Salı günkü yazıda hakemliğin ne olduğunu sözlük karşılıklarıyla açıklayarak ülkemizdeki sorunun ve hassasiyetin ne olduğunu aktarmaya çalıştım. Bugün ise mevcut sorun karşısında biz neler yapabiliriz, bunu tartışalım istiyorum.
İşe bir karşılaştırma yaparak başlayayım. Adaletsiz hatta ahlaksız olduğunu düşündüğünüz bir insan düşünün. Tartısı yanlış olan bir kasap, tacizci bir doktor gibi. (Meslek grupları tamamen örnek, kasten seçmedim.) Bu insanların yaptıklarına kayıtsız kalır mısınız? Kasaptan alışverişe ya da doktora tedavi olmaya devam eder misiniz? Cevap hayır ise neden hakem problemine kayıtsız kaldığınızı sorayım. Tepki vermek sosyal medyadan ağza alınmayacak küfür etmek falan değildir. O karşılaşmalar aynı seviyede ilgi görüyorsa emin olun ki hiçbir rahatsızlık yok demektir. Sırtınızı dönmeli, paranızı ve zamanınızı bu spor(!) ortamından sakınmalısınız.
Bir taraftar takımına tutkun olabilir, her hafta sonunu iple çekiyor ve sevdiğim renkleri izlemek benim tek eğlencem diye düşünüyor olabilir. Bunu gayet makul karşılamak gerekir. Fakat sizleri bir de şu açıdan bakmaya davet ediyorum: Bu taraftar takımının ahlaki açıdan bu denli yozlaşmış olduğu bir ortamda mücadele etmesine neden razı oluyor? Gerçek bir taraftar için hangi şampiyonluk armanın onurunun önünde olabilir ki?
Sizlere geçmişte yaşanmış bir olaydan bahsedeyim: “Ekonomik ve siyasal alanlarda aldığı radikal kararlarla İngiltere’nin siyasi tarihine damgasını vuran dönemin İngiltere Başbakanı Margaret Thatcher, holiganizm karşıtı tavrıyla da dikkati çekmişti. Ödün vermeyen politikalarından dolayı “Demir Leydi” olarak anılan Thatcher’ın, özellikle Avrupa futbol tarihine “Heysel Faciası” olarak geçen olaylara karşı takındığı sert tavrı, hala birçok kişi tarafından konuşuluyor.
Thatcher, Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası’nda Liverpool ve Juventus arasında 29 Mayıs 1985 günü Belçika’nın başkenti Brüksel’deki Heysel Stadı’nda oynanan final maçı öncesinde İngiliz holiganların çıkardığı olaya da “demir yumruğunu” vurmuştu. 38 İtalyan, 1 Belçikalı taraftarın ölümü, 900’e yakın kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan maçtan önce Liverpoollu holiganlar, İtalyanlar’ın bulunduğu bölüme saldırmış, aradaki duvar yıkılmış ve İtalyan taraftarlar yıkılan duvarın altında kalmıştı.
Olaylar nedeniyle Avrupa Futbol Federasyonları Birliği’nin (UEFA), Liverpool’a vereceği cezayı az bulan Thatcher, “Bu hayvanların cezasını ben vereceğim” demiş ve ülkesinin Avrupa kupalarından 5 yıl men edilmesini göze almıştı.
Olaydan 2 gün sonra Thatcher, Liverpool’un Avrupa kupalarından süresiz men edilmesini istemiş, UEFA ise bu cezayı 5 yıla düşürmüştü. İngiliz Başbakan, UEFA 5 yıllık men cezasını da uygulamazsa, İngiltere’nin, Uluslararası Futbol Federasyonları Birliği (FIFA) ve UEFA’ya üyeliğini fesh edeceğini belirtmişti.” Peki, şu an İngiltere’de durum nasıl biliyor musunuz? Tribünle oyun alanı arasında bir metre mesafe bile yok.
Bizim konuştuğumuz bu türden bir problem değil (aslında holiganlık da bizim için acil çözüm gerektiren bir sorun) belki ama sizlerin de kökten ve radikal çözümleri getirecek adımlar atmanız -attırmanız- gerekiyor. Çünkü bu değirmenin suyu siz sporseverlerden geliyor. Hakem faciaları yüzünden insanların stadyumlardan uzaklaştığı bir ortamda futbolu yönetenler böyle bir tepkiye kesinlikle kayıtsız kalamazlar. Tekrar belirtmekte fayda görüyorum; bağırarak veya küfür ederek değil kaba tabirle futbolun yemini, suyunu keserek bir şeylerin düzelmesine katkı sağlayabilirsiniz. Elbette çözümü taraftar ya da seyirci tek taraflı getiremez. Çözüme Türk sporundan sorumlu kurumların başındaki ve bünyesindeki şahsiyetlerin çabasıyla ulaşılabilir. Yani kurumları harekete geçirecek en güçlü reaksiyonlar siz sporseverler tarafından sağlanabilir. Medyadan tepkiler yükselse de, kulüp yöneticileri sadece işlerine gelmediğinde hakemlerden şikâyetçi olsalar da bunların hiçbiri sorunu çözmesi gereken yetkilileri (Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı, Merkez Hakem Kurulu Başkanı, Gençlik ve Spor Bakanı gibi) harekete geçiremez.
Takımını izleyememek kötü bir durum olabilir, sahada futbolcular mücadele ederken tribünden destek verememek tutkulu taraftarı üzebilir ancak aynı İngiltere’de olduğu gibi meseleyi kökten çözebilecek adımların atılabilmesi için bunlar yapılmalı.
Problemin muhatabı olan yöneticiler gaflet ve delalet içinde bulunabilirler. İşlerinin ehli olmadıkları halde o koltukları işgal ediyor olabilirler. Burada da ufak bir parantez açayım; yalnızca gaflet ve yetersizlikten bahsediyorum. Hainlik ya da onursuzluktan değil. Eleştirilerimizi de dozunda yapalım ki etkili olsun. Zira birine ihanet yaftası yüklemek az buz şey değildir. Yalnızca ilgisizlik veya sorunu okumada eksik kalma diyelim.
Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk sporunu eyyamcılıktan kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda, cüzdanındaki parada ve taraftar olarak harcadığın zamanda mevcuttur!
Haber kaynağı: http://www.hurriyet.com.tr/demir-yumrugunu-holiganizme-de-vurdu-23065285
Fotoğraf: https://pixabay.com/en/chess-figures-football-graphic-2150367/