Dün akşam yarı uykulu bir şekilde televizyon kanallarını dolaşırken bir cümle irkildim: “Genç Tıp Öğrencisi İnşaatta Hayatını Kaybetti”. Açık konuşmam gerekirse benim dikkatimi saliseler içerisinde çeken şey “tıp öğrencisi” oldu. Bir anda hemşerisini görmüş vatandaş gibi hissettim. Sonrasında yarı uykulu yarı şaşkın bir şekilde devamını izledim: “Yarıyıl tatilinde para kazanmak için İstanbul’da bir inşaatta çalışmaya başlayan 22 yaşındaki tıp fakültesi öğrencisi Remzi Ersu, üzerine beton blok düşerek hayatını kaybetti. Ersu ile birlikte yaralanan diğer işçinin sağlık durumu da ciddiyetini koruyor”.
İlerideki muhtemel meslektaşım, belki de tanışıp aynı ortamda insan hayatı kurtarmaya çalışacağımız o insan kendi ekmek parası için yarı tatilde inşaatta çalışmaya gitmişti. Mezuniyetini alıp kendini hayatlar kurtarmaya adayacakken maalesef kendi hayatından olmuştu. Bir an durdum ve kendi durumuma baktım. Evimdeyim, sıcacık yuvamdayım ve babamın imkânları sayesinde öğrenciliğimde zorluklar yaşamıyorum. Bir an utandım imkânlarımdan, üstüne düşünmek istedim ama ben düşünmek istedikçe beynim olanları algılayamıyordu, kavrayamıyordum. Bazı gerçekleri görmek için sanırım bizimle bir şekilde bir bağ kurulması gerekiyor. Aslında O bağ hepimizde var. Fakat o kadar çok kanıksadığımız şey var ki insanoğlu da bir yerden sonra duyarsızlaşmaya başlıyor. Gözünün önündekileri sanki bir perde inmişçesine görememeye başlıyor. Fakat biz ne kadar görmek istemesek de yaşananlar yaşanmaya devam ediyor. Ve bu arada, o arkadaşımız da halk sağlığı dersinde “işçi kazaları” dersini almış ve sınavda sorularını çözmeye çalışmıştı eminim. Kendisinin de bu yüzden hayatını kaybedeceğini bilmeden.
Bugünkü konuşmak istediğim konu işçi kazaları.
İşçi kazaları artık ülkemizin kanayan yarası olmaktan çıktı ve maalesef diyabetin kronik komplikasyonlarına döndü. Soma’da yaşanan o büyük trajediyi kaçımız hatırlıyoruz? Zonguldak’ta meydana gelen onlarca kaza yüzünden yitip giden canlar peki? Yahut diğer illerimizdekiler? Bizim için iki dakikalık haber seyri olan bu kazaların çok büyük kısmı önlenebilir facialardır. Ülkemizdeki “az harcama ile çok kar” düsturu sebebiyle çalışanlar maalesef evine ekmek, cebine harçlık için “bir ayağı çukurda” çalıştırılıyor. Ve bu sorun aslında sadece çalıştırılan işçilerin değil, hepimizin sorunu. Çünkü nasıl ki ben “tıp öğrencisi” aymazlığına düşüp kendime yakın hissettiğim için bu konuyla ilgilendiysem aslında hepimiz aynı zihniyetle “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” diyoruz. Farkında olmadan da o yılanın bizi ısırması için sıramızı bekliyoruz. Kimimizin kardeşi, kimimizin damadı, kimimizin komşusu, kimimizin arkadaşı ve hepimizin hemşerisi bu giden canlar.
İşte ülkemizdeki bu facialardan “bazıları”:
7 Mart 1983
Zonguldak’ın Armutçuk ilçesinde meydana gelen grizu patlamasında 103 maden işçisi hayatını kaybetti.
10 Nisan 1983
Zonguldak’ın Kozlu ilçesinde meydana gelen grizu patlamasında 10 işçi hayatını kaybetti.
31 Ocak 1987
Zonguldak’ın Kozlu ilçesinde göçük yaşandı ve 8 işçi hayatını kaybetti.
31 Ocak 1990
Bartın’ın Amasra ilçesinde meydana gelen grizu patlamasında 5 işçi hayatını kaybetti.
7 Şubat 1990
Amasya’nın Yeni Çeltik ilçesinde bulunan maden ocağında 7 Şubat 1990’da meydana gelen grizu patlamasında 68 kişi hayatını kaybetti.
3 Mart 1992
Zonguldak’ın Kozlu ilçesinde meydana gelen grizu patlamasında 263 maden işçisi hayatını kaybetti.
26 Mart 1995
Yozgat’ın Sorgun ilçesinde meydana gelen grizu patlamasında 37 madenci hayatını kaybetti.
8 Ağustos 2003
Erzurum’un Aşkale ilçesindeki çimento fabrikasının Kükürtlü Maden Ocağı’nda meydana gelen grizu patlamasında 7 madenci hayatını kaybetti.
22 Kasım 2003
Karaman’ın Ermenek ilçesinde grizu patlaması oldu. 10 işçi hayatını kaybetti.
9 Ağustos 2004
Çorum’un Bayat ilçesinde meydana gelen grizu patlamasında 3 işçi hayatını kaybetti.
8 Eylül 2004
Kastamonu’nun Küre ilçesinde bakır madeninde çıkan yangında 19 kişi hayatını kaybetti.
21 Nisan 2005
Kütahya’nın Gediz ilçesinde meydana gelen grizu patlamasında 18 işçi hayatını kaybetti.
2 Haziran 2006
Balıkesir’in Dursunbey ilçesinde gerçekleşen grizu patlamasında 17 işçi hayatını kaybetti.
2006
Bolu’nun Mengen ilçesinde gerçekleşen maden kazasında 2 işçi hayatını kaybetti.
Kastamonu’nun Azdavay ilçesinde meydana gelen maden kazasında 2 işçi hayatını kaybetti.
2007
Karaman’ın Ermenek ilçesinde gerçekleşen maden kazasında 2 maden işçisi hayatını kaybetti.
Balıkesir’in Dursunbey ilçesinde meydana gelen maden kazasında 3 madenci hayatını kaybetti.
Zonguldak’ın Kilimli ilçesinde meydana gelen maden kazasında 2 maden işçisi hayatını kaybetti.
10 Aralık 2009
Bursa’nın Mustafakemalpaşa ilçesinde meydana gelen grizu patlamasında 19 işçi hayatını kaybetti.
23 Şubat 2010
Balıkesir’in Dursunbey ilçesinde meydana gelen grizu patlamasında 13 işçi hayatını kaybetti.
17 Mayıs 2010
Zonguldak’ta meydana gelen grizu patlamasında 30 işçi hayatını kaybetti.
11 Şubat 2011
Elbistan’da bulunan kömür madeninde meydana gelen toprak kayması sonucu 11 madenci hayatını kaybetti.
8 Ocak 2013
Zonguldak’ın Kozlu ilçesinde meydana gelen grizu patlamasında 8 madenci hayatını kaybetti.
Ve 2014
Soma kömür madeni faciası: Türkiye’de en büyük kaybın yaşandığı maden kazasıdır. 13 Mayıs 2014 tarihinde Manisa’nın Soma ilçesinde, Soma Holding tarafından işletilen kömür ocağında meydana gelmiştir. Patlamanın etkisiyle madende yangın çıkmış ve çok sayıda madenci içeride mahsur kalmıştır. Faciada toplam 301 kişi hayatını kaybetmiştir.
Bu giden canlar İstatistiksel veriler değil. Onlar da bir zamanlar bizim gibi hayat telaşında olan, hayalleriyle çalışan, derdi ekmek parası olan insanlardı. Onlar aslında bizlerdik. Kanıksamış toplumdan bilinçli topluma ulaşmamız ümidiyle.
Kaynaklar:
http://www.cnnturk.com/turkiye/insaatta-calisan-tip-ogrencisi-uzerine-beton-blok-duserek-oldu