak sakatlık istemiyorum. Klasik ama çok önemli bir temennidir. Sonuçta her şeyin başı sağlık. Sakatlıklardan bahsetmişken 15 Ekim’de oynanan 2017 Spor Toto Şampiyonlar Kupası karşılaşmasında Fenerbahçe’nin sakat oyuncuları dikkatimi çekti. Daha sezonun ilk resmi maçında böyle bir şeyle karşılaşmak beni şaşırttı. Umarım bir an evvel toparlanıp eksiksiz ve form tutmuş bir şekilde lige başlarlar.
• 3-0 skorlu maçlar istemiyorum. Setlerde ve maçlarda kopuk skorlar istemiyorum. Bu konuda özellikle İtalya Voleybol Ligi Serie A’ya (hem kadınlarda hem de erkeklerde) özendiğimi de ekleyeyim.
• Spekülasyon ve dedikodu istemiyorum. Belli belirsiz sıfatlarla -mesela ismini dahi yazmadan takma adla- yazılar yazıp yorumlarda bulunan kişilerin daha koca senenin başından voleybolu çirkinleştirmesi çok üzücü. Üstüne üstlük ne spor etiğine ne de basın etiğine üslup ve içerik açısından sığmayan bu yazıları yayınlayan voleybol haber siteleri de var. Lütfen bu tavırdan vazgeçilsin.
• Ve son olarak voleyboldan bir haber olan spikerlerin anlattığı voleybol maçlarına maruz kalmak istemiyorum. TRT Spor kanalının yetkililerinden ricam bu konudaki seçimlerinde biraz daha dikkatli olmaları. Sonuçta her elektrik faturasında bu kurum için hatırı sayılır bir pay ödüyoruz vatandaşlar olarak.
Şimdi sıra istediklerime geldi:
• Yeni sezonda geçmiş yıllara oranla daha rekabetçi ve mücadeleci bir lig istiyorum. Maçların büyüklüğü sadece oyuncuların ya da takımların büyüklüğüyle değil aynı zamanda sahadaki voleybolun seviyesi ve kalitesi ile de belirlensin.
• Yine geçmiş yıllara oranla daha fazla ilgi gören bir lig olsun istiyorum. Boş tribünlere oynanan hiçbir maç çok zevkli olmuyor. Belediye takımları temsil ettikleri şehrin ya da semtin sakinleri tarafından, büyük spor kulüpleri camiaları tarafından ve diğer kurumların takımları da -şimdilik sadece- çalışanları tarafından daha çok desteklenmeli. Dünyanın en iyi ligi olarak gösterilen Vestel Venus Sultanlar Ligi’nin üyeleri bunu fazlasıyla hak ediyorlar.
• Son isteğim TRT Spor kanalından. Efeler ve Sultanlar Ligi’nin yayın haklarını elinde bulunduran devletimizin kanalı iki noktaya hassasiyet göstermeli. İlki bizlere her iki ligden de birer tane olmak üzere haftada en azından iki maç izletmesi. İkincisi ise maç seçimlerinde şehre dikkat etmesi. İstanbul ve Ankara gibi büyük kentlerimizde seyirci sayısı düşük oluyor. Ayrıca sürekli olarak göz aşinalığımız olan salonlarda maç izliyoruz. Anadolu şehirlerinde karşılaşmalar çok daha fazla seyirciye karşı oynanıyor. Ek olarak farklı salonlarda oynanan maçların görsel bir çeşitlilik kattığını da belirtmeliyim. Böyle bir yayın anlayışı küçük şehirlerin belediyelerini ya da serbest girişimcilerini voleybola yatırım yapmak için motive edecektir.
İşte bu naçizane temennilerde bulunduğum Sultanlar Ligi’nin herkes için keyifli geçmesi diliyorum. Cumartesi günü yeniden buluşmak üzere.
Fotoğraf: www.tvf.org.tr