Voleybol liglerinde mücadele eden yabancı oyuncuların Türk voleyboluna teknik ve tecrübe açısından kattıklarına dair birkaç konuya değinmek istiyorum. Takımlar transfer ettikleri oyuncularla şampiyon olma, ligi iyi derecelerle bitirerek Avrupa kupalarına katılma gibi kısa vadeli hedeflerine ulaşmak için çaba sarfediyorlar, sıkı ve disiplinli çalışmayı başarabilenler de hedeflerine ulaşabiliyorlar. Yurtdışından gelen oyuncuların bu hedeflerin gerçekleştirilmesindeki katkıları elbetteki yadsınamaz. Yanısıra böylesi kariyerli voleybolcuları uzun vadedeki katkılarına da değinmek gerekir.
Düşüncemi konuya çok iyi örnek teşkil eden iki isimle desteklediğim zaman daha iyi anlaşılabileceğimi düşünüyorum. Bu isimlerden biri dünyanın en önemli pasör çaprazlarından biri olarak kabul edilen 13 Eylül 1979 doğumlu Sırp İvan Miljkovic, diğeri ise Türk voleybolunun genç yıldızlarından 3 Mayıs 1994 doğumlu Metin Toy. Aradaki yaş farkına özellikle dikkat etmenizi rica ediyorum. Magazinel boyutuna girmemekle beraber Metin’in ilham verici bir voleybola başlama hikayesi olduğunu da söyleyeyim. Merak edenlerin araştırmasını tavsiye ederim. Fenerbahçe İvan’ı transfer ettiğinde uluslarası çapta ses getirmişti. Bir sezon sonra da Metin A takıma yükseldi. Yani henüz 18 yaşında bir gençken herkesin hayranlık duyduğu bir oyuncunun yedeği oldu. Bu genç oyuncu bir çok demecinde beraber geçirdikleri 3 sezon içerisinde İvan’dan çok şey öğrendiğini söyledi. Bu süreçteki gelişimi Metin’e A Milli Takım kapılarını açtı. Geçen sezon İvan takımdan ayrıldığında yedeklikten de kurtuldu. Haziran ayında başlayan FIVB World League mücadelelerinde iyi bir performans gösterdi.
İşin hikaye boyutu bu şekildeydi. Şimdi bir yabancının kattığı teknik ve tecrübe kısmında birkaç önemli noktaya değinmek lazım. Umut vaat eden bir oyuncunun kendisini geliştirmesi için önünde rol model teşkil eden tecrübeli sporcu kadar etkili bir faktör yoktur. En büyük teknik adamlar bile o tecrübeli oyuncu kadar etkili olamaz. Genç voleybolcunun tekniğinde bir eksiklik olduğunu varsayalım. Mesela hücum ederken bloğu kullanamıyor veya savunmada hücum dublajı konusunda eksikleri var. Hocası bu eksiklerini kapaması için oyuncuya voleybolun en geçerli ve pratik çözümlerini anlatıp uygulamasını istiyor olabilir. Bu genç oyuncu takımında bu tekniği doğru uygulayan bir tecrübeli voleybolcuyu izleyerek hocasından aldığı teknik bilgilerle çok daha etkili bir öğrenme sağlar. Öğrenme psikolojisine göre de demonstre (uygulamalı) eğitim en etkili sonuçları verir. Bu açıdan bakıldığında kaliteli bir yabancı oyuncunun önemi daha net anlaşılıyor. Tecrübeli oyuncunun illa ki yabancı mı olması gerekiyor diyebilirsiniz. Ancak şunu unutmamak gerekir ki yabancı oyuncu farklı bir voleybol ekolünden gelir ve aynı zamanda güçlü voleybol liglerinde oynamıştır.
Elde etmek istediğimiz bu katkıya ulaşabilmek için ülkemize getirilen yabancı oyuncular konusunda oldukça titiz davranılmalı. Oyuncuların hem kariyerleri incelenmeli hem de mevcut seviyeleri dikkate alınmalı. İki kriterinde yeterli seviyede olduğu oyuncular transfer edilirse bu voleybolumuza uzun vadede daha büyük fayda sağlar. Türkiye yabancı voleybolcuların tecrübe kazanmak için geldikleri bir ülke olmamalı aksine son derece kaliteli ve kariyerli voleybolcuların takımlarına katkı sağlamak için geldikleri bir ülke imajına sahip olmalı.
Bu yazı benim için bir sentez. Geçtiğimiz ayın başlarında sürekli olarak genç oyunculardan bahsediyor ve bu oyuncuların çok daha fazla forma şansı bulması gerektiğini savunuyordum. Son iki yazıda ise yabancı oyuncuların Türk voleybolu için önemini vurgulamaya çalışıyorum. İşte bu iki tez ortaya yabancı voleybolcuların uzun vadede genç bir Türk voleybolcusu için ne kadar önemli olduğu sentezini ortaya çıkardı. Sadece voleybol için değil neredeyse tüm spor branşlarında yabancı oyuncuların gençlerin önünü kestiğine dair bir algı vardır. Verdiğim örneğe geri dönecek olursam Fenerbahçe’nin transfer ettiği süper yıldız İvan A Milli Takıma çok uzun seneler hizmet edecek Metin’in gelişiminde çok büyük rol oynadı. Bu kulübün Türk voleyboluna hediyesi olan oyuncunun mimarlarından biri oldu. Bu örnek aynı zamanda yukarıda bahsettiğim algıya karşıt bir görüş.
Kısıtlamaya gitmemekle beraber yabancı oyuncu transferine belirli kıstaslar getirerek bu oyuncuların gençlerin önünü kesmeyeceği hatta onların gelişimine de büyük katkılarının bulunacağı bir sistem üzerinde çalışılmalı. Voleybol camiasında en büyük tartışmalardan biri olan yabancı oyuncu konusunun bu açıdan da değerlendirilmesini umut ediyorum.