Acıyla geçen zaman nasıl anlatılabilir ki? Çocuğun her şeyden vazgeçtiği anları anlatmaya hangi mürekkep yeter? Görmek isteyene aslında gözlerine bakmak yeter, o acılar fazlasıyla var orada. İnsanlık diyorum! Merhamet ve vicdan gidince geride hiçbir şey kalmayan. Ruhun ilacı, kalbin şifası ve süsü, karanlığın ziyası, iyiliğin kendisi ve insanın en güzel elbisesi… Vicdan ve merhamet insana en yakışandır, en güzel kılandır. Kalbi kirden pastan temizlemek, acılara bal yüreğe gül ekmektir. Çoğu şeyi yaşamadan bilseydik. Ağlatmadan ağlayabilsek, acıtmadan acıyabilsek, kırmadan kırılsaydık. İşte o zaman yeryüzü bir cennet bahçesine dönüşmezmiydi ey insanlık? Her kalp çocukça doğar, öylesine temiz, öylesine masum! Keşke yüreklerimiz saf kalsaydı ve azıcık merhametimiz, vicdanımız olsaydı? Şefkat pınarı anneler bile merhametin en safını sunar yüreklice! Peki, biz, siz, hepimiz bugün kaç insana bir yudum merhamet ve şefkat sunduk? Yüreğimizin hangi bölgesinde bir ashap şenliği yaşandı, elimiz ne verdi, yüreğimiz ne sundu, aklımız neye yordu düşlerini ve dizlerimiz bugün neye yoruldu? Kaç yürek merhameti hiç tanımadan, elinden tutmadan zulüm, kin ve öfke selinde boğulup gitti. Niyetimiz bugün ne içindi, kimin içindi? Hiç düşündük mü? Merhamet, vicdan gelmedikçe ve insanlık bundan hep beraber tatmadıkça huzur göğsümüze asla yol bulmayacaktır! Rabbim öyle güzel bir şey buyurmuştur ki “Merhamet et ki merhamet edilesin!” Rahman’ın bu kutlu sesini duyamayacak kadar sağırlaşmış, bunun kainattaki yansımalarını görmeyecek kadar körleşmiş topal yüreklerin dünyasında, sevgi dolu gözleriyle kediyi seven çocuk çok şey söylüyor insanlığa! Size bilin diye diyorum sarılın insanlığınıza, sıkı sıkı tutunun ve asla bırakmayın. Merhameti ve vicdanı bıraktığınız an bitiyor aslında her şey