“Hayat” üzerine (alın!)

Çok acayip. Evet evet, acayip. Hayat üzerine söylenecek 2 kelime varsa birisi “boş” olduğu diğeri de “saçma”. Hayır hayır, bunu mutsuz ya da mutlu olduğumdan söylemiyorum. Hayatıma şükretmediğimden ya da isyan ettiğimden de değil. Benden kötü durumdaki insanları düşünmediğimden hiç değil. Bunu söylemek için ne uzmanlar gezdim, ne bilgelerle konuştum, ne kitaplar okudum dersem de yalan olur. Duyduğum, gördüğüm ve yaşadığım kadarıyla bunu söylüyorum.

Bugün iletişim arttı, teknoloji ilerledi, Ay’a bile çıkıldı -şüphelerim var; en basitinden Amerikan pizza firması Little Caesars’ın uzayla ilgili olan reklamını izleyiniz- derken ben kalkmış neler de söylüyorum. Mesela ben hayat için “saçma ve boş” diyorum ya, bu dünyada yaşayan ilk insanlar benden elbette ki daha az imkana sahipti. Onlar hayat hakkında ne düşünürlerdi acaba? Bunu çok merak ediyorum. Düşünsenize din, teknoloji, sanat gibi birçok bilgiden de mahrumdular. Her neyse.

Normal bir insanoğlu nasıl yaşar bilirsiniz. Basit mantıkla; doğar, büyür, yaşlanır ve ölür. Bakın bu cümleyi söyleyince bile hayat ne kadar “boş ve saçma” geliyor. Peki, daha da ayrıntılandıralım. İnsan dünyaya geliyor. İlk 5 yıl etrafını, konuşmayı ve yürümeyi çözüyor diyelim. Sonraki koskoca 20 yıl işsiz kalmak için okumakla geçiyor. Bu süre zarfında ailen oluyor, arkadaşların oluyor, yeni bilgiler öğreniliyor, ne bileyim işte bir enstrüman çalınıyor, bir tiyatroda oynanıyor diyelim. Sonraki 10 yıl askere gitmek, iş bulmak ve evlenmekle geçiyor. Ee, yaş 35 oldu, onu napcaz? Yolun yarısına geldin işte. Neyse daha 35 yıl varmış oh çok şükür. Gel zaman git zaman evli, mutlu, çocuklu da oldun. İş yerinde kariyer de yaptın. Oldun 45. Kamudaysan daha emekliliğe de 20 yıl var. Naneyi yedin. Çocuğunu büyüttün, işe gittin, eve geldin, rutin işleri yaptın, yani hadi aklıma gelmeyen şeyleri de yaptın -en fazla ne yapabilirsin zaten, öbür tarafa gidip gelecek halin yok- derken geçti bir 20 yıl daha 65 yaşında oldun emekli. Ölüme 5 kala. Ne güzel değil mi film adı gibi. İki torun sevdin, iki yazlığa gittin, iki yurtdışına gittin, iki namaz kıldın, iki hacca gittin oldun 70. Ne demişler yaş 70 iş bitmiş. Ondan sonra ölümü beklemekle geçiyor zaman belli ki. Benim anneannem “şunun yaşı bu kadar” falan deyince çok kızar mesela. Yaşı karıştırmayın der. E ama doğru değil mi? 70’ten sonra ne yapabilirsin yani?  Hoş, önce yaptıklarında da öyle çok farklı bir şey yoktu.

Diyeceğim o ki, bir düzen gelmiş gidiyor. Hepimizin yaptığı eylemler üç aşağı beş yukarı benzer. En basitinden günde 8 saat uyuyorsan ömrünün 20 yıldan fazlasını uyuyarak geçiriyorsun demektir. Böyle düşününce de uyumaktan soğudum vallahi. Ha gerçi uyumasam en fazla ne yapabilirim? Şimdi biz Allah’a kulluk etmek için yaratıldıysak namaz kılabilirim. Ancak geçmişte bazı insanların kendilerini tekkeye kapattıkları gibi kapatıp gece gündüz namaz kılsam, bana yemeğimi ve paramı kim verecek? Böyle de yapamıyorum. 2 arada 1 derede geçiyor ömür. Neyse dünya telaşı çok bir kere. Yoksa ahireti kurtaracağım ben yani!

Yani işin özeti şu ki; bana öyle bir şey söyleyin ki bu hayatta hiç kimsenin yapmadığı çok farklı bir şey olsun. Öyle bir şey yok işte. Olsa bile o da belli bir süre sonra herkese ulaşacak. Ayrıca zaman diye bir şey var geçiyor. Sana diyorlar ki bunu bunu yap. Senden öncekiler de bunu bunu yaptılar. Neticede ölüm var ölüm. Ölüm, hayattaki en anlamlı şey bana göre. Beyin bir kere sonuç odaklı çalışıyormuş. Dolayısıyla her şeyin sonu olan ölüm yegane gerçek. E şimdi böyle oturup hiçbir şey yapmadan ölmeyi de bekleyemezsin. O da “saçma ve boş”.

Anlamsızca gülmek. Sadece gülmek isteyebiliriz. Öyle insanlar lazım ki saatlerce gülelim. İnsan yalnız doğuyor -ikizler hariç-, yalnız ölüyor -kazalar hariç-. Aslında yalnızlığa da alışıyorsun sorun değil de gülmeyince çok acıtıyor hayat. Sonra gülüyorsun tamam da belli bir süre sonra o da sonlanıyor. Devamlı da gülemezsin ki haliyle. Ee noldu şimdi? Elde ne kaldı yani? Diyeceksiniz ki yaşanılanların o anki hazzı kaldı. Tamam da arkanı dönüp uzaklaşınca etkisi illa ki geçecek. Dolayısıyla her şey “çok boş ve saçma” iddiam bundan gayrı. Biliyorum bunun çözümü de yok. Şimdi belki bana deli falan da dersiniz. Olabilir ama hayat bu işte. Bilmiyorum yani de “çok acayip bir hayatım var” diyorsanız da dinlemek isterim.

Sonuç olarak insan idealleri için yaşıyor bildiğiniz gibi. Biz de öyle yaşıyoruz, hadi diyelim iyi insan da olduk. Sonra öldük gittik değil mi? Ee adam ardımdan benim için iyi insandı demiş kötü insandı demiş kime ne faydası var ki? Tam bir Müslüman gibi yaşadım da diyelim. Ölünce her şey bitmeyecek mi? Yani demek istediğim ben ölünce bilip bilmediğimiz her şey bitmiş olacak. Bir düzen içinde yaşayıp gitmiş olacağım. Belki bundan 100 sene sonra çok farklı bir hayat olacak kim bilir. Ancak ben böyle yaşadım ve saçma işte. Ayrıca da boş. Yapacak bir şey de yok napalım. Ha bir de uzaylılar varsa beni alsınlar artık. Bari onlar gelene kadar da en iyisi “saçma ve boş bir çay” koyalım. Hemen de yazıyı noktalayalım. Hayırlı boş saçmalıklar.

Son Yazılar

...ama yine de...