İnsanoğlunun en büyük kusurlarından biri de bitmek tükenmek bilmeyen kıskançlığıdır. Bu duygu, insanı basit gıybetlerden katil olmaya kadar sürükleyebilir. En büyük etkisi ise -diğer beşeri duygularda da olduğu üzere- hislerini içe atan insanlarda vuku bulmaktadır. Kim ki kıskançlığını dışarıda bastırmak uğruna içine atarsa düşünceleriyle hem kendine zarar verir hem de eylemleri ve kurduğu pusularla karşı tarafta hasarlara yol açar. Bazı durumlarda ise kişi karşı tarafa zarar veremiyorsa-ki en kötü ihtimaldir- sinir krizlerine girer yahut acıyı yine kendinden çıkarır. Böylesine tehlikeli bir duygu olan ve aşırı düzeyde takiyye gerektiren bu his, ne yazık ki sözde dünyayı yönetecek devletlerde dahi bulunmaktadır.
Şu an ülkemizin içinde bulunduğu durum tam olarak ilk paragrafı kavramakla anlaşılabilir. Dünya güçlerinin laboratuvarı konumundaki Orta doğu’nun belalı coğrafyasını İslam barışını ihtiva eden İslam birliği coğrafyasına dönüştürmek bir hayli sancılı bir iştir. Bu işin liderliğine soyunan Türkiye Cumhuriyeti; İran, Irak ve Suudi Arabistan gibi ülkelerden istediği istek ve kararlığı bulamayınca aşırı büyük inisiyatifler almaya başlamıştır. Zaman zaman boyumuzu aştığı veya bu coğrafyaya girmememiz gerektiği söylemlerine aldırmayan hükümet, Orta doğu odaklı bir politika izlemeye devam etmiştir. Şu an ise bu eleştirilerin FETÖ tarafından tetiklendiği ve Türkiye’nin eskiden olduğu gibi emir kulu haline getirilmeye çalışıldığı yazılıp çizilmektedir. Kızılay’a giren, köprü yapımına mani olmaya çalışan, eğitim ve adalet kurumlarına sızan, orduya ve polis teşkilatına giren, Orta doğu politikasına set çeken ve birçok şeyde parmağı olduğu tespit edilen bu örgüt ile ilgili tahmin ve yorum yapmak neredeyse imkansız hale gelmiştir. Nitekim bugün toplumumuz -doğal olarak ve ne yazık ki- her şeyin altında Gülen ve örgütünü arar hale gelmiştir.
Başlığa geri dönersek
Türkiye, eski Brezilya ve Arjantin gibi göze batan bir ülke konumundadır. Cümle başına koyduğum eski sıfatı ise, bu iki ülkenin parlak geleceğinin dış ve iç güçler tarafından söndürüldüğünü ifade eder. Türkiye ise, tüm kalkışmalara rağmen tek yürek olarak ayaktadır. Bu durum, dünya güçlerini içten içe rahatsız etmektedir. Öyle ki, rahatsızlıkları artık alenen görülebilecek boyuta gelmiştir. Türkiye ve dolaylı olarak Orta doğu’yu elinde tutmaya alışkın olan çeşitli devletler, Türkiye gibi kritik bir ülkenin bağımsız ve ültimatom altında kalmaksızın hareket etmesine bozulmaktadır. Eskiden beri alışkın olduğu Türkiye profilinin bir anda değişim göstermesi çeşitli örgütleri olduğu gibi bu ülkeleri de şaşırtmaktadır. Binaenaleyh, ülkemiz iç ve dış terör saldırıları, propaganda eylemleriyle sarsılmaya çalışılmaktadır. Türk milleti ise topyekûn duruşunu bozmadan bu saldırılara nakden ve manen direnmektedir. Bu ise karanlık yolda fenersiz yürümeye benzer. Ya takılıp düşersin ya da aydınlığa kavuşup azat olursun.
Ülkemizin aydınlığa kavuşanlardan olması temennisiyle…
Gündemoloji
- Askeri hastanelerin Sağlık Bakanlığı’na bağlanmasıyla Ankara’daki 125 yıllık Gülhane Tıp Akademisi(GATA) Haydarpaşa Sultan Abdülhamid Eğitim ve Araştırma Hastanesi ismini aldı.
- Emniyet yönetmeliğine ”Bayanların şapka, kep veya örgü bere altında yüzünü kapatmayacak şekilde başlarına taktıkları üniforma rengindeki desensiz giysiler” ibaresinin eklenmesiyle kadınlara yönelik başörtüsü takma yasağı kaldırıldı.
- Kemal Kılıçdaroğlu ve Metin Feyzioğlu Adli Yıl açılış törenine katılmayacaklarını belirtti.
- İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın yerine Mehmet Müezzinoğlu geldi.
- “Türkiye Gerçekleri” adlı twitter kullanıcısı FETÖ’den gözaltına alındı.
Görsel kaynak: P5+1 | Vikipedi