Bir dış politika uzmanı değilim. Sadece günlük gazeteler, web siteleri üzerinden politika takip eden birisiyim. Bu nedenle dış politika konusunda ahkam kesmem doğru olmaz. Ama yine de, Suriye konusunda okuduklarımı yan yana koyarak bir tablo çizebileceğimi düşündüm. İşte aşağıdaki yazı bu çabanın ürünüdür.
Suriye’de iç krizin sebepleri
Suriye’de sorun nereden çıktı? Temel iddia, Suriye devlet başkanı Beşar Esad’ın antidemokratik diktatöryal, baskıcı yönetiminin halkı isyan noktasına getirdiği ve bu isyanın zamanla bir iş savaşa dönüştüğü yönünde. Ayrıca, bu çatışmanın arka planını, alevi/şii iktidarla, sünni halk çoğunluğu arasındaki gerilimin oluşturduğu da inkâr edilebilir bir durum değil..
Bu iddianın dışında daha geniş çerçeveli iddialar da yok değil. Katar ve İran doğalgazının dağıtım noktası olarak Suriye’nin önemli bir kavşak olduğu, bu coğrafyaya hâkim olan ülkelerin doğalgazın pazarlanmasında da avantajlı olacağı, uluslararası siyasette oldukça dile getirilen bir konu oldu. Bu noktada İran, Rusya ve mevcut Suriye hükümeti bir cepheyi oluştururken, Suudi Arabistan, Katar, İsrail, Türkiye, AB ve ABD diğer cepheyi oluşturuyordu. Yani meselenin zalim idareci/mazlum halk denkleminden daha derin olabileceğine yönelik daha ciddi bir iddia mevcut.
Suriye iç savaşına yönelik bir diğer iddia da, sorunun kaynağının küresel ısınma kaynaklı olabileceğine yönelikti. Küresel ısınmadan kaynaklı kuraklığın arttığı, bunun beraberinde kıtlığı getirdiği ve ekonomik sıkıntının arttığı ülkelerde iç huzursuzluğun kaçınılmaz olduğunu iddia eden akademik çalışmalar da yayınlandı. Ama geniş bir çerçeveden bakınca bu olsa olsa, barut deposundaki bulunan bir kaç mermi parçası kadar ağırlık taşıyordur diye düşünmek mümkün.
İlk gerekçe oldukça makul ve mantıklı iken, batıdaki fanatik Müslümanların akın akın katıldığı ve tarihi bir geçmişi olmayan İŞID’in ve Kafkasya’dan yoğunlukla gelen Taliban kökenli fanatik Müslümanların oluşturduğu grupların bu denklemdeki yerini belirlemek oldukça güç. Ancak ikinci gerekçeyi gündeme aldığınızda, uluslararası bir enerji savaşının piyonları olarak sahaya sürüldüklerini tahmin etmek güç değil.
Bu noktada ülkelerin durduğu tek tek analiz etmeye çalışalım;
Ülkelerin yaklaşımları
İran; İran’ın Suriye yönetimini mezhepsel olarak kendisine yakın gördüğüne şüphe yok. İran için Ortadoğu coğrafyası Şii ve Sünni mezheplerin çatışma noktası ve Suriye’de bu çatışmada önemli bir kale. Bu nedenle diğer sorunlar bir yana bu kalenin düşmesinden taraf değil. Ayrıca İran için Suriye, Beyrut, Ürdün ve Filistin’e açılan kapı demek. Beyrut’taki güçlü Hizbullah hareketi ile kurduğu bağ Suriye üzerinden gerçekleşiyor. Filistin politikasındaki etkinliğini de, Hizbullah’a verebildiği destek belirliyor. Suriye bağlantısı koparsa, İran’ın Hizbullah’la bağlantılarında ciddi bir aksama olacaktır. Ayrıca İran doğalgazının batıya sevkinde, İran, Irak, Suriye üzerinden Akdeniz’e uzanacak bir hat projesi son derece önemli bir enerji koridoru. Suriye’nin düşmesi demek, İran için bu koridor seçeneğinin kaybedilmesi demek.
Suudi Arabistan; İran için Ortadoğu ne ise Suudi Arabistan için de o. Yani bir Şii-Sünni çatışma coğrafyası. İran ve Suudi Arabistan birbirinin şeytanı. Suudi Arabistan’ın Suriye politikasındaki temel hareket prensibi, İran’ın Ortadoğu’daki etkisini kırmak. Yoksa, yönetimin diktatöryal olması, Suriye’de insan haklarının ve özgürlüklerin olmaması Suudi Arabistan için bir hareket noktası oluşturmuyor.
Katar; Katar da bu noktada Suudi Arabistan’la aynı pozisyonda duruyor. Katar için, Suriye politikasında fazladan motivasyon konusu, sahip olduğu doğalgazın batıya iletimi için bir koridorun açılması. Yoksa Katar için de Suriye’de iktidar ve halk arasındaki gerginlik, kullanmaya müsait bir durumdan öte bir şey değil.
İsrail; Suriye konusunda en sessiz duran ülke olmakla beraber, sonucundan en fazla etkilenecek ülke olarak duruyor. İsrail’in kendi güvenlik konsepti açısından en tehlikeli ve riskli gördüğü ülke İran. Sünni Müslüman ülkelerle ilişkisini kabul edilebilir gerginlik düzeyine indiren İsrail, İran ve uzantısı olan siyasi hareketleri en önemli tehdit konusu sayıyor. Bu nedenle İran’ın bölgede etkinliğinin kırılması İsrail için de son derece önemli. Esad’ın düşmesi, İsrail için önemli ve sevindirici bir gelişme. Yine enerji güvenliği açısından da, Katar doğalgazı, İsrail için İran doğalgazına göre daha fazla tercih edilebilir bir enerji kaynağı. Suriye petrolünün bile, İŞID’in ele geçirdiği bölgelerde İsrail’e nakledildiğine dair ciddi iddialar dile getirilmişti. İsrail’in Sünni enerji kaynaklarını tercih ettiği reddedilemez bir gerçek.
Rusya; Rusya’nın, hala soğuk savaş döneminden kalma içgüdülerle tepki verdiğinin en büyük ispatı Suriye politikası. Temel hareket noktası, Ortadoğu”da ABD’nin manevra kabiliyetini sınırlayıp, kendininkini genişletmek. Bu noktada mevcut Suriye hükümeti, Rusya için önemli bir koz. Halihazırda askeri bir üssün de bulunduğu bu ülkedeki mevcut yönetimi, Esad ya da başka bir ismin altında korumak birinci öncelikli politika. Zaten, ülkede tüm operasyonları Suriye ordusu ile birlikte yürütüyor. Ancak Suriye’de İŞID’in varlığı ve batıya yönelik tehditleri, ABD’yi ve Avrupa ülkelerini Rusya politikalarına ve girişimlerine sessiz kalma noktasında mecbur bıraktı. Çünkü ABD ve Avrupa için şu an için birinci öncelik Esad’ın gitmesinden çok İŞID’ın yok edilmesi.
Türkiye; Suriye politikasında Türkiye, batı ile hemen hemen aynı argümanları kullanarak, mevcut Esad yönetiminin antidemokratik, baskıcı bir yönetim sergilediği ve halkın sivil tepkisine karşı şiddet kullandığı iddiası ile taraf oldu. Bu taraf olma bir süre sonra, Suriye ordusuna karşı savaşan silahlı grupları desteklemeye, hatta bu silahlı unsurları eğitme, lojistik ve ekipman sağlamaya kadar uzandı. Hatta bu destekte ABD ile işbirliği yapıldı. Ama ABD bir süre sonra, Türkiye’nin desteklediği silahlı grupların, Suriye’de yönetime alternatif olması gereken gruplar olmadığı ve köktendinci yapılar olduğu eleştirisi ile bu işbirliğini bıraktı.. Bu süreçte ABD ile Türkiye politikalarında bir kopuş oldu. Ardından Rusya ile yaşanan uçak krizi neticesinde Türkiye Suriye politikasından tamamen dışlanmış pozisyona girdi.
Türk hükümeti ilk günden beri iç politikada belirli bir kesim tarafından ve dış politikada daha geniş bir kesim tarafından mezhepçi bir politikaya sahip olmakla suçlandı. Bugün Rusya ile uçak krizi sonlanmış dahi olsa, ne Suriye Hükümetinin yıkılması, ne yerine gelecek alternatif ne de Suriye’deki Kürt oluşumuna dair ne Rusya, ne ABD, ne İran ne de Avrupa ile ortak bir politikada buluşabilmiş değil. Ceraplus operasyonunda bir hamle şansı kazanmış olmakla beraber, beklenen Musul operasyonunda ne kadar etkin olabileceğimiz, bu operasyon sonucu açılan kartlarda elimizde ne kadar koz tutabileceğimiz belli değil.
Görseller;
Kapak Görseli; http://www.saskarahaber.com/suriyeden-kacirilan-belgeler-esadi-yargilamak-icin-yeterli-ingiliz-guardian-gazetesi-suriye-rejiminin-onde-gelen-isimlerinin-savas-suclari-isledigini-kanitlayacak-resmi-belgelerin-son-uc-yil-ic/
İç Görsel 1; https://stratejisite.wordpress.com/2015/12/10/rusya-dosyasi-rusya-neden-suriyeye-dahil-oldu/
İç Görsel 2; https://indigodergisi.com/wp-content/uploads/2015/09/suriye-sava%C5%9F.jpg