Türkiye’nin ilk kadın transmikser operatörü ve “mırıldanmalar”

Türkiye Hazır  Beton Birliği, 1989 yılında kurulmuş mesleki bir birlik. Amacı depreme dayanıklı yapı üretimi için elzem olan teknik standartlara uygun yüksek dayanımlı beton üretim ve kullanımının ülkemizde yaygınlaşması. Birliğin “Hazır Beton” adlı bir de dergisi var. Derginin son sayısında yayınlanan bir haberde, birlik üyelerinden Albayrak Beton’un Türkiye’nin ilk kadın transmikser operatörünü sektöre kazandırdığı belirtiliyor.

Transmikser, betonun üretildiği tesisten inşaat alanına taşınmasında kullanılan döner hazneli kamyonlara verilen isim. Bu ağır aracın kullanımı gerekli sürücü belgesine sahip olmanın yanında özel bir eğitim, deneyim ve beceri de gerektiriyor; o nedenle bu araçları kullananlara “transmikser operatörü” deniyor. Şirket genel müdürü Erdal Albayrak konuya ilişkin görüşlerini şöyle ifade etmiş: “Dışarıdan bizim ülkemize bakıldığında kadın çalışanların başarıları belki gölgede kalmış olabilir. Ecdadımızın Kurtuluş savaşı başta olmak üzere geçmişte nice destanları yazdığını ise bizler çok iyi biliyoruz. Bu anlamda değerli çalışma arkadaşımız Sevda Kırboğa bize transmikser operatörü olma talebini iletince çok mutlu olduk ve kendisine destek verdik. Gerekli eğitimler sonrasında sahada aktif olarak çalışmaya başladı. Böylece Türkiye’de kadınların isterlerse her işi başarı ile yapacağını da dünyaya göstermiş olduk”.

Son zamanlarda böyle haberlere hasret kaldık. Gün geçmiyor ki basında ya da sosyal medyada filanca bürokratın ya da falanca  yöneticinin kadınlara yönelik ayrımcı hatta aşağılayıcı tavırlarına tanık olmayalım. Onlara kalsa kadın ancak kapanıp evinde oturur, yemek yapıp çocuk bakarsa bir değer, daha doğrusu fayda ifade ediyor. Dinimizin kadınlara verdiği değer konuşulurken mangalda kül bırakmayanlar, konu kılık kıyafet, eğitim, çalışmak, toplumsal yaşamda öne çıkmak olduğunda gerçek yüzlerini gösteriveriyorlar hemen.

Eskiden böyle şeyleri süslü sarık ve cübbelerle dolaşarak müritlerine evliyalık taslayan kıymeti kendinden menkul hocalardan duyarken, son yıllarda giderek artan bir şekilde kamuda, özellikle de eğitim alanında görev yapan bürokratlardan, sözüm ona eğitimcilerden duymaya başladık. Son örnek de Burdur İl Milli Eğitim Müdürü. Bu zat Facebook sayfasına şöyle bir mesaj koymuş: “Bir kadın evinden süslenip çıkıp evine dönene kadar kaç erkeğin şehvetini tahrik etmişse o kadar erkekle zina yapmış gibidir”. İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün görev tanımında fetvalar vermek yok elbette; Diyanet İşleri bu mealde bir hadisin bulunmadığını da açıkladı. Bunları bir tarafa bırakalım. Açık açık “makyaj yapan kadın kötü kadındır” diyen bu zatla çalışmak zorunda olan başı açık, makyaj yapan bir kadın eğitimci ya da bürokrat olduğunuzu varsayın; bu zatın size ve sizin gibilere adil ve tarafsız davranacağına güvenebilir misiniz?  Doğrudan olumsuz bir davranış görmeseniz dahi bu tür “mırıldanmalar” sizi tedirgin edip, sindirmez mi? “Makyaj yapmayı bırakıp kıyafetimi değiştirmezsem terfi alamam” diye aklınızdan geçirdiğiniz olmaz mı?  Nitekim bu zatın Facebook’taki profil fotoğrafında da “dinsiz adama devlette iş verilmez” sözleri yeralıyormuş basında çıkan haberlere göre.

Bu zat ve benzerlerinin bu tür çıkışlar için cesaret aldıkları bir siyasal ve sosyal iklimde yaşıyoruz  son 10 yıldır. TBMM Başkanlığı yapan kişinin “laiklik anayasadan çıkarılsın” diyebildiği,  İmam Hatip okullarının adeta bir fetiş haline getirilip, reklam ve promosyonla öğrenci toplandığı, okul açılışlarının dualarla yapılmaya başlandığı, filanca parti falanca cemaat referansı olmayan, en azından makbul muhafazakar etiketi bulunmayanların kamuda görev almalarının neredeyse imkansız olduğu bir devir bu. Kamu yönetimi ve temel eğitimde tek referansımız dini hassasiyet olunca, ilerleme ve gelişmekten anladığımız da yollar, köprüler ve havaalanları yapmak oluyor. Taassub (fanatizm) ile maneviyat (ahlaki ve dini değerler), inşaat ile inkişaf (gelişme, ilerleme) birbirine karışıyor.

 

Fotoğraf: Hazır Beton Dergisi – 136. Sayı (Temmuz –Ağustos 2016)

Son Yazılar

Siyaset bilimi, ekonomi ve edebiyat (Alman Filolojisi) okudu; medya ve iletişim alanında master yaptı. 20 yılı aşkın bir süredir özel sektörde iletişim alanında çalışıyor.