Sevgili gündüz;
Dünya hayal ettiğim kadar harika değil.
Senin gölgenin altında günah işliyorlar.
Baş ucunda, beyaz pamuktan bir sehpa gibi uzanan bulutların altı karanlık.
Nefret var, ölüm var, evet yağmur var, güzel yiyecekler ve içecekler var ama onlar benim değil.
İnsanlığın zihninde mutluluk var, iyilik ve huzur var diyorlar ama ben mutlu değilim.
Bir burç gibi uzanan evlerin yardığı rüzgarın uğultusu, benim çığlığımmış gibi geliyor bana.
Her yaz güneşi altında kavrulan asfaltın üzerinde kendimi hissediyorum.
Havada seyir hızında ilerleyen uçakların gürültüsü;
Gök kubbende yankılanan kurşunların sesinden, çoğu zaman uyuyamıyorum!
Bereket yerine sükûnet istiyorum ve biliyorum doğaya aykırı olan bir şey değil bu.
Mesela paranın ne olduğunu düşünüyorum! Markaları, borsaları, bankaları…
Mesela neden iyi bir ayakkabıya herkes sahip olamıyor? Ayaklanacaksak çıplak ayaklanalım, batsın dikenlerle taşlar tabanımıza ki acıdan kıvrına kıvrına, yavaş yavaş koşalım ve en nihayetinde yorulalım yakalayamadan felekten bir köşe diye mi?
Çocuk muyuz mesela ki biz yerine son çıkan moda dergileri, adeta dolarlarla dikilmiş hissi uyandıran ama yan mağazanın, yarısı fiyatına satılan elbiseleriyle giydirir bizi? Giydik mi bir onları mühidin bıçkın delikanlısı edası ile dolaşmak pek hayal gerektirmiyor olsa gerek.
Dünyada her yıl 6 milyon çocuk açlıktan ve kötü beslenmeden ölürken umurumuzda olmamalıydı bütün bunlar!
Hey centilmenler! Boşaltın lüks mağazalarda doldurduğunuz alışveriş poşetlerinizi. terkedin salt tüketime dayanan kötü alışkanlıklarınızı! Ancak böylesi bir erdemle ile doyardı o 6 milyon zavallı diye seslenesim geliyor.
Endüstrileşmenin etkisiyle havaya salınan sera gazı ve neden olduğu küresel ısınma!
Giydiğimiz kıyafetlere sinen günahlarımız kadar;
Antartika’da buzullar eriyor
Su bile artık sandığın kadar temiz değil bırakılan sanayi atıklarından.
Yarının çocukları ölüyor anlıyor musun?
Doğumunda, yaşlı bir Kızılderili’nin söyledikleri çınlıyor kulaklarımda;
“Son ağaç kesildiğinde,
Son nehir kuruduğunda,
Son balık avlandığında,
İşte o zaman paranın yenmediğini anlayacaksınız.”
Anlayacağız!
Sırtını yasladığın her anın sonucu olan geceye ağız dolusu lanetlerimi iletiyorum.
Sevgilerimle;
Alice