Hayaller kursakta kalıyorsa oturup düşünmek lazım!

Hayal dediğimi duyanlar hemen dikkatlerini bana veriyorlar ve gözlerini bile kırpmadan beni dinliyorlar. Gerçekten hayal kuruyor muyuz? Veya sadece aklımızdan bir şeyler mi geçiriyoruz? Hayal soyut bir kavram olarak herkesin kurabileceği, yıkabileceği türlü türlü planlar hazırlayabileceği bir platform olarak bir stüdyosu niteliği taşımaktadır. Yönetmeni kendi olduğun bir filmde kendini alt karakter olarak kabul eder misin? Herkes kendi filminin baş karakteri tabiki. Bazen başka filmlerin baş karakteri de olabiliyor; özellikle  sevildiği, saygı gördüğü ve ona değer veren kişiler tarafından alınıp başrolde oynatılıyor. Kimi senaryoyu beğenmiyor kimi ücretini beğenmiyor bir şekilde çıkıyor bu filmden.

Başta bize hayal dedin dikkatimizi verdik başka başka şeyler anlatıyorsun demeyin sakın . Ben size hayalin ta kendisini anlattım. Hayalden öteye geçemeyecek yalanlar anlatmadım. Filmin  hayal ile olan bağlantısı hakikatın gerçekle olan bağlantısına benzer aynı şey değildir fakat farklı da diyemeyiz. Aynı olmadığını iddia ederiz fakat bunu anlatmaya kelime bulmak için zorlanırız. Şimdi bir yerde okudugum söz ile sizi kamyon dolusu hakikat ile başbaşa bırakıyorum. Araba, ev hayali kurduğumuz şu dünyada kaç kişi açların karnını doyurmayı, yoksulu giydirmeyi hayal etti. Kaç kişi o en ünlü kahve mekânında kahve içmeyi değil de susuzluktan ölen canlara kanat germeyi hayal edindi. Aşağıya bakmadığımız için dünyayı yukarıdakilerden ibaret sanmamalıyız. Dünyayı ben mi kurtaracağım nidaları yükselmeden devam edeyim sözlerime ve en can alıcı noktaya geleyim; kimler komşusu aç yatarken tok yattı. Yada soru şöyle olmalıydı; Komşumuzun açlığından tokluğundan haberimiz var mıydı? Bir tüketim çılgınlığı, bir üretim furyası almış başını gidiyor. Kim neyi aliyor kim neyi satıyor belli değil. Sahiden alanın ihtiyacı var mı? Üreten kime üretiyor bu kadar malı? Hayatın bu noktasına aslında en can alıcı noktası da diyebiliriz buraya. Bir düşünce ve tüm bu furyadan kurtulma akımı çıkıyor karşımıza; Minimalist Yaşam Felsefesi!

Minimalist dediysem her yönüyle minimalist düşünce olarak, tüketim olarak, metalist olarak her şeyiyle minimalist olacağız ki üretim çılgınları tüketim çılgını bulamayınca yani malları elinde patlayınca daha farklılaşmış ürünler ile daha yararlı ve daha uygun üretimler yapabilsinler. Biz çılgınca aldıkça onlar da çılgınca üretmeye, pazarlamaya devam ediyorlar. Bu felsefe başlarını epey ağrıtacak gibi gözüküyor. Belki bu felsefeyi yaşatmamak için ellerinden geleni yapacaklardır fakat bilinç ve karar bizim elimizde. Para, enerji ve zamanda Minimalist düzen zamanı geldi de geçiyor bile. Kısaca özetleyecek olursak;gerekli değilse alma, lazım degilse yapma, zorunlu değilse gitme, faydası yoksa harcama. Bu felsefe geleceğin yüzyılını bilinçli ve düzenli inşa etme çabasının bir adımıdır. Ulaşabilirsek eğer bu seviye hayattan tâd almanın nirvanasıdır.

Araştırmacı- Yazar

Halit Aydemir

Son Yazılar

Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi mezunuyum. Atatürk Üniversitesi'nde İktisat Yüksek Lisans yapmaktayım. Gönüllü faaliyetlerimin yanı sıra şiir ve edebiyatla da ilgileniyorum.