“Rüzgarın sesini dinle”, dedi adam yanındaki kadına. “Rüzgar söyleyemediklerimi söyleyecek sana. O zaman belki anlarsın beni.” Kadın kapattı gözlerini. Öylece kaldı bir süre. Rüzgarı zarif kulaklarıyla duymaya çalıştı. Adam kadının ipeksi yüzüne bakıyordu. Bir yüz nasıl bu kadar güzel olabilirdi? İnançlı birisi olsa bunu Allah’ın yaratma sanatına yorabilirdi. Ama bu fikri hemen uzaklaştırdı zihninden. Karşısındaki muhteşem manzarayı düşüncelerle bulandırmak istemiyordu. Kadın gözlerini açtı. Hala ilerde bir noktaya bakıyordu. Duruşunu bozmadan “Duydum.” dedi. Adamın sevinçle aydınlandı yüzü. “Demiştim sana hepimiz aynı atomun türevleriyiz. Birimizin sesi diğerinde çıkar, birimizin düşündüğünü dile getirir birimiz. Peki ne duydun?” diye sordu adam. Kadın yine bir süre durdu. Hep bir süre dururdu kadın. Bunu bilerek yapmazdı. Bir süre durmak doğru kelimeleri seçmek içindi. “Duyduğum sen değildin.” dedi. Adamın yüzü biranda şaşkınlığa ve kedere boğuldu. Dişlerini sıkarak başını eğdi. Sonra o da ufka doğru bir nokta buldu kendine. Artık o da konuşmadan önce bir süre duruyordu. “Kimi duydun?” “Newton’u duydum” dedi kadın. “Nasıl yani?” Adam, kadın kadar istikrarlı değildi. Konuşmadan önceki durma süresine riayet edemiyordu her zaman. Ayrıca ufuktaki noktasını terketmişti. Kadının hep aynı ifadedeki yüzüne bakıyordu. Tekrar ufka döndüğünde kendisine başka bir nokta bulmak zorunda kalacaktı. Kadın hep aynı ses tonuyla ve aynı vurguyla konuşuyordu. “Newton’un başına elma düştüğünde çıkardığı acılı ve şaşkın sesi duydum.” Adam anlam vermeye çalıştı duyduklarına ama bu çaba işi daha da içinden çıkılmaz bir hale getirdi. Adam sabırla yutkundu. “Tekrar kapat gözlerini fakat bu kez suyun sesini dinle. Nehir söyleyemediklerimi söyleyecek sana. O zaman belki beni anlarsın.” dedi. Kadın hemen söyleneni yaptı. Bir süre usul usul akan suyun sesini dinledi. Beyaz kulakları zar gibi görünüyordu. Adam her baktığında kendinden geçiyordu bu uyumun zirvesindeki yüze. Kadın gözlerini açtı. Adam merakla biraz sonra duyacağı sözlere odaklanmıştı. Gözlerini kadının iki gül yaprağına benzeyen kırmızı dudaklarından alamıyordu. “Duydum.” dedi kadın, dejavu olmuşçasına. Adam “Ne duydun?” demeye cesaret edemiyordu ama bununla yüzleşmeliydi. Çekinerek sordu: “Ne duydun?” “Duyduğum sen değildin.” dedi kadın. Adam bu kez yüzü darmadağın olmuş bir halde ve biraz da öfkeyle “Ne duydun?” diye sordu kadına. “Arşimet’i duydum.” dedi kadın. Bu kez adamın sormasına gerek kalmadan o devam etti. “Arşimet’in hamam tasının, mermer curunun sert yüzeyine çarptığında çıkardığı metalik sesi duydum.” Adam güzel bir rüyanın içinde kabus görüyordu. Şelaleden aşağı düşen birisinin yukarı doğru yüzmesi gibi bir çabayla tekrar şansını denemek istedi. Belki de son kozuydu bu. “Benim sesimi dinle. Sana doğrudan söyleyeceğim söyleyemediklerimi.” Kadın hala bir resim gibi kıpırtısız durmaya devam etti. Adam titremeyle karışık bir heyecanın ateşiyle ısınan nefesini kızın tül gibi görünen narin kulaklarına yaklaştırarak “Seni seviyorum” dedi. Sonra geriye çekilip bir hastanın doktoruna baktığı gibi kadını izlemeye başladı. Kadının gözlerini açmasıyla yüreğinin göğüs kafesini zorlayacak şekilde şiddetle atmaya başlaması bir oldu. “Duydum.” dedi kadın. Adam soluğunu tutmuş birazdan duyacağı sözleri bekliyordu. “Duyduğum sen değildin” dedi. Adam başından kaynar sular sular döküldüğünü hissetti. Düşen omuzlarına yatırdığı bakışlarıyla şimdi celladına bakan bir kurban gibiydi. “Einstein’i duydum.” Kadın bu kez duraksamadan devam etti. “Bir üniversitede konferans verirken Alman aksanıyla konuştuğu İngilizce kelimeleri duydum.” Adam gitme vaktinin geldiğini anlamıştı. Sessizce uzaklaşırken arkaya bakmamak için kendisini oldukça zorlamıştı. Başaracağına inandığı bir sırada, tam köşeyi dönerken, elinde olmadan dönüp baktı kadına. Hala aynı yerde aynı noktaya kıpırtısız duruyordu. Bir kez daha bu güzelliğe hayran olmadan edemedi. köşeyi döndükten sonra gözünü buğulandıran yaşları silerken sürekli “Bir daha fizikçi sevgilim olursa, assınlar beni” deyip duruyordu.
Fotoğraf:emrahziraman.terapi.com