Ülke Olarak Neden Düşünemiyoruz?

Finlandiya’nın eğitim sistemini okuyunca sinirlenmemek elde değil doğrusu. Okudukça ve gördükçe komedi unsuru olarak sosyal medyada gördüğümüz, Türk Eğitim Sistemi’nin eksiği nedir? ‘’Birincisi sistem ikincisi ise eğitim’’ cümlesi anlamlı hale geliyor.

*

Ülkemizin en büyük sorunu, düşünme ve sorgulamadan uzak beyinlerin varlığıdır. İnsanlarımızın düşünme gibi bir dertleri yok. Sorgulayarak okumayan ve okuduğunu anlayamayan nesiller yetişti.

Felsefe, Mantık, Araştırma yöntemleri gibi dersler boş dersler olarak görüldü. Bilimsel metotlar ile sorgulama eğitimi almadığımızdan doğal olarak da insanlarımız sorgulamayan kitleler haline geldi.

*

Bazen derslerde, ‘’az önce anlattıklarımdan ne anladınız söyleyin bakalım?’’ dediğimde şakır şakır her şeyi söyleyen öğrencilerim ‘’o zaman anladığınız şeyi defterinize geçirin ve sınavda da bunları yazın’’ dediğimde donup kalıyorlar. İlla tahtaya yazmamı ya da ‘’şuraları yazın’’ dememi bekliyorlar. Neden sürekli olarak birilerinin onayına ihtiyaç duyuyoruz ki?

Ya da, ‘’Öğretmen sınıfa girerken öğrencilerin ayağa kalkması sizce doğru mudur? Eğer yanlış olduğunu düşünüyorsanız ve düşüncenizi mantıklı bir şekilde açıklarsanız artık ayağa kalkmayacaksınız.’’ dememe ve onların da ‘’yanlıştır’’ demelerine rağmen açıklama yapamadıkları için hala ayaktalar…(Bu arada öğrenciler lisede)

*

Bizim ne düşündüğümüz önemli değilmiş gibi, bizim bir şeyleri bilemeyeceğimiz gibi bir düşünce sarmış beyinlerimizi. Geçmişten bu güne ezbercilik dayatılmış bizlere.

Burada kitlesel bir öz eleştiri de yapmak gerekli açıkçası. Bu kitlelerin yetişmesinde öğretmenlerin ve akademisyenlerin de çok büyük rolü var.

*

Konu, kuşkusuz çok uzun bir çerçeveye sahiptir. Eğitim sistemimiz bunun en büyük parçasını oluşturuyor. Çünkü problemin çözümü, sorunun başlangıcındadır.

Yetişkinler için ‘’Neden bu insanlar sorgulamıyor’’ diye soru soruyorsanız bu konuyla ilgili iki perspektiften irdeleme yapmak istiyorum. Eğitim sistemimizden kaynaklanan kısmını başka bir yazımda ele alacağım.

Bu yazıda sadece ‘’düşünme’’ olgusu üzerinde duracağım. Bir nevi giriş kısmı da diyebiliriz. Atıfta bulunacağım kitle yetişkinler olacaktır. Yetişkinler için ele alacağım yazıyı günümüzdeki birçok sosyal sorunun kaynağı olarak değerlendirmenizi istiyorum.

Felsefe, Kısaca Düşünme

İnsanların düşünmeye başlaması için temel ihtiyaçlarının karşılanması gerekir. Geçmiş çağlarda Yunan Medeniyeti’nde felsefenin doğumu; Ticaretin gelişimi ve ilk kentlerin kurulumuyla artı ürün oluşturarak felsefeye ortam hazırlamıştı. Çünkü insanlar karınlarını doyurmadan bir şeyi düşünemezler. Eminim bununla ilgili aklınıza hemen örnekler gelecektir.

*

Felsefenin doğduğu Milet kenti, tarım ve denizciliğin geliştiği oldukça işlek bir liman kentidir. Ekonomik yapının ileri düzeyde olması, bilgi birikiminin varlığı hoşgörüyü de beraberinde getirmiştir.

*

Tüm bunlara göre felsefenin ortaya çıkabilmesi bazı şartlara bağlı olarak gerçekleşmiştir.

– Yüksek refah düzeyine ulaşılmış olması gerekir. (Boş zamanların olması)

– Kültürel zenginliğin olması gerekir. (Bilgi birikimi)

– Farklı inanç ve düşüncelere izin verecek hoşgörü ortamının olması gerekir.

– Diğer bir önemli etken ise insan faktörüdür. Bu insan faktörü; kişinin merak duymasıdır.

Şu anda bunların hiç birine sahip değiliz. Kültürel zenginliğimizi göz ardı etmişiz, hoşgörülü bir yapıda değiliz, refah seviyemiz çok kötü, bilgi birikimimiz yok ve insanlarımız dünyayı merak etmiyor. Bu yüzden sorgulama yapamıyoruz…

Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi

maslow-un-ihtiyaclar-hiyerarsisi-teorisi_726465

 

Konuya Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi de açıklık getirmektedir.

Temel ihtiyaçlarımızı karşılayamadığımızdan böylece düşünmeye fırsat kalmıyor. Örneğin güvenlik ihtiyacı gibi… Tüm bunlar olurken bizler düşünmekten uzaklaşıyoruz.

*

İnsanlarımız işsiz ve açlıkla mücadele ederken düşünmek pek de mantıklı bir şeymiş gibi gelmiyor kulağa.

Hadi diyelim karnınız doydu. İşini kaybetme gibi endişeler nedeniyle insanlar, Maslow İhtiyaçlar Hiyerarşisi’ndeki güvenlik dürtüsüne geri çekilmektedir. Ve böylece diğer koşullar, yani piramidin en üst kısmı pek de umurumuzda olmuyor ne yazık ki. Toplum mühendisleri bu işi iyi biliyor ne diyeyim.

Fotoğraflar: uludağ sözlük, Bilim Türkiye

Son Yazılar

Ümit Burgu Yazar:

Ege Üniversitesi Coğrafya Bölümünden 2015 yılında mezun oldu. Aynı yıl 9 Eylül Üniversitesinde Pedagojik Formasyon eğitimini aldı. Şu anda Coğrafya Öğretmeni olarak çalışmakta.