Ahh! mavi göğün, göğsünde emzirdiği
Çırpınışlarından cennet taşıyordu.
Rüyalarında bin bir gece masalları…
Dehlizde Yusuf değilsin belki evet…
Ama Züleyha’yı sadrında yasatıyorsun.
Mavi göğün, göğsünde emzirdiği
Kaç Firavun’un kat kat binalarından,
Ateş aldın ta yüreğinin ortasından?
Hangi oklara hedef oldu hapsinde ki mahkûm?
Çocuk gülüşlerinde buyuttugun acılara,
Kaç aşk deyip geçti?
Bileklerinde büyük yaralar kangren,
Yüzükoyun düşüyor semanın kalbinden.
Nazar et, hadi nazar et de kurtar düşüşlerini Düşlerin.
Mahmur mahzun ve bir parça mahsur.
Saçlarına saklanan ay ışığı,
Şavkın yansır delişmen.
Kime laf anlatıyorsun be hey!
Sen gecesin!
Sen, geceleyin yollara düsensin.
Yolların düşkünüsün.
Düşkünlüğün yükselişinde kolların asılı.
Arzı ardına almış.
Göğsünde uçsuz bucaksız deniz.
Be hey!
Sevdalar tekeline düşeli
Ellerine yağmurlar yaslanmış
Soluksuz uçuyorsun, sorgusuz,
Aşk Züleyha’nın koynunda!
Gidişler sana mahsus
Eyvanında yanılgılar.
Umut et be hey!
Yalnız Leyli aşkların hasretine sitem yüklensin.
Kime bu kadar sitemin?
Hani gidişlerini de gördük baharların.
Aforoz edilirken tüm cümleler,
Hangi kelimelerin ardına saklansın?
Mavi göğün, göğsünde emzirdiği.
Neyin provasındasın?
Bir kanadın ta arşta!
Bir kanadında cehennem mi taşıyorsun?
Uykularına hangi cinneti hapsettin?
Yakazadan kurtulamıyorsun.
Dehlizlere mi hapsettin sabahlarını?
Aforizmanın koynunda çıldırıyorsun.
Pişmanlığın biri bin alev topu!
Korkuların neye dağ olmuş öyle
Hengameye çılgın uşak.
Saatler kala yeni yola
Kapıların hangisine koşacak ayakların
Bekle!
Çığlığın çığ gibi büyüsün kulaklarında.
Bekle o meşhur zamanın ayakları dibinde ince,
Yol sapa. Yol Akabe.
Merhamet mi?
Bekle!
Köpekler dalaşır tozunda toprağında
Bahçede çiçek mi var sanıyorsun
Zakkum ne zamandan itibar gördü
Kimin kime gücünü ispatlıyorsun?
Şaşkın gözlerinde dehşeti besliyorsun.
Mavi göğün göğsünde emzirdiği.
Baharın yemyeşil, rengarenk oluşumundan
Umutların yeniden filizlenmesini
Korkularının karanlığa hapsolmasını
Bekle!
Bekle ve gör.