Cezayir Sokağı’nda Fransızlar’ın Ne İşi Var

II. Dünya Savaşı esnasında 1942’de İngiltere ve Amerika, Kuzey Afrika’yı işgal ettiler. Fakat 1943’de Ferhad Abbas, Cezayir Halkının Manifestosu adıyla yayınladığı bir beyanname ile Fransa’dan bağımsızlık isteğinde bulundu. Bu hareketlerin doğurduğu uyanış ve özgürlük istekleri, Fransızlar tarafından Mayıs 1945’te Setif’te 15.000 kişinin öldürülmesiyle hunharca bastırıldı. Tabi bu katliam genç Cezayir nesline, bağımsızlığın ancak ve ancak silahlı mücadeleyle kazanılabileceğinin gerçeğini öğretti. Fransa da bu ayaklanmayı bastırabilmek için gücünden de ödün vermiyordu… Cezayir’in her tarafında oluk oluk kan akıyordu. Çünkü Fransız işgal kuvvetleri, işgal ettikleri Cezayir toprakları üzerindeki hakimiyetlerini sürdürebilmek ve dahası halkın direnişini kırmak için her yolu deniyorlardı.

Fransız işgalciler, Cezayirli gerillalara karşı özellikle hava saldırılarına ağırlık veriyordu. Bu yüzden Fransız saldırı güçleri daha çok “Fransız Paraşütçüleri” olarak ün salmışlardı. Bu paraşütçülerin çoğu eski Fransız sömürgesi Vietnam’dan getirilmiş tecrübeli saldırı timleriydi. Vietnam’da aldıkları yenilginin ezikliğini hem Cezayirli gerilla güçleri karşısında telafi etmeye hem de oradaki yenilginin acısını çıkarmaya çalışıyorlardı. Bu yüzden de saldırılarında tam bir vahşet sergilemekten kaçınmıyorlardı. Bu vahşetten siviller de nasibine düşeni alıyordu. Hatta caydırıcı ve daha çok insan kaybına sebep olsun diye kalabalık yerleşim merkezlerini özellikle hedef olarak seçiyorlardı. Hatta Cezayirlileri bu direnişten vazgeçirmek için yakaladıkları kişileri uçaklardan aşağıya atmaktan da geri durmuyorlardı. Bir nevi: Eğer ayaklanmaya son vermezseniz sizin de başınıza gelecek olan budur!” mesajını vermeye çalışıyorlardı.

Fransız işgal güçleri tabi ki sadece hava saldırılarıyla yetinmediler. Donanma ve kara kuvvetleri de tüm Cezayir topraklarını saran bu ayaklanmaya karşı harekete geçirildi. Fransız işgal güçleri bir yandan bu vahşi saldırıları sürdürürken bir yandan da Cezayir’e askeri ve ekonomik yardım gelmesini önlemek amacıyla Batı Akdeniz bölgesinde Ortaçağ’da yaygın olan deniz korsanlığına benzer bir faaliyet başlattı.

Bu doğrultuda 1947’de gizli bir örgüt olarak ‘’OS’’ (Organisation Secret) kuruldu. Örgüt 1949’da Oran’da eylemlere başladı. Bu arada 1950’de Ahmed Massali Hac’ın kurduğu demokratik Özgürlüklerin zaferi hareketi (MTLD) Partisi de adını duyurmaktaydı. 1954’te Milli Kurtuluş Cephesi (FLN) ve onun militan gücü Milli Kurtuluş Ordusu (ALN), Messlei Hac’ın partisinden ayrılan, iç işlerinde Ahmed b. Bella ve Ebulkasım Kerim’in de bulunduğu bir grup genç Cezayirli aydın tarafından kuruldu.

1958 yılında Tunca’da Mağrib Birliği Kongresi toplandı. Kongre’de alınan bir kararla Cezayir Geçici Hükümeti (GPRA) kuruldu. Bu arada ülkedeki Fransız göçmenler Fransa ile birleşme yolundaki istek ve baskılarını arttırdılar. Bu isteklerini Fransız Hükümetine kabul ettirmek ve Cezayirli Müslümanların mücadelelerini kırmak için Gizli Ordu Örgütü (OAS) ‘nü kurarak, yerli halkla çatışmalara girdiler.

Cezayir Geçici hükümeti, Arap devletlerinden ve sosyalist ülkelerden aldığı yardımlarla giderek güçlendi ve kendisini Fransa’ya kabul ettirmeye başladı. 1961 mayıs ayında General de Gaulle hükümeti GPRA ile görüşmelere oturdu. İkinci görüşme 18 Mart 1962’de gerçekleşti ve anlaşma (Evian) sağlandı. Buna göre Geçici Hükümetin denetiminde bir referandum yapılacak ve sonuca göre Cezayir’in bağımsızlığı tanınacaktı. 18 Mart 1962’de Evian Antlaşmalarının imzalanmasıyla biten görüşmeler böylece başlamış oldu. Fransa’nın hâlâ bir şeyler kopararak Cezayirlilerin zaferini diplomatik oyunlarla boşa çıkarma çabası gösteri grevler ve nihayet üç kez konuşmaların kesilmesiyle sonuçlanınca, yedi buçuk yıl sürmüş olan Fransa- Cezayir savaşının bitirilmesi gereğini kabul etmekten başka çıkar yol kalmamıştı. ‘’Ateşkes’’ hemen 19 Marta uygulanmaya başlandı. Çıkarılan ‘’af’’ ile, Cezayir’den kaçmak zorunda kalmış bulunan ya da zindanlara, kamplara atılmış olan milliyetçiler normal hayata iade olundu, FLN hukuki bir örgüt olarak kabul edildi.

Avian antlaşmaları Cezayir halkı, Fransa’nın ilerici kesimi ve bu davayı destekleyen tüm insanlar için bir zaferdi. Böylece Cezayir’in bağımsızlığı bu antlaşmalarla tescil edilmiş oldu. Öte yandan, gene bu antlaşmalarda yeni sömürgeciliğin müdahalelerini sağlayacak boşluklar da yok değildi. Fransız halkı da bir referandumla 8 Nisan’da çoğunlukla anlaşmayı kabul etti. Ancak bunu hazmedemeyen yabancı nüfusun yarısı, Cezayir’i terk etti. Bir yıl içinde toplam 800,000 Avrupalı kaçmış oldu.

Bağımsız Cezayir

Cezayirliler 1 Temmuz 1962’de ülkelerinin siyasal bağımsızlığını oy birliğiyle onayladılar. Cezayir bu direnişiyle, değil Arap dünyasında, Afrika’da da bağımsızlığını gerçek bir kurtuluş savaşı sonucu kazanmış olan tek ülke oluyordu. 132 yıl süren sömürgecilik dönemi 7.5 yıllık savaş ve aşırı sağcı Fransızlar’ın terör hareketleri Cezayirlilere sorunları zor çözülecek bir ülke bıraktı. 2.2 milyon kişi işsizdi; açlık, hastalık ve ekonomik bir kaos hüküm sürüyordu, bağımsızlığın kazanıldığı sırada 2 milyon Cezayirli kamplardaydı, yarım milyona yakın Cezayirli de komşu ülkelere sığınmış durumdaydı. Ülkeyi bu koşulların içinden çekip çıkararak yeni Cezayir’i yaratmak gerekiyordu.

16- 21 Nisan 1964 Kongresi Ulusal Kurtuluş Cephesini bir askeri-siyasi örgüt durumundan çıkararak siyasi parti haline soktu. Kongrenin kabul ettiği Cezayir şartı partinin de, 1963 Anayasası gibi, sosyalizmden esinlendiğini gösteriyordu. Kongrede partinin Merkez Komitesi ve Siyasal Bürosu seçildi. Eylül 1963’te kendine Sosyalist Güçler Cephesi adını veren, Ait Ahmet önderliğinde bir muhalefet örgütü Kabulia’nın bazı bölgelerinde isyana kalkıştı. İsyancılar halktan destek göremediler ve dağlık bölgelere çekilip gizlenmek zorunda kaldılar. 1964 yazında Güney Cezayir’deki feodal unsurlarla işbirliği içinde olduğu anlaşılan Albay Çaabani’nin hükümet aleyhine bir başkaldırması daha oldu. Bu sırada, Muhammed Khider ve Ait Ahmet gibi sağ taraf ileri, gelenleri Cephe’den uzaklaştırıldılar.

Ve ekim 1963’te sınır anlaşmazlığı yüzünden Fas ile çatışmanın patlak vermesi, yönetimi hem içeride hem dışarıda çok güç duruma bıraktı. Artan ekonomik ve sosyal meselelerin yanı iktidarı elinde tutan gubun arasında bölünme meydana gelmesi, Ahmed b. Bella’nın Savunma Bakanı Bumedyen tarafından askeri bir darbe ile görevden uzaklaştırılması sonucu doğurdu.

***
Doğuştan Günümüze Büyük İslam Ansiklopedisi,c,13,s 78-79
Ataöv, Türkkaya,Afrika Ulusal Kurtuluş Mücadeleleri,Ankara Üniversitesi siyasal Bilgiler Fakültesi yayınları,s 158-159

Son Yazılar

Harun Aktaş Yazar:

''Toparlanın gitmiyoruz''