Muallim-i Evvel: Aristoteles

Sokrates insanlığa felsefeyi, Aristoteles ise bilimi verdi. Sokrates’ten önce bilim, ana karnındaki cenin gibiydi, Aristo ile doğdu. ”Doğa” diyor Aristoteles, ”hiçbir şeyi amaçsız yapmaz her zaman en iyi için çabalar, her şeyi olabildiğince güzel husule getirir. Onda hiçbir şey lüzumsuz ve beyhude değildir ve eksik noksan hiçbir şey yoktur. Bütün işlerinde hatta en önemli işinde bile tanrısal olan bir şey vardır, derin düşünceler içinde kaybolmuş bir karakterdir, bir gözlemci ve bir kaşiftir.
” Haritasız bir alanda dileğince at koşturuyor, kuramlara ve sonuçlara çabucak varıyordu. Böylece Yunan felsefesi bir daha ulaşılamayacak doruklara atılırken, Yunan bilimi onu topallayarak izliyordu. Tek bir zihnin ortaya koyduğu en olağanüstü, en etkili bir sistem karşısında ne de olsa bütün bunlar önemsiz kalıyor. Başka hiçbir düşünürüm dünyanın aydınlanmasına bu denli yardımı dokunmamıştır denebilir.
 Bugün modern anlamda bildiğimiz bütün bilimlerin kurucusu Aristotelesdir. Mantık, metafizik, fizik, gökbilim, siyaset, biyoloji gibi.  İnsan aklının sınırlarını hiçbir düşünür, felsefeci onun kadar zorlamıştır.
Aslında Aristo, Makedonya kralının hekimi olan Nikomakhos’un oğluydu. Bu anlamda tam bir Atinalı’da sayılmaz. Erken bir yaşta babasının sanatının bilimsel ilkeleri doğrultusunda eğitimden geçti, böylelikle çok küçük yaştan itibaren düşüncesi deneysel araştırmaya döndürülmüş oldu. 18 yaşında Atina’ya gitti ve Platonun ölümüne kadar 20 yıl devam ettiği Akademiye kaydoldu. Platonun ölümüyle Atina’dan ayrıldı. Hocadan devir alınanlar, öğrencinin kendi yaratıcı fikirleriyle gölgede kalmıştı.
Büyük İskender’in eğitimine harcanan onca yıldan sonra tekrar Atina’ya dönerek Lykeionu (bu günkü lise ismi buradan geliyor) kurar.
Felsefesini oluştururken hocası Platonu eleştirerek işe başlar. Biz evreni anlamak için yola çıktık ama sen evreni ikiye çıkararak işi daha muğlak hale getirdin. Adeta idealar alemini alarak maddenin içene atarak sistemini oluşturmaya  başlar. Şeylerin hakikati onlardan ayrı bir alanda bulunamaz. Bilginin konusunun ”cevher” olduğunu söyleyerek, cevherin ne olduğunu araştırır. Cevherin nitelikler ve tikel şeylerden oluştuğunu belirledikten sonra, peki cevher nasıl var olur sorusuna, 4 sebeple (illetle) var olabileceğini öne sürüyor. Fail ,suri, gayi ve maddi nedenle şeylerin var olduğunu belirler.
Aristoteles, felsefeye yeni bir biçim vermiş, varlığı, felsefi bilginin amacı yapmış, fizik ve metafiziği hiyerarşik bir ilişki içine koymuş, reel ile rasyoneli birbirine bağlamıştır. Önceki felsefi problemleri tartışmanın yanında, kendi sistemine ilişkin sorunları ele almış, günümüzde bile kullanılan biçim, potansiyel, aktüel gibi kavramları, nesneleri açıklamada kullanmıştır.
Aristoteles sistemini mükemmel bir şekilde oluşturmuştur. Bu dokuda yer alan hiyerarşideki her varlığın önemli görevleri vardır. Çünkü ona göre evrende var olan gayelilik; madde, form, kuvve ve fiil ilişkisine dayalı olarak işlerlik kazanmaktadır. Onun saf form olan Tanrı’sı, evrendeki düzenin ve gayenin gerçekleşmesini; hiyerarşinin oluşmasında önemli rol oynayan madde ve form ilişkisine dayalı olarak sağlar. Aristoteles Tanrı’nın doğasını incelerken Tanrı’nın mükemmelliğine zarar verebilecek her türlü yakıştırmalardan uzak durmuştur. Ancak dünyayı incelerken Tanrı’yı dünyayla sıkı bir ilişkisi var gibi tasarlamıştır.
Aristo’nun ölümüyle büyük filozofunu kaybeden Yunan güneşi batmış oldu. Bin yıl kadar Avrupa toprakları karanlığa büründü. Dünya felsefenin yeniden doğmasını bekliyordu…
“Bize hakikat adına bir şey getirenler bir yana, onların atalarına da teşekkür etmeliyiz, çünkü onlar bunların varoluş nedeni, bunlar da bizim hakikate ulaşmamızın nedenidirler.” Nereden gelirse gelsin, isterse bize uzak ve karşıt uluslardan gelsin, hakikatin güzelliğini benimsemekten ve ona sahip olmaktan utanmamalıyız, çünkü hakikati arayan için hakikatten daha değerli bir şey yoktur. O halde hakikati eksik görmek ve onu söyleyeni ve getireni küçümsemek yakışık almaz. Hiç kimse hakikati küçümsemez, aksine herkes ondan şeref duyar.”
kaynak
Felsefenin Öyküsü, Will Durant
Eduard Zeller, Grek Felsefesi Tarihi
 http://bilimfelsefeveteoloji.blogspot.com.tr
Dücane Cündioğlu, Simurg Grubu

Son Yazılar