Bugün, Orta Doğuda savaşlar çıkaran petrolü, İsrail’in ürettiği tek kullanımlık gıda tohumlarını ve parası değerli devletlerin dünya üzerinde söz sahibi olduğunu bilmeyen yoktur. Bununla ilgili eski ABD dış işleri bakanı Yahudi kökenli Henry Kissinger’in de söylediği gibi petrol ile devletleri, gıda ile insanları, para ile dünyayı kontrol edebilirsiniz. İşte bu yüzden terörü hortlatan ve besleyen ülkelerin ana gayesi burada yatıyor diyebiliriz.
Petrol olan ülkelerde hep bir karışıklık ve istikrarsızlık olduğu aşikar. Günümüzde dünyanın en çok petrole sahip ülkesi konumunda 296.5 milyar varille Güney Amerika ülkesi Venezuela bulunuyor. Peki, Venezuela’da 1 aydan fazla süredir yaşanan devlet karşıtı gösteriler tesadüf müdür? Ayrıca son olarak Arap baharıyla yerle bir olan birçok petrol zengini Arap ülkelerinin ABD ve İngiltere kontrolünde olduğu da bilinen bir gerçek.
Gelecek yüzyıldaysa petrolün ve doğal gazın yerini bor’un alacağından bahsediliyor. Türkiye, bor rezervinde 955 milyon ton rezerv ile 1. sırada. Türkiye’nin bor rezervi dünyadaki toplam bor rezervinin %72.1’ine denk geliyor. Bor’un kullanıldığı uzay araçları, gübre sanayi, otomobil sanayi, kimya sanayi, ilaç sanayi gibi birçok alan var. Dahası diğer ülkelerin bor rezervleri 100 yıl içinde tükenecekken Türkiye’nin 500 yıl yetecek rezervi bulunuyor. Hal böyleyken komşu ülkelerle veya herhangi bir ülkeyle yaşadığımız sorunlar tesadüften mi ibaret?
Yine bilindiği gibi Türkiye’nin gün geçtikçe tarımda güç kaybettiği ortadadır. Yerli tohumların yerini İsrail’in üretip tüm dünyaya satmaya çalıştığı genetiği değiştirilmiş organizmalı (GDO) ve tek kullanımlık tohumlar almaya başladı. Birçok tarım ve hayvancılık ürününü ithal eder hale geldik. Henüz geçtiğimiz aylarda öğrendiğim, kuru fasulye bile buna dahil. Daha öncede ithal edilen angus vardı hatırlarsınız. Tüm bu yaşananlar ışığında ileride dünya üzerinde, Orta Doğuda, Türkiye’de; kıtlıkların, obezitenin, hastalıkların, terörün, savaşların ve en önemlisi ölümlerin artacağını söylemek zor olmasa gerek.
Aslında paranın tüm bu yaşananlar üzerindeki yegane güç olduğunu unutmadan olayları incelemek gerekiyor. Hepimiz doların ve avronun Türk parası karşısında kazandığı değerin farkındayız. Örneğin ABD, uzun yıllardır doları karşılıksız basıyor. Girince ekonomik zenginliğimize kavuşacağımızı düşündüğümüz AB, bugün dağılma noktasına geldi. İngiltere birlikten ayrıldı diyebiliriz. Dolayısıyla başta Avrupa’da yaşanan ülkeler arası gerilimler ve para savaşlarının dünyayı nereye sürükleyeceği meçhul.
Terörün ve yaşanan karışıklıkların bir de görünmeyen yüzü var. Bugün insanlar üzerinde yoğun bir zihin kontrolü uygulanıyor. Yerli yabancı birçok ünlü, uygulanan zihin kontrolünde kullanılıyor. Dünyayı yöneten gruplar kendi şeytani planlarını insanlığa aşılıyorlar. En basitinden birçok insan depresyonda yaşıyor. Cinayetler, intiharlar, hırsızlıklar ve kötü alışkanlıklar artıyor. İşte bunlar medyayla, modalarla, bilinçaltı mesajları ve artık bilemediğimiz ne varsa bunların zihin kontrolünü sağlanmasının sonucunda gerçekleşiyor.
Chemtrails ve HAARP dediğimiz bir gerçek var artık. Uçakların yakıtına karıştırılan alüminyum ve benzeri zehirli katkılı içerikler doğaya salınıyor. Belki de insanların birçoğu bu ve bunun gibi kitle imha silahlarının farkında bile değil. HAARP sayesinde doğal afetler yaratılıyor, iklimler değiştiriliyor. İnsanlar doğayla beraber bir yok oluşa doğru sürükleniyor. Bunlar uzun yıllardır uygulanmaya çalışılan ve uygulanan sistemler olarak biliniyor ya da bilinmiyor. Yani terörü sadece bombadan, silahtan ve savaştan ibaret saymayın.
Bir de önümüzdeki yüzyıl içinde insan nüfusunun yarı yarıya yok edileceğinden bahsediliyor. Bunun bir savaşla mı yoksa başka bir düzenle mi gerçekleştirileceği ise bilinmiyor. Belki de bunlar birer komplo teorisinden ibaret. Yine de dünyanın kontrol altında tutulduğunun birçok kanıtı var. Bugün yaşadığımız hiçbir şeyin tesadüf olmadığıysa ortada. Yarın nasıl bir güne uyanacağımızı bile tahmin edemiyoruz. Unutmamalıyız ki her türlü ayrımcılık kötü emellerin çıkarlarına hizmet etmek olacaktır. Zaten terör de kötü emellerin ve kirli ellerin çıkarları için değil midir?
Devam edecek…