Yurdumun “Ölü” Doğumu

Klasik duyguların kadim koltuğunda, en arkada -43 numarada- yürürlüğe koymak için tekrar eskimeye yüz tutmuş duyguları…

Yazmama sebep olan unsurlar arasında büyük bir yer kaplıyorsun sevgili yurdum…

Saat 23.22 ve duygularımızın bize iki metre uzaktan bakabildiği değerli bir vakit. Günün kamufle ettiği gerçekliklerin aydınlandığı kasvetli ve sancılı bir zaman…

Duygularımızın duaya dönüştüğü ve neden bu derece gizli bir yakarış içinde olduğumuzun verilmeyecek cevabı olan acizliğin bizimle dalga geçme saati…

Bu yüzdendir gecenin bitmesini beklemek ve geceye karşı en güçlü yardımcımız olan uykunun çalınan ilk kapı olması. Yüzleşmekten korkuyoruz çünkü verilmeyecek cevaplarımız var zulamızda, yapışkan ve asi…

Bağrıma bir taş gibi oturdu birden… gözleri zeytin siyahı, esmer çocuk…

Adıyaman dün bir kez daha kahkahalarıyla inledi. Fırat nehri en sevdiği şarkının nakaratından tutmuştu inatla… sazlar kendiliğinden mi çalıyordu nereden geliyordu bu melodi?

Çok geçmeden anladım ki sevgili yurdumun yüzlerce kilometre birbirinden uzak iki kentinin birbirleriyle olan diyaloğu söz konusuydu.

Söz konusu,  Nedim’in doğum günü…

önce Muş’un yakarışı:

“… giden gelmiyor acep ne iştir?”.

Adıyaman, Nemrut’un da başını çektiği bir ağıtla Komagene krallığının kaya mezarlarında çatlaklar oluştururcasına Nedim’e hasret kusuyor;

“yokladım yavrumu, yarası yoktur, yürekte yarası beş imiş meğer.”

Coğrafi şartların imkansızlığına rağmen Adıyaman Muş’u da ipek yoluna dahil edip kervanlar dolusu acılar taşıyor sonra… taşı sevgili yurdum, Arjine olan sevgisini taşı toprağın altına. Anasının kurumuş ağzına kendi memesinden süt verdir. Verdir ki gecenin sorgusundan kaçan bizlerin sahteliği karışmasın 24 yıl önce dün kaynamaya başlayan memesinin humusuna…

Yazmama sebep olan unsurlar arasında büyük bir yer kaplıyorsun sevgili yurdum.

Öyle sağır ve dilsiz durma! bereketsin, sevgisin, şefkatsin… ama bırak gecenin yargıcı seni de yargılasın günahlarınla! Ya da  yakıştır kendine ölümü…

En azından bir ağıt ol başka kıt’alar arasında…

00.17… “en arka koltukta – 43 numarada- seni düşünüyorum.”

İyiki doğdun…                          

(Fotoğraf: https://www.youtube.com/watch?v=ZeIi0eYYYZc)

Son Yazılar

Umut Karaca Yazar:

Bingöl'ün Karlıova ilçesinde doğup ilk ve orta öğrenimini köyde, lise öğrenimini Bingöl merkezde tamamladım. Adıyaman Üniversitesinde Tarih alanında lisansımı tamamlayıp yine Adıyaman Üniversitesinde Orta Çağ Tarihi ana bilim dalında yüksek lisans yaptım. Kanada’nın Toronto şehrine yerleştim ve hala burada ikamet etmekteyim.