Düşman

Dost yazımızın devamını zıttıyla sürdürelim, ne demişlerdi: su uyur düşman uyumaz. Bu yazıyı uykusuz günlerim de yazmam, bir rastlantı olsa gerek. Bir bakalım TDK düşman için ne demiş:

Düşman;
isim Farsça duşmān düşman

1. isim Birinin kötülüğünü isteyen, ondan nefret eden, ona zarar vermeye çalışan kimse, yağı, hasım, antagonist, dost karşıtı
“Ben ki dans salonlarına, barlara düşman bir adamımdır.” – S. F. Abasıyanık

2. Birbirleriyle savaşan devletler ve bu devletlerin asker, sivil bütün uyrukları
“Biz toprağımızdan düşmanı atmaya mecburuz.” – R. E. Ünaydın

3. Aralarında birbirleriyle çatışmaya varacak ölçüde anlaşmazlık olan taraflar
“Dostumuza güvenmeyelim de düşmanımıza mı güvenelim?” – B. R. Eyuboğlu

4. sıfat Bir şeyin yaşamasına, barınmasına engel olan (güç, tutum vb.)

5. Bir şeyi büyük ölçüde kullanıp tüketen kimse
“Ekmek düşmanı.”

6. Bazı şeylerden nefret eden, tiksinen kimse
“İçki düşmanı.”

(http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDK.GTS.59cea4e0de3c11.34385873  29.09.2017)

 

Düşmanınız sizinle ilgili ”düş” ile başlayan hemen hemen her şeyi ister.  Düşman, düşürmek ister. Düşman, düşkünlüğünüzü görmek ister. Düşman, dost’u dost’a  düşürmek ister. Düşman, ister de ister, ancak siz güçlüyseniz ve haklılığınızı koruyorsanız,  istekleri düşten öteye gidemez.

Peki düşman kötü müdür? Birisi size düşmanlığını ilan etmiş ise siz de onun düşmanı olursunuz. Bu zorunlu bir süreçtir, yok eğer ilan etmeden düşmanlık ediyorsa, yine onun düşmanı olursunuz. Sadece gerçeği bilmez, onu dost sanırsınız. O halde düşman kötü müdür? Düşman kötüyse siz de kötüsünüz, çünkü muhtemelen siz de birilerinin düşmanı olabilirsiniz? Peki dost iyi midir?

Dost iyidir, ancak size göre iyidir. Düşman kötüdür, ancak size göre kötüdür. Çünkü bir şeye iyi değerini ve kötü değerini veren sizin değer yargılarınızdır. Sizin değer yargılarınızın iyi ya da kötü olduğu belli midir? Sizin değer yargılarınız, iyi ise neden iyidir(?), kötüyse neden kötüdür(?).

Düşmanınız dedikodunuzu mu yapıyor? Eğer siz de dedikodu yapıyorsanız, bundan şikayet etmeyin. Düşmanınız yalancı mı? Siz de zaman zaman yalana sığınıyorsanız, bundan da şikayet etmeyin. Düşmanınız sinsi mi? Siz de bir kere bile sinsilik yaptıysanız, bundan da şikayet etmeyin. Düşmanınız kötülüğünüzü mü istiyor? Eğer siz de onun kötülüğünü istiyorsanız, bundan da şikayet etmeyin.

Düşmanınız da olan her şey sizde de varsa, sizin ondan bir farkınız var mıdır? Dostunuz saf değiştirirse, gözünüz de kötü olur  değil mi? Peki düne kadar iyi olan, şimdi neden kötüdür? Bu bize şunu göstermiyor mu(?) sıradan insan, ”iyi” ve ”kötü” kavramını kendi çıkarına göre belirler. Böyle insanların, değer yargıları sadece kendi çıkarlarından oluşur.  İlkeli insan ise  ”iyi” ve ”kötü” kavramlarını temel kabul ettiği ilkelere göre belirler. Ancak bunun da tam bir geçerliliği olamaz, çünkü bu ilkeler yanlış seçilmiş ilkeler olabilir. Yine de ilkeli olmak, en iyi seçenektir.

Ve elbette kendisine dost olamayan, başkasına hiç dost olamaz. İlkeli olmayanın,  hayatı da dostluluğu da yalandır. Başkasını yargılamadan önce, kendisine bakmayan ile muhatap bile olunmamalıdır.

O halde önce kendinize dost olun, sonra da ilkeli olun, sonra da gerçek dostlarınızla, her daim dost kalın…

 

 

 

Son Yazılar