Sosyal medya kadınları…

İnternetle tanışmaz olaydım diyecek o kadar kadın var ki aslında, kaderleri burada da gülmedi onların. Çünkü evlerinde, yanlarında olan er kişilerin aynıydı buradakiler de. Ancak bunun anlaşılması için hemen hepsi de bir diyet ödemek zorunda kaldı. Zaten eşleriyle ya da o ana kadar yaşadıkları tek tabancalıklarıyla ya da partnerleriyle bu diyeti yeterince ödememişler miydi? Hesabı ödemiş kadınlardı aslında bu insanlar.

Bir kadından doğup ona anne diye sarılan bu erkekler, nasıl oluyor da kendi çocuklarının anne dediği kadına yani eşine bu kadar kayıtsız kalabiliyor veya insana yakışmayacak eylemlerle bu kadınlara dönüş yapabiliyor ve kadınlarının huzur ve mutluluğu başka mekan ve insanlarda aramalarına sebep olabiliyorlardı? Kadın olmak zor zenaattı ve bunu öğrenmişlerdi zaten.

Yaşam döngüsünün insanlara taşıdığı doyumsuzlukla birlikte artan lüks sayılabilecek yaşam tarzına ait ödemeler, işe daha fazla zaman ayırarak kariyerlerinde yükselme tutkusu,  tanıdıkları insanlarla gizli bir yarış halinde olma kıskançlığının kendilerine taşıdığı extra maliyetler ve daha nice sebepten dolayı insanlar bu yeni döngünün altında ezilmeye başladılar.

Bu durum çalışan insanlar için böyleydi ama evinde akşama kadar eşini bekleyen kadınların durumu da faklı değildi aslında. Adam işten geliyordu ve yorgundu. Ve bu durum o insanların birbirinden uzaklaşma sebeplerini oluşturdu. Artık evde paylaşılan zaman birimleri azalmaya ve çiftlerin birbirleriyle konuşmaları ya da bir şeyler paylaşmaları neredeyse yok denilebilecek zeminlerdeyken, işte tam da bu noktada aranılan yeni bir şeyler de internetin diğer yüzüyle tanışacaklardı.

Önce facebookla tanıştı kadınlar. Çok değişik ve ilginç bir yerdi aslında. Uzun bir müddet orada konuşlanan bu kadınlar ilerleyen zaman biriminde facebookun sadece eş, dost, arkadaş, oyın ve akrabadan ibaret olmadığını mesaj kutularına yollanan mesajlardan anlamakta gecikmediler. Ve bununla birlikte hayatlarında yeni bir süreç başlayacaktı, nitekim de böyle oldu. Akabinde ise akraba, eş ve dostların bulunduğu bu ortamın çok güvenilir olmadığını fark edenler twitter denilen sosyal paylaşım sitesinde konuşlanmaya başladılar.

Bunlar aynı zamanda facebookta yeterince fink atmış ve işin suyunun çıkması yakın olan kadınlardı büyük çoğunluk itibarıyle. Hepsi böyle miydi bu kadınların? Tabii ki değildi. Gerçekten bu sitelerden sosyal olarak da faydalanmak isteyen ve bir takım mücadelelerini internet yoluyla ilgililere duyurmaya çalışanlar, gerçekten eş, dost, akraba ve arkadaşlarından memnun olanlar da vardı tabii ki. Ve herşeye rağmen yabancı da olsa karşısındakiyle insani boyutlarda paylaşımda bulunanları da unutmamak lazım. Ama bizim konumuz olayın diğer boyutu.

Eşlerinden bekledikleri ilgiyi, şefkati, korunmayı ve kollanmayı, zaman paylaşmayı uzun zamandır bulamayan bu kadınlar buradaki erkeklerin yanlarında olan eşleri gibi olmadıklarını düşünmeye başladılar çünkü bu erkekler o kadar güzel, o kadar mana yüklü, o kadar romantik ve o kadar duygusal şeyler paylaşıyordu ki, hele profil resimleri muhteşem olan bu er kişilere karşı koymak neredeyse imkansız gibiydi.Önce takibe almalar, ardından favlamalar ve akabinde DM yürüyenleri olmakta gecikmediler. Ve olanlar işte orada oldu.

Sanal olarak yaşanabilecek ne varsa bunu orada yaşamaya ve yaşatmaya başladılar ve çok güzeldi yaşadıkları. Eşlerinden görmedikleri ilgiyi, şefkati, romantizmi, sevgiyi, saygıyı ve birlikte zaman geçirmeyi ve seksi (?) burada bulmuşlardı ve onca zaman sonra sanal da olsa mutluydular.

Başlangıçta sanalla yetinen bu kadınlar daha sonraları bunu reele taşımak istediler veya bu teklif karşıdaki er kişiden geldi. Ve sonuç olarak bir şekilde reele taşınan bu paylaşımlar zaman içinde sadece cinselliğin giderildiği zaman birimleri olmaya başladığında, kadınlar kendilerini kötü hissetmeye ve olayları yeniden gözden geçirmeye başladılar.

Bu arada her erkekte reele yanaşma taraftarı değildi, bazı kadınlar da öyleydi. Çünkü onlara göre dokunulunca aşkın büyüsü bozulacaktı. 😉 Ama bu noktada ise bence asıl sorun özgüven eksikliğiydi. Yani kendilerini olduğundan farklı tanıtan insanlar ya da profil resimleri avatar ve başkalarının resimlerinden oluşan bu insanlar reele yanaşmadılar ve yanaşanlar da zaten büyük çoğunluk itibarı ile pişmanlıklarını yaşadılar. Bunun yanında gerçekten düzgün insanlar yok muydu? Tabii ki vardı ama bir elin parmakları kadar neredeyse.

Konuştuğum kadınların tamamına yakını artık sanaldaki insanlara güvenmiyor. Zaman içinde işlerin göründüğü gibi olmadığını anlamışlardı. Kendileriyle konuşan bu er kişilerin aynı zamanda başka kadınlarla da konuştuklarına tanık olmuşlar ya da duyum almışlardı. Sadece bu muydu? Tabii ki değildi.

Kendilerini olduğundan farklı gösteren bu insanlar, aslında reelde böyle değillerdi ama burası erkeklerin iş sahibi, patron, zengin, arabalı olduğu ve kadınlarında en az onlar kadar, olmadıkları pozisyonlarda kendilerini lanse ettikleri bir yerdi. Bunu da anlamakta gecikmediler. Ve artık sayfalarında duygusal, romantik, sevgili, saygılı, birikim dolu sözler eden er kişilere daha temkinli yaklaşmaya başladılar. Ve bu kadınların çoğu ne yazık ki evlilik yapmış ve ayrılmış ya da yalnız yaşayan kadınlardı.

İstedikleri, sadece onu sahiplenecek, koruyacak, kollayacak ve namerde muhtaç etmeyecek kadar namusuna düşkün birileriydi. Çok şey mi istemişlerdi? Tabii ki değildi ama artık bir kadına bağlı kalarak onun ihtiyaçlarına cevap verebilecek kadar kendine güvenen erkeklerin sayısı neredeyse yok denecek kadar azalmıştı.

Bununla birlikte evli oldukları halde eşlerinden gerekli ilgi ve şefkati ya da diğer beklentilerine karşılık bulamayan kadınlar da vardı buralarda ama ne yazık ki onların durumu daha da kötüydü çünkü zaman içinde sadece kullanıldıklarını anlamışlar ve keşkelerin başladığı zaman birimlerini yaşamışlardı.

Bu durma nasıl gelmişlerdi derseniz, durum şuydu :

“Belli bir müddet birlikte sanalda bir şeyleri paylaşan bu insanlar, bu paylaşımı genelde erkeğin teklifi ve bastırmasıyla reele taşıdılar. Yani o erkekle yatmak bir anlamda zorunlu olmuştu onlar için ve onu kaybetmemek adına buna razı oldular. Ama neylersiniz ki, zaman içinde bu kaçamaklar sadece cinselliğin yaşandığı ve başka bir şeyin paylaşılmadığı saatler olmaya başladığında ve cinselliğin de artık rutin hale geldiğini gören kadınlar ne denli yanlış yaptıklarını o zaman daha iyi anladılar.  Çünkü bir erkek onunla yatmadığınız için değil, kadından alacağını aldığı için gider ve zaten artık belli bir noktadan sonra kadın da onun yatakta kendisine vereceği farklı bir şeyi olmadığını görmüştür.

Olayın özü neydi peki, neden bu durumlar yaşanıyordu veya yaşandı? Duygusal, anaç ve bir takım şeylerin özleminde olan kadınlar buradakilerin dışarıdakilerle aynı olmayacağını sanarak ilk hatayı yaptılar, bu da yetmedi burada söylenen ve anlatılan her şeye inanmak durumunda kaldılar çünkü inanmak istedikleri biri olmalıydı.

Evli kadınlar eşlerinde artık bulamadıkları romantizmi, şefkati, ilgiyi ve gereksinim duyduklarını buradaki insanlarda bulabileceklerini sandılar. Bu da yetmedi evli olan erkeklerin kendi eşlerinin üzerine basarak onların yüreğinde yer edinme çabalarına sessiz kaldılar.

Ancak zaman içinde o adamların aslında anlattıkları gibi eşlerinden dolayı mutsuz olanlar değil, tam aksine eşlerine bir şey veremeyecek kadar basit olan tayfadan oldukları gerçeğiyle yüzleşeceklerdi.

Bekar olan kadınların durumu da aynıydı aslında. Korunmak, kollanmak ve sahiplenilmek istiyorlardı ve bu onların en doğal hakkıydı ama son değişmedi. Çünkü artık erkekler sadece belli zaman birimlerinde bir araya gelecekleri ve belli ihtiyaçların giderilmesinden sonra herkesin kendi hayatına döneceği bir oluşumdan yanalar. Neden mi? Çünkü artık bir kadına erkeklik bağlamında da, adamlık bağlamında da verebilecekleri çok şeyleri yoktu.

Bir kadında kaldıkları takdirde zaman içinde kadına yetmeyeceklerinin farkındalardı. Ve bu nedenle de süreklilik arz edecek bir oluşumun içinde olmamaları normal sayılmalıdır. Herkes aynı mıdır? Tabii ki değil. Koç gibi delikanlılar yani adamlar yok mudur? Tabii ki vardır ya da kadın gibi kadınlar.

Ve gelelim altın vuruşa.

Kadınların bu duruma düşme sebepleri sadece bu anlattıklarım mıydı? Hayır, değildi. Çünkü kadın kulağıyla seven bir varlıktı. Yaşanan hüsranların temelinde ne yazık ki kadının kulağıyla duyduklarına inanarak bütün savunma sistemlerini devre dışı bırakması yatmaktadır. İlk konuşmalar genelde er kişiler için, kadının ruhunu okşayacak ve onu diğer kadınlardan farklı olduğuna inandırmakla geçecektir. Nelerdir bu söylemler? Basit aslında. ”Sen farklısın”,” Sen ruha önem veren kadınsın”, ”Sen gizemli ve ağırsın”, ”Sen gerçekten ulaşılması zor bir kadınsın”, ”Sende çözemediğim bir şey var” gibi söylemler ve bunu destekleyen şiir, müzik ve görsel paylaşımlarla yol alma çabaları başlar. Bunları duyan kadında ise er kişiye doğru hafif kayma oluşmuştur bile. Her kadında durum bu mudur derseniz, tabii ki değildir çünkü her kadın bu kadar kolay bu pusuya düşmeyecektir ama geneli itibarı ile erkek istediğine kavuşacaktır.

Kulağıyla sevmenin avantaj olduğunu sanan kadın, kulağından ruhuna üflenen güzelliklerle er kişiye daha farklı bakmaya başlar. İlerleyen zaman biriminde ise medeni durumlar, kişilere ait özeller konuşulur. Ve hemen her kadın eğer karşısındaki erkek ”Ben evliyim ama karım beni mutlu edemiyor” ya da ”Onunla mutlu değilim” dediğinde, sanki ”Dur ben seni bir mutlu edeyim de mutluluk neymiş gör” filminin başrol oyuncusu olmaya gönüllü aday olmaktadır çünkü bir kadının her daim en büyük düşmanı yine bir kadındır.

Yani bu noktada düşünülmesi gereken ”İyi de ya sen hatalıysan ve karını mutlu etmekten acizsen?” sorusu o erkeğe sorulmaz genelde. Çünkü karşısında kadın ruhundan anlayan, kadına hitap etmesini bilen bir er kişi vardır ve hata mutlaka karısında olmalıdır. Ama tabii ki böyle olmadığını o da zaman içinde anlayacak ama ne çare ki o ana dek kendinden verdiği ödünlere hayıflanmaktan başka yapacak bir şey olmayacaktır.

Medeni durumlar uygun olduğunda ise bu bakımdan sorun olmayacak ama ilk buluşma dört gözle beklenecektir her iki halde de. Er kişi tanışma döneminin ardından bu meyanda zaten ten teması olayına ufak çaplı yatırım yapmıştır. Ancak o kısacık dönemde sanki her şey halledlimiş de, iş sadece ten temasına kalmış havası estirilmiştir. Ama tabii ki böyle değildi çünkü her iki tarafta olması gereken yerde değil olmaması gereken konumlara koymuştu kendilerini.

Oysa aylarca konuşılduğu ya da görüşüldüğü halde bile ten teması konusunda acele etmeyen hatun kişiler de vardı çünkü onlar kulaklarıyla duyduklarının partnerinin tutum ve davranışlarıyla uyuşup uyuşmadığının kontrolünü yapabilecek kadar birikim ve potansiyel sahibiydiler ve hayatın onlara taşıdığı deneyimlerini tam da olması gereken yerde yani bu noktada devreye almasını bildiler çünkü sonunda kendilerini kirlenmiş, kullanılmış ve kötü hissetmenin ağırlığının altında ezilmek istemediler. Ve doğrusunu yaptılar.

Şunu unutmamak lazım: Kulağınızla sevecikseniz belki ama yüreğiniz, aklınız, ruhunuz, teniniz onu arzu edecek ve sinidrecek. Yani gerek birikimi, gerek sunumu, gerekse potansiyeli ve hayata karşı duruşuyla onunla bir şeyler yaşamak adına göze aldıklarınıza değmelidir.

Ve bu arada tinder olayına net ortamı olmasına rağmen asla girmiyorum çünkü insanların amaçlarının belli olduğu ve ne için orada olduklarının bilindiği böyle bir konuyu buraya dahil etmek istemedim.

Bin selam olsun kadınlığı ve adamlığı taşıyanlara.

Sevgimle…

 

Fotoğraf kaynak : https://unsplash.com/search/photos/lady?photo=yy3GonY48N0

Son Yazılar