Ahmet Şimşirgil, Fatih Terim, milletimiz ve milli bilinç

Bu yazımı şahıslar üzerinden değerlendirmeyin. Yazım, şahıslar üzerinden genel bir problemin anlatımını içerir.

Ahmet Şimşirgil’i ama seversin ama sevmezsin. Fakat Fatih Terim’le ilgili aralarındaki problemi biliyorsan, hakkaniyetli biriysen Şimşirgil’e hak verirsin.

Birçok ülkedeki milli teknik direktöründen fazla fazla milyonlarca dolar maaş alan Terim (bkz. http://m.sabah.com.tr/spor/futbolmillitakim/2014/10/15/fatih-terimin-maasi-ortaya-cikti), TRT’ye küsmüş. “Hadi oradan, o kadar para alıyorsun devletten ama devlet kanalına küstüm artık konuşmam diyorsun” diyen bir delikanlı çıkıyor mu? Peki, “Ey Fatih Terim! Eleştiriye tahammülün yoksa o koltukta da durmayacaksın, o parayı da götürmeyeceksin, halkın da hakkına girmeyeceksin!” diyecek bir akıl sahibi? Oruç hakkında dalga geçer gibi fetva verirken, ekranlarda arsız şekilde yer içerken kimse sana “Din âlimi misin ki fetva veriyorsun” demiyorken kalkıyorsun, zoruna gidiyor diye bir tarihçiye kızıyorsun. Şimşirgil’in de dediği gibi: “Terim benim yüzümden TRT’yi boykot etmiş. Gelsin Lalegül TV’de konuşalım. Pazartesi akşamları oradayım. Ruhsuz oynanan futbol için 4 dakika spor yorumu… Ben, ‘Para için değil millet için oynayın’ dedim. “Para için oynayalım” mı diyorsun Hangisine kızdın cevap ver!”

Ya TRT’ye ne demeli? “Artık Ahmet Şimşirgil’i TRT’ye almayacağız” kararı almışlar. Haksızlara karşı gönül yaparken mazlumun gönlünü kırmayı iyi biliyorsun TRT! Şahidiz, zira TRT Diyanet ve diğer TRT’lerde fikir özgürlüğü adı altında bidat ehli bir takım ilahiyatçıların nasıl dini ve milli bölücülük yaptıklarına çok iyi şahit oluyoruz! Bölücülük diyorum, çünkü vatan millet düşmanlığı sadece terörizmle olmaz. Milletin dini ve milli ortak fikirlerine ve kabul görmüş ahlak ve töresine, daha önemlisi milleti millet yapan itikadına karşı bir takım ilahiyatçıların her platformda zehirli fikirleriyle İslam’a yaptıkları saldırıları çok iyi görüyoruz! Bunlar ise ilim sahasındaki fikri teröristlerdir! Devletimizi ve TRT’yi uyanık olmaya davet ediyorum.

Bu sebeple TRT’nin, her daim bizimle olan, bizi biz yapan, milletin bilinçaltını oluşturan tarihi ve tarih gibi önemli bir müessesesindeki bir âlimini yasaklamasını ve gelip geçici olan, sadece nefsi şişiren, holiganlıktan öteye gitmeyen, curcunadan başka bir şey olmayan, deli gibi paralar harcanan ama millete katkısı olmadığı, milletin cebine 3 kuruş dahi faydası olmayıp hatta milletin cebinden yığınla paraların çıktığı, yetmezmiş gibi bir de adı spor olan ne akla ne gönle hitap etmeyen bu şeyin kumarı çıkartılarak, resmi olarak da kumar oynatılarak bu necip milletin aklıyla oynanarak söğüşlendiği ve bataklığa sürüklendiği gerçeğine ne demeli! Elbette ki böyle bir kurumu yasaklayamazlar. Nefisleri izin vermez bu futbol denen uyuşturucuyu yasaklamaya, kendilerine yediremezler! Neden? Örnek verelim; TV ekranlarında mübarek Ramazan ayını kullanabilecek kendilerine rant edebildikleri bir kapıyı kullanan, bu ulvi kapıyı kurtuluşun anahtarı değil de reklamlarını yapıp ceplerine para indirecekleri bir kapı gibi gören şahsiyetsiz marka sahipleri, şirketler, holdingler, reklamlar ile her türlü ahlaksızlığı hoş gören ve her devrin adamı olmayı başaracak kadar midesiz olan, tekelciliği marifet sanan, hemen hemen birçok ticari sektörün iş adamları futbol gibi kaymak bir sektörden mi geri duracaklar?! Ramazan gibi ulvi bir ayı süfli amaçlarına alet edenler elbette ki futbolu da reklamlarına dâhil edip köşeyi döneceklerdir! Bu yaptıkları reklamlar ile beyni uyuşmuş, temiz kalpli saf milletim elbette ki bu oyunları göremeyecek ve bilinçaltlarını her türlü saldırıya maruz bırakacaklardır. Evet, diyorduk ki neden nefislerine yenilip futbola mani olamazlar? İşte bu reklamları izleyen biri sanır ki, devlet millet meselesi bu futbol denen şey. Bu reklamları izleyip argo tabirle gaza gelerek sanır ki, dünya kupasını almak sırat köprüsünü geçmek gibi bir şey ya da dünyada süper güç olmak gibi! Ki şu da var ki, zaten herkes o kupanın da alınamayacağını iyi bilmektedir ve buna rağmen bu reklamların gazı ile futbol uyuşturucusu karşısında boyun eğer, secde eder. İşte bu yüzden yasaklanamaz bu uyuşturucu!

Peki ya milletimize ne demeli? Düşünmüyor musun? Her türlü ahlaksızlığı materyalist hedefleri uğruna mübah gören bir sektör ve o sektörden nemalanan, kan emici iş adamları ve reklamlarını görmüyor musun? Bu zehrin sarhoşluğunda mısın ki, her türlü pisliği yiyen, ona rağmen milyon dolarları cebine indiren futbolcular ve direktörlerinin sana nasıl bir faydası oldu ki bugüne kadar fark edemiyorsun? Sen bunlara destek verdiğin onca yıl zaman boyunca bu futboldan, bir futbolcunun tek bir maçlık aldığı paranın yarısı kadar bir para geçti mi eline? Yoksa milletçe bu adamların aldığı maaşlardan kat be katını futbol uğruna mı harcadık? Hesap ettiniz mi hiç, hayatınızdaki taraftar olduğunuz yıllar boyunca bu futboldan ne kazanıp ne kaybettiğinizi? Sadece maddiyat olarak bakmayın. Manevi olarak ne kaybettiniz hiç düşündünüz mü? İbadet ederken aklınızda takımınız vardı o maç zamanları değil mi? Yada ruhen psikolojik rahatsızlıklar geçirdiniz değil mi? Sövdünüz saydınız, bir çok insanın hakkına girdiniz, olan kimi zaman analara babalara da oldu. Onlarda payını aldılar bittabi. Çoğu zaman mutsuz oldunuz, depresyona girenleriniz oldu, sevdiklerinizi bu uyuşturucu yüzünden üzdünüz, kırdınız; peki elinize ne geçti? Soruyorum size ne geçti elinize ey futbol gafilleri? Hani siz bu futbol uyuşturucusunun sarhoşluğundasınız ya fark edemiyorsunuz, o sebeple ben söyleyeyim. Tabi ki de hiç bir şey! Hatta sizden çok şey de koparıp gitti.

Bu sistemi yüzyıllar evvel kuran Siyonistlerin uşağı olan yöneticiler bilir ki 3F kuralından biri de futboldur. Batı bu üçüyle toplumları uyuşturarak yönetir. Fakat biz bu oyuna neden teslim oluyoruz? Biz ne batılıyız ne batılız ne de batıcıyız. Ki zaten bizim bu zayıf düşmüş halimizden dahi korkan Batı, bizi arasına almaktan korkuyor ve tüm Orta Asya, Orta Doğu, Afrika ve Anadolu coğrafyasından nefretle korkarak bizleri istemiyor, istemekle kalmayıp zulmediyor!

Peki, hâlâ neden oyunlarına teslim olup uyuşturulmaya razı oluyoruz?
Bu ülkede bu coğrafyalarda tek derdimiz futbol muydu ki sadece bir kaç dakikalığına Eyfel Kulesi’nde bayrağımız çıkacak diye ki o da sadece silueti yani kendi varlığıyla bile olmayan hologramik bir görüntüsü çıkacak diye birleşip hantalca #tur etiketleri kullandık! Peki, Fransa ne yaptı? Kullandığı dünya haritasında Türkiye’yi böldü. Hangimizin haberi var, Trakya bölgesinin haritada Türkiye dışı olarak gösterildiğinin? Peki, yine ne faydası oldu bu etiketlerin? Yüce bayrağımızın o sanal hologramik görüntüsü çıktı da Fransa’yı mı fethetmiş olduk? Fetih mi istiyorsunuz? Öncelikle o rüyadan uyanacaksınız ve öyle biri olacaksınız ki ümmete millete yakışır bir insan bir Müslüman olacaksınız ve ferdî olarak önce gönülleri fethedeceksiniz! Yok, yetmez diyorsanız, öyleyse bundan sonraki adım olarak, Batının bize ait coğrafyalarında yaptıkları zulüm için birleşip, o zulümlerini başlarına çevireceksiniz, hesabını ödeteceksiniz! Tekrar o bize ait toprakları ve o insanları kazanacaksınız.

Artık uyanalım! Uyanmazsak sonsuza kadar uyuruz ve kaybedenlerden oluruz.

(Haberi okumak isterseniz buraya tıklayınız)

(Kapak fotoğrafı)

Son Yazılar

Ahmet Şit Yazar:

İnsani Bilimler ve Edebiyat Fakültesi'nde Tarih talebesi