Toplumsuz çocuklar

Allah, insanlara yeryüzünde ölümsüzlüğü evlatları sayesinde vermiştir. Ölüm, insanı bu âlemden ayırsa bile, kendinden olan parçası hala yeryüzündedir. Yani insanın yaşamaya olan iddiası, ölüme karşı direnişidir evlat. Bu sebeple evlatlarımız bizim için hiçbir şeyle kıyaslanamayacak kadar kıymetlidir. Çünkü onlar geleceğimiz, yarınımızdır. Onlar nasıl bireyler olurlarsa, gelecek de öyle olacaktır. Onların nitelikli ve güçlü olmaları için harcadığımız çabalar, geleceğe uzanan dokunuşlardır. Bu anlamda ebeveynlere çok büyük sorumluluklar düşmektedir.

Günümüzde terör örgütlerinin ve illegal yapılanmaların hedefinde daha çok çocuklar ve gençler vardır. Çünkü bu yapılar da geleceği şekillendirmeye taliptirler. Geleceğin yetişkini olacak bu acemi insanları yönlendirmek ve kendilerine bağlamak için ellerinden geleni yapıyorlar. Çocukların ve gençlerin hedef kitle olmasının diğer bir sebebi, kolay elde edilebilir olmaları. Deneyimsiz ve toy zihinler daha rahat eğilip bükülebilir. Kötü niyetli odaklar, bir psikolog becerisiyle bunu çok iyi bilirler. Maalesef çabalarının sonucunu da büyük ölçüde alıyorlar. Etrafımızda ebeveyn ilgisinden ve korumasından yoksun o kadar çok çocuk ve genç var ki, şöyle bir çevremize bakmamız yeterli. Bu yüzden çocuk tacizleri artıyor, bu yüzden çocuk işçilerin bini bir para, bu yüzden terör örgütleri veya illegal yapılanmalar çocuklarla dolu.

Toplum olarak çocuklarımıza sahip çıkmazsak, birileri bu boşluğu muhakkak dolduruyor. Kim altınını yola saçar? Böyle yaparsa o altınlar olduğu yerde durur mu? Muhakkak birileri alır onları. Madem çocuklarımız en değerli varlıklarımız, o halde neden sahip çıkmıyoruz? Bir çocuğa sahip çıkmak için onun bizim çocuğumuz olması mı gerekiyor? En son ne zaman tanımadığınız bir gencin omzuma elinizi koyarak nasihat ettiniz mesela?

Sorun duyarsızlık ve ilgisizlik sorunu… Bir çocuktan sadece ailesi sorumlu değildir; toplum da sorumludur. “Bana ne!” zihniyetiyle yaklaşıldığında toplumdaki hiçbir aksaklık düzelmez. Toplum gittikçe birbirinden kopuyor. Toplumsal ahlak ve kültür yok oluyor. Toplumsal bütünlük parçalanıyor. Herkes aşırı bir şekilde benmerkezci… Kendilerine dokunmayan yılanlara methiyeler diziyor insanlar. Fakat sustukları ve umursamadıkları gerçeklerin, bumerang misali eninde sonunda kendilerine döneceğini bilmiyorlar. Sahip çıkmadığımız o çocuklar, yarın karşımıza hırsız, katil, tecavüzcü, terörist ve bir yapıya körü körüne bağlı bir fanatik olarak çıktığında, kendimizi de suçlamalıyız.

Mültecilerin yetim ve öksüz çocuklarıyla birlikte, ülkemizde milyonlarca çocuk sokakların merhametine kalmış bir şekilde, tutunabileceği şey bir yılan da olsa, yaşam kırıntısı arıyor. Bu çocuklar ve gençler art niyetli insanların önüne atılmış yemler gibiler. Birçoğunu tavırlarından, kılıklarından, konuşmalarından veya kıyafetlerinden anlamak mümkün… Ya uçlardalar ya diplerde… Hem devletin hem de toplumun birer ferdi olarak bizlerin, onlara sahip çıkmak ve rehberlik etmekten başka şansı yok. Aksi takdirde başkaları sahip çıkacak ve onlara gerçekten sahip olacaklar. Sonra o çocuklar ve gençler, içinden çıktıkları topluma düşmanlık edecek, silah doğrultacak ve zarar verecekler. İradelerini, fikirlerini, duygularını ve bedenlerini esaret altına alanların emri altında, pimi çekiliş bombaya dönüşecekler.

Son söz: Çocuklarına sahip çıkmayan toplumların geleceği olamaz.

Fotoğraf kaynak: www.renklidergi.com

Son Yazılar

Yazmak, çizmek peşinde, yanmayı pişmeye tercih eden biri...