Ah huzur! Neredesin? Ne çok ihtiyacımız var sana tam da bu aralar…
Ne yana kafamı çevirsem acı, ve acı var. Bir tarafta bitmeyen terör olayları, diğer tarafta yanı başımızda devam eden savaş. Ne çok sevmeyenimiz varmış diye düşünmeden edemiyorum.
Haberleri korkuyla izler olduk, şehit haberleri varsa diye. Ey huzur! Anlayacağın tedirgin ama yıkılmayan bir toplum olduk. Bütün bu ayrılıkların içinde bir olduk, biz olduk…
Hiç unutmuyorum, seksenli yıllarının ortalarıydı. Ben daha 6 yaşlarında anca varım. Evde televizyon yeni ve siyah-beyaz. Hani şu eski Türk filmlerinde görmüşsünüzdür, işte onlardan. O zamanlar hatırladığım sadece bir kanal var ve en çok izlenilen program ise haberler. Daha iki gün olmuş kurulalı, haberleri izliyorduk. Doğuda teröristler, askere pusu kurmuş ve iki asker şehit olmuştu. Bu haberi gören annem ve yengem dizlerine vura vura ağıtlar yakmaya başlamışlardı. Ben ise neler olup bittiğinden habersiz, öylece bakakalmıştım onlara. Anlam verememiştim, şehit olan bu insanları daha önce hiç görmemiştik ki, neden bu kadar ağlıyorlar? diye. Kendi evlatları da olsa inanın bu kadar üzülürlerdi. Benim hatırladığım, işte ilk o gün annemin deyimiyle “Yüreğimiz yanmıştı.”
Ben küçük olduğum için, neler olup bittiğini anlamamıştım. Ama “Vatan” demişlerdi, “Şehit” demişlerdi. Demek ki dedim, vatan bu kadar değerli bir şey. Onun için canından vazgeçenler var. İşte yıllar sonra yine şehit haberleri gündemde. Yüreğimiz yanıyor eskiden olduğu gibi. Onları tanımasak da onlar bu vatanın evlatları. Bu vatan kadar, onu canı pahasına koruyanlar da değerli bizim için.
Ama bilmedikleri bir şey var, bu hainlerin. Dün neyse, bugün de konu vatan olunca, biz bir oluruz. Şehit olanlar hepimizin evladı, kardeşi. Yüreği iman ve vatan aşkı ile dolu bu insanları korkutamazlar.
Yedi düvele nam salmış bir milleti, böyle terörle yıldıramazlar. Verdikleri her acı, yüreğimizde dağlanıp, kocaman bir sevdaya dönüşüyor. Biz buna “Vatan aşkı” diyoruz. Oynadıkları oyunlar her ne ise, bu oyunlarla bu ülkeyi yıkamazlar.
Kardeşçe yaşadığımız bu ülkede, her ne kadar görüş ayrılıkları da olsa, bu kardeşliği bozamazlar. Ve bir şey daha var, bizde vatan sevgisi doğunca başlar ve ölünce bitmez. Vasiyet edilir “Beni doğduğum yere, vatanıma gömün!” diye. Daha çocukken yüreğimize işlenen bu sevdayı söküp atamazlar.
Henüz 4-5 yaşlarındayken, İstiklal Marşı’nı okuturlarmış bana. Öğretmenlerin çok hoşuna gidermiş ve her seferinde daha güçlü, daha içten okurmuşum. O gün bugündür “Korkma!” kelimesi, her Türk genci gibi beynime işlenmiş durumda. Öyle bir yer edinmiş ki İstiklal Marşı hafızamda, hâlâ her duyduğumda tüylerim diken diken oluyor. Böyle yetişiyor binlerce genç, her biri vatan, millet sevdalısı. Bu yüzden konu vatan olunca, Türk milletinin birliğini bozamazlar.
Ah huzur, sen gittiğin zaman anlayabiliyoruz ne yazık ki kıymetini. Bu yüce gönüllü milletimizin sana her zaman olduğundan daha çok ihtiyacı var. Bu öyle bir millet ki, evladını vatan için gözünü kırpmadan kurban edebiliyor. Ve ne yaparlarsa yapsınlar, annelerin yüreğindeki evlattan önce gelen vatan aşkını bitiremezler.
Yaşanan onca olumsuzluklara rağmen, iyi şeyler de oluyor bu memlekette. Bu sebeple ülkemin içinde bulunduğu bu zamanlarda, kalem tutan ellere ise çok iş düşüyor. Yeteri kadar sorun varken, olayları büyütüp daha fazla bu milletin huzurunu kaçırmayın. İnsanların yaralarına tuz basmak yerine, çare olmayı deneyin. Kaos, ve kaos yazıp insanlığı yarattığınız bu kaosa sürüklemeyi bırakın artık. Nefret, öfke ve sevgisizlikleri temiz ve beyaz kağıtlara karalamayın. Yüce gönüllü bu millete ve kendinize huzuru hissettirecek yazılar yazmayı deneyin. Önemli olan milletin ferahı ve huzuru değil midir? O halde sevmeyi, inanmayı ve huzuru bulmanın yollarını yazın. Ayırmak yerine birleştirmeyi, yıkmak yerine yapmayı deneyin…
Huzur, huzursuzluktan kurtulmanın çabasıdır. Huzur, tam da bu andır. Ey huzur! Şimdi milletimin yanında, huzuru en çok hak edenlerle ol. Kanla sulamaya çalıştıkları bu topraklara tohumlarını saç, huzur yetişsin dört bir yanda. Senin yerin milletimin kalbinde, bu vatanın bağrındadır…
Fotoğraf kaynak: http://www.incesoz.com