Türkiye Voleybol Federasyonu’nun Vestel ile yaptığı sponsorluk anlaşması gereğince İzmir’deki Atatürk Voleybol Salonu’nun isminin sonuna bir de Vestel Venüs Arena ifadesi eklendi. Yani artık Türk voleybolunun bir arenası var(!). Salonun tarihçesi hakkında bilgi vereyim biraz. Alsancak’ta 1971 yılında Akdeniz Yaz Oyunları için inşa edilen ve 2012 yılında Başkan Erol Ünal Karabıyık zamanında Federasyon tarafından uluslararası standartlara getirilen ülkenin en değerli tesislerinden biridir bu salon. Yazmakta geç kaldığımı düşünenler olabilir onlar için şu açıklamayı yapayım kısaca: Farkındayım karar açıklanalı bir haftaya yakın vakit geçti ancak ben bu sürede yorum yapmadan önce tepkiler nedir, voleybol camiası tarafından nasıl karşılandı diye görmek için bekledim. Bunu nabza göre şerbet vermek için değil hassasiyetin ve duyarlılığın düzeyini anlamak adına yaptım. Uygulamayı destekleyenlerin ve olumlayanların dışında itiraz edenler iki temel aksta toplanmışlar. Bu itirazlardan birine katılıyorken diğerine ise destek vermiyorum. Şimdi itirazlara değinmek istiyorum.
İlk olarak katılmadığım itirazı anlatıp sonra geniş geniş arena mevzusundan bahsedeceğim. Salonun adı “Atatürk Voleybol Salonu” olduğu için Ulu Önder’in isminin yanına bir markanın getirilmesi “Atatürk’ü kaç liraya sattınız?” gibi avam bir yaklaşımla değerlendirilmiş. Unutulmasın ki bu bakış açısı Atatürk’e çok daha fazla zarar verir. Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın öğretileri bir markayla beraber anıldığında zarar görecek kadar silik şeyler değillerdir. Eminim ki voleybol konusunda dahi olsa ülke menfaatine bir iş yapıldığında Atatürk yaşasaydı bu gereksiz hassasiyeti göstermezdi. Hem kraldan çok kralcılık yapmamak hem de sporu ideolojiden ve siyasetten uzak tutabilmek adına alınan kararın bu şekilde değerlendirilmemesi gerektiğini düşünüyorum.
Benim de canı gönülden katıldığım eleştiri bir voleybol salonuna “arena” denmesi kısmı. Bakınız arena eski çağlarda gladyatörlerin dövüştüğü, daha sonraları güreş, boğa güreşi, yarış, oyun gibi türlü gösterilerin yapıldığı bir alandır. Özellikle Antik Roma ve Antik Yunan’da yaygın olup özünde kan ve vahşeti barındıran mekanlardır. Peki bizim sporda ya da voleybol özelinde üzerinde durduğumuz temeller nelerdir? Klasik ifadelerle barış ve kardeşliktir. Yani ortada hayat memat meselesi olmayan bedelin kanla ve canla ödenmediği bir aktiviteler bütünüdür. İçerisinde kavramsal olarak neredeyse birbirine tamamen zıt öğeler taşıyan arena ile spor salonunu bir ortamda buluşturmak kesinlikle iyi bir fikir değil. Kimse bunları küçük detaylar, entelektüel serzenişler olarak görmesin lütfen. Hangi branşta olursa olsun artık kazanmanın birinci derecede önem arz ettiği bir spor ikliminde bu tür bir ifade resmen yozlaşmaya çanak tutuyor. Sponsorların artması, marka değerinin yükselmesi ve buna benzer hedefler sonucunda bir tesisin isim sponsorluğunu vermek önemli bir iş. Ben memnuniyet duydum, bununla beraber arena kelimesi olmadan da bu uygulamanın yapılabileceğini ifade etmeye çalışıyorum. Voleybolumuz büyüsün ama özünü de kaybetmesin.