İbrahim peygamber uzun yıllar bir evladı olmasını istemiş, fakat gençlik dönemlerinde evladı olmamış. Öyle çok istiyormuş ki bir çocuğu olmasını, kendince adak adamış, bir çocuğu olduğunda onu Allah’a kurban edeceğini söylemiş. Artık çocuğu olacağı ümidi tamamen kesilmiş çünkü yaşlanmış, güçten kuvvetten düşmüş ancak Yüce Allah, yaşlılığında güçten kuvvetten kesilmiş halde bile olsa ona mucizesini göstererek bir çocuk vermiş. Çocuk güzel akıllı zeki bir erkek çocuğuymuş.
İsmail.
İsmail artık bebeklikten çıkmış çocuk olmuş. Son zamanlarda rüyasında sık sık oğlunu Allah’a adağını gören İbrahim (A.S) üçüncü kez aynı rüyayı görünce, artık adağını yerine getirmesi gerektiğini anlamış. Durumu oğlu İsmail’e anlatmış. İsmail Allah için seve seve kurban olacağını; tam bir teslimiyetle, kabul etmiş. Birgün belirlemişler ve o gün İsmail kurban olmak üzere tertemiz giyinmiş. Pırıl pırıl taptaze güzel bir çocuk Rabbine kurban olmanın şuuru içinde.
İbrahim (A.S) keskin mi keskin bir bıçak almış ve taşın üstüne kafasını indiren İsmail’in boynuna vurmuş. Bıçak kesmemiş. Tekrar denemiş yine kesmemiş. Tekrar denemiş… yok bıçak kesmiyormuş. “Acaba kör bir bıçak mı aldım.” diye düşünerek bıçağı taşa vurmuş. Taş ikiye bölünmüş. Ama İsmail’in boynunu kesmiyormuş. Sonra bir koyun peyda oluyor yanlarında “İsmail’i senden kabul ettik. Onun yerine bu koyunu kes.” Benzerinden bir nida ile İbrahim (A.S) ilahi bir yönetimle yönlendirilir. Diyorlar!
Allah’ı öyle yanlış tanıttılar ki, Allah bizim için bir “öcü” oldu. Oysa Allah birçok ayetinde bize ve bizim ona sunduklarımıza, ibadetlerimize, şükürlerimize vb. hiçbir şeyimize ihtiyacı olmadığını belirtmiştir. (Zumer Suresi 7. – İbrahim Suresi 8. – Muhammed Suresi 38. – Hac Suresi 37.) Allah şu yeryüzü üzerinde en şefkatli en merhametli olandır. Rahman’dır. Rahimdir. Emir ve yasaklarına tabi olanlara (muhsin kullarına) ahirette de en şefkatli en merhametlidir. Bu nedenledir ki, Allah hiçbir kulunun kötülüğünü istemez.
Allah insanın canının kıymetli olduğunu ve haksız yere bir insanı öldürmenin bütün insanlığı öldürmek olduğunu belirtmiştir. Bütün bu ayetlerin (daha bir sürü) ışığında baktığımızda İbrahim (A.S) İsmail’i neden öldürsün? Bir rüya yüzünden mi? Böyle büyük bir olay rüyaya bağlanabilir mi? Rüya ile hareket edilebilir mi? Rüya denilen şeyin kimilerine göre bilinçaltı yansıması olduğuna bakılırsa… bu durumun aslının araştırılması gerekmiyor mu?
Allah’ın bizim hiçbir şeyimize ihtiyacı yoktur. İsmail’in kanına da bir başkasının ibadetine de… Allah kalplere bakıyor. Kalplerimize. Kalpler Allah’ın evidir. O halde samimiyetimize bakmalıyız. Masum canların ölmesine göz yummak, samimiyet midir? Bir insanın suçsuz yere ölmesi bütün insanlığın ölmesi gibiyken, şu an bütün insanlık can çekişiyor. Ölüyor. Suçsuz, günahsız, kendi evlerinde kendi yurtlarında kendi topraklarında…. Allah’ın bizim hiçbir şeyimize ihtiyacı yok! Ama bizim önce Allah’a sonra da kardeşlerimize ihtiyacımız var. GAZZE bizim kardeşimiz. DOĞU TÜRKİSTAN Bizim kardeşimiz. BOSNA bizim kardeşimiz. KAFKASYA bizim kardeşimiz. ÇEÇENİSTAN bizim kardeşimiz…
Müslüman coğrafyalarda zulüm görenler bizim kardeşlerimiz. Kardeşlerimize samimiyetimizi göstermek zorundayız. Allah kalplerimize bakıyor. Kalbimizdekini eylemlerimize dökmek zorundayız. Eylemlerimiz kalbimizdekinin yansımasıdır.
Herkes kalbinin samimiyetinin ekmeğini yer.
Selametle…