2023’te Madenlerimizi Çıkaracağız!

Belirtmem gerekiyor

Elimden geldiği kadar akademik bir dil kullanmamaya çalıştım ve sanırım başarılı da oldum. Halk arasında yanlış bilgilerin dolaşması çok normaldir diye düşünüyorum. Çünkü biz Coğrafya Öğretmenleri öğrencilerimize kavuşamıyor ve atanamıyoruz. Böylece yanlış bilgileri vererek halkımızı kandırabiliyorlar. Bu nedenle biz öğretmenler ve akademisyenler devletlerin sevilmeyen çocuklarıyız.

Bor

4 bin yıl önce Tibet’te kullanılmaya başlanılan bir mineraldir. Doğada 230 çeşidi bulunmaktadır.

Kullanım alanı çok geniştir. Kullanım alanının genişliği, sertliği ve kolay ısınmamasından kaynaklanır. İletkenliği çok düşüktür. Değerli olmasının nedeni işte bunlardır. Yakıt katkı maddesidirYani yakıt olması değil kısacası. Kristal haldeki bor ile, elmas hariç aklınıza gelebilecek her şeyi kesebilirsiniz. Çeliği bile mi? demeyin, dünya’daki en sert şey elmastır.

Dünya’daki Bor miktarları

Türkiye dünya’daki bor mineralinin %72’ sine sahiptir.

Rusya  %8,5

Amerika % 6,8

Türkiye’de Balıkesir, Kütahya, Bursa, Eskişehir’de bol miktarda bulunur. Balıkesir Kırka, dünya’daki en büyük bor yatağına sahiptir.

Mohs sertlik skalası (burayı yeri geldikçe kullanacağız)

1-Talk                                 6-Feldspat

2-Jips                                 7-Kuvars

3-Kalsit                               8-Topaz

4-Flüorit                              9-Yakut, safir

5-Apatit                               9,2 Bor

10- Elmas

Bor Hakkında Diğer Bilgiler

Bilgisayar devrelerinde kullanılır. Çok sert olduğundan tank gibi zırhlı araçlarda kullanılır. Çelik yeleklerde kullanılır. Roket yakıtı katkı maddesidir (yani yakıt değil katkı maddesi, aynı araçlarda kullanılan antifriz görevi gibi). Hafif ve serttir. Böylece uzay araçları ve diğer araçlarda kullanılınca araçlar hafif olur. Yalıtım ve cam sanayisinde kullanılıyor.

Sürtünme ve ısınma, uzay araçlarında büyük bir sorundur. Uzay araçları atmosfere girerken veya çıkarken çok fazla ısınırlar. Zaten uzay araştırmalarının en büyük sorunu da budur. Bakın yakıt demiyorum. Uzay araştırmaları konusunda hafiflik ve dayanıklılık diyorum. Daha birçok alanda kullanılır. Ama ben sertlik ve ısıyı geçirmez özelliği üzerine yoğunlaştım.

Bor, yakın zamanında oluşan karalarda daha fazladır. Türkiye de yakın zamanda oluştuğundan bu mineral görülür. Bor, yukarıda verdiğimiz sertlik cetvelinde 9,2 ile elmastan hemen sonra gelir. Ve doğada elmasa göre fazlaca bulunur.

Hisarcık’ta bireysel arazi çalışmamda yöre halkıyla şöyle bir konuşma geçti aramızda:

-Fabrika ne durumda

-Japonların elinde ve oraya giremiyoruz biz.

-Orada sizden çalışan kimse yok mu?

-Yok, bizim buradan insanları işe almadılar.

Eğer ABD ve İsrail’in elindeyse o zaman Japonların ne işi var orada?

Demek ki ihaleyi Japonlara vermişiz. Bor mineralini çıkarıyoruz, ama bunu işleyecek teknolojimiz yok. Tahtayı tahtayla kesemezsiniz değil mi? Ham madde halinde sattığımızdan ekonomik getirisi de çok azdır. Yani kısacası ”Lozan yüzünden bor madenini çıkaramıyoruz” gibi yalanlar yerine ”bizim teknolojimiz yeterli düzeyde değil” deyin iş bitsin.

Elmas

Yukarıda saydığımız mineraller Mohs sertlik skalası olarak adlandırılır ve bu ölçeklendirmede Talk dediğimiz Pudra, en yumuşak olan mineral olurken, elmas en sert olanıdır. Fakat elmas yerin 270 km altında olduğu, çok kıymetli ve az bulunan bir mineral olduğundan kullanımı ve bulunuşu çok azdır. Bu arada elmas yüksek basınç ve sıcaklık altında uzun yıllar sonra kömürün değişime uğramasıyla oluşur. Evet, simsiyah olan kömür, şeffaf elmas oluyor.

Eğer ”2023’te elmaslarımızı çıkaracağız” diye bir yalan ortaya atılırsa şimdiden söyleyeyim ülkemizde bulamazsınız. Çünkü ülkemiz yeni oluşan bir karadır. Ve elmaslar eskiden de var olan kıtalarda bulunur. Bu nedenle eski kara kütlelerine bakılması lazım. Bunlar da Kraton kütleler olarak adlandırılır Afrika kıtası, Kanada Hudson Körfezi gibi alanlar en eski yerlerdir. Buna benzer yerlerde olur elmaslar. O yüzden ‘’kanlı elmas’’ filmi Türkiye’de değil de Afrika’da geçiyor.

Altın

Altın’ın oluşabilmesi için muazzam bir sıcaklık gereklidir. Dünyada altın oluşmaz. Kaynağı uzaydır.  Kabul gören görüşe göre altın, bir Nötron yıldızının patlaması ile evrene yaydığı zerreciklerdir. Adım attığınız her yerde altın bulunur. Elinize aldığınız her toprağın, kayanın içinde altın bulunur. Şöyle düşünün bunu, elinize biraz un aldınız ve odaya üflediniz her yerde un olur değil mi. İşte altın da evrene böyle yayıldı. Dünya’daki miktarı sabittir. Belirli yerlerde daha fazladır. Genellikle fay hattı nedeniyle belirli alanlarda toplanırlar. Ve maden ocakları böyle yerlere kurulur.

Koza altın madenine yaptığımız arazi çalışmasında, Türkiye’deki en fazla altının bulunduğu maden olduğu söylenilmişti ve demek ki çıkarıyoruz. Türkiye’de çok fazla altın bulunmuyor. Var olanları da Lozan’ı beklemeden çıkarmaya çalışıyoruz zaten. Ama doğayı mahvederek yapıyoruz bunu. Eğer Lozan yüzünden çıkartmıyorlarsa, yapılan bu doğa katliamı ne için yapılıyor?

Sıra Petrol’de

Petrol, kömür, doğal gaz gibi madenler canlıların ölmesi ve çürümesi sonucu oluşur. Bu madenlerin kaynağını insanlar, bitkiler, deniz canlıları, dinozorlar gibi canlılar oluşturur. Milyonlarca yıl önce bunlar ölerek belirli alanlarda toplanır ve bu madenleri oluştururlar. Bunun oluşabilmesi için belirli zamanlar gerekir. Yani yemeği fırına verdikten sonra beklemeniz lazım.

Türkiye’de ilk oluşan yerler masiflerdir. Doğu ve Güneydoğu, diğer bölgelerimize nazaran daha önce şekillenmiştir. Bunu Toroslar ve Kuzey Anadolu dağları izler. Yani petrolün oluştuğu zamana denk gelmiş bazı yerlerimiz var diyelim. Bazı yerler arabayı kaçırmamış kısacası. Arabayı kaçıran diğer bölgelerimizde petrolün bulunması zordur. Arap levhası sıkıştırması ile bazı petrol kapanlarında veya tuz domlarında petrol bulunabilir. Bu nedenle petrol arayacaksanız Güneydoğu’ya bakmanız lazım. Diğer bölgelerimizde yok. Nitekim Batman’daki gözlemlerimde neredeyse her yerde petrol kuyularını gördüm. Demek ki Lozan’ı beklemeden petrolü de çıkarıyoruz.

Diğer Madenler

Diğer madenler bu yazımda tartışma konusu değil. Yazı uzayacağından bu nedenle diğer madenlere girmeyeceğim. Biz toplum olarak her konu hakkında kulaktan duyma bilgileri referans alan bir milletiz.

Bilmiyorum diyemeyen bir toplumuz.

Fotoğraf: i.ytimg.com

 

Son Yazılar

Ümit Burgu Yazar:

Ege Üniversitesi Coğrafya Bölümünden 2015 yılında mezun oldu. Aynı yıl 9 Eylül Üniversitesinde Pedagojik Formasyon eğitimini aldı. Şu anda Coğrafya Öğretmeni olarak çalışmakta.